13 Aralık 2012 Perşembe

Bu yıl -sonunda-, uzun zamandır gitmek istediğim Lyon'daki Işık Festivali'ne katıldım. Bu sene 6 - 9 aralık tarihleri arasında düzenlenen Fêtes des Lumières'in tarihi 1850'li yıllara kadar uzanıyor. Yer yıl düzenlenen bu görsel şölene Avrupa'nın ve dünyanın çeşitli yerlerinden pek çok insan akın ediyor. İlgi yoğunluğuna en güzel örnek şüphesiz ki otellerdeki doluluk oranları olacaktır. Festivalin başlamasına 1,5 aydan daha uzun bir süre...

26 Kasım 2012 Pazartesi

Örgü örmek, evdeki fazlalıkları bir şekilde geri dönüştürmek hep hoşuma gitmiştir. Ama örgü işinde şimdiye kadar bir kaç atkı ve yelek denemesinden ileri gitmemiştim. Aynı şekilde dikiş işini de orası burası sökülen, düğmesi düşen kıyafetleri düzeltmekten başka pek kullanmamıştım.  Ama Cenevre'ye geldikten sonra işler değişti. Hem ekonomi yapmak adına, hem de elde kalanları, fazlalıkları değerlendirmek adına yaratıcı fikirler geliştirmeye...

2 Kasım 2012 Cuma

Bildiğiniz üzere 31 Ekim temel olarak Amerika olmakla birlikte dünyanın hemen her yerinde Cadılar Bayramı olarak kutlanıyor. Cenevre de bu bayramın genel olarak kutlandığı yerlerden biri, ancak bu yıla kadar ev partileri, grup partileri dışında büyük bir hareketlilik görmemiştim (belki de bir kaç ay öncesine kadar büyük bir binada oturmadığımdan). Bu yıl gerçekten de bir Cadılar Bayramı atmosferi yaşadım. Akşam üzeri 7'den akşam 10'a...

31 Ekim 2012 Çarşamba

During this September, I spent four days in the south of Turkey. Muğla and Antalya provinces are so popular to pass a nice vacation especially at the beginning of the summer or autumn. In general, you can swim until the half of November (or also in Easter). Our firt stop was Fethiye which is a city and district of Muğla. You can find so many attractions in Fethiye: Sea, sun, paragliding (but I think a little bit dangerous), jeep safari,...

5 Ekim 2012 Cuma

İnsanın yurtdışına çıktığı zaman en çok aradığı şeylerden biri hiç şüphesiz ki damak tadımıza uygun yiyecekler. En başta bu pek sorun olmasa da (en azından Avrupa'da, sonuç olarak Asya ülkelerinde durum daha farklı olabilir), yabancı bir ülkede uzun süreli misafir kalınca insan, alıştığı tatları aramıyor değil. Bu tatları elde etmek için de genellikle elimizde 3 seçenek oluyor: Evimizde kendimiz hazırlamak Marketlerdeki Türk menşeli gıdaları reyon aralarından bulup çıkartmak, ya da bir Türk bakkal bulmak. Türk lokantasına gitmek Elbette...

19 Eylül 2012 Çarşamba

Eylülün 15 gibi İstanbul'dan Cenevre'ye geri döndük. Bir haftalık kısa ama sıcak bir tatilin ardından (bkz. Fethiye, Kaş vb... Onu da ayrıca kaleme almak lazım) İstanbul'dan Cenevre'ye dönmek, sonbaharı yaşamadan, yazdan kışa atlamak demekmiş... Geldiğimiz gibi çıkardık yorganları. Gündüzler öyle aman aman soğuk olmasa da, geceleri yorgan örtülüyor. Böyle giderse bir yorgan daha satın almamız gerekecek. Cenevre'ye gelince mevsimlerin hızı hayata da yansıdı. Her ne kadar Cenevre pek hayat dolu olmasa da (İstanbul'daki o kalabalığa tekrar alıştığım...

16 Ağustos 2012 Perşembe

Biraz zor oldu, ama ben de yolumu Roma'dan geçirdim. Açıkçası beni, gördüğüm diğer büyük şehirlere kıyasla (İstanbul'u bu listeye dahil etmiyorum) çok daha fazla etkiledi. Bir kere her tarafından tarih fışkıran bu şehirde hava da bedava, su da! Doğrusu hiç beklemiyordum böyle bir durumu. Bir kere büyük şehir, nasıl olurda her köşe başında bir çeşme olur, her çeşme de içilebilir olur inanamadım. Cenevre'de bile daha az çeşme var. İkinci...

26 Temmuz 2012 Perşembe

Borghetto

26 Temmuz 2012 Perşembe - Hiç yorum yapılmamış
İtalya'nın tamamını gezmiş değilim, ancak yine de Borgetto'nun İtalya'nın en şirin kasabası olduğunu iddia edebilirim. :) Tren ile ulaşımın çok kolay olmadığı, mümkünse araba ile gidilmesi gereken Borghetto için bir ortaçağ kasabası desek yanlış olmaz. Küçük şelaleciklerle süslü bu yerde dere kıyısında gezinti yapabilir, ya da kasabaya yukarıdan bakan Scaligero Kalesi'ni...

19 Temmuz 2012 Perşembe

Jesolo'da 3 gün

19 Temmuz 2012 Perşembe - Hiç yorum yapılmamış
Yazın İtalya'nın kuzeyine yolunuz düştüyse, hele de Venedik taraflarına, Adriyatik Denizi'nin serin sularında rahatlamak için Jesolo'yu seçebilirsiniz. Bu küçük belde de pek çok kamp alanı ve otel bulunuyor. Sezona göre değişmekle birlikte her bütçeye uygun yer olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Ancak Jesolo gecelerine dikkat etmekte fayda var; çünkü her ne kadar gündüzleri hava oldukça sıcak olsa da, gec...

9 Temmuz 2012 Pazartesi

Bilim Gecesi

9 Temmuz 2012 Pazartesi - Hiç yorum yapılmamış
Bu yıl 9uncusu gerçekleşen Bilim Gecesine ilk defa katılma şansı elde ettim. Bilim gecesi, her ne kadar 2000 yılından itibaren gerçekleştirilen bir aktivite olsa da sonuncusu 2010'da yapılmış. Açıkçası alana giderken bu kadar eğlenceli bir aktivite ile karşılaşmayı beklemiyordum, daha çok sadece çocukla...

7 Temmuz 2012 Cumartesi

İstesem tutturamazdım bu kadar çeşitliliği. Bir insanın evinde her türden fiş/priz kombinasyonu olabilir mi? Biz de var ne yazık ki. İsviçre sınırında, Fransa bölgesinde oturup elektronik eşyaların bir kısmı da Türkiye ve İtalya'dan gelince böyle oluyor. Açıkçası ne yalan söyleyeyim, ERASMUS'la İsviçre'ye gelmeden önce  Amerika gibi uzak kıtalar dışında elektronik eşyalarla ilgili bir problemimiz...

5 Temmuz 2012 Perşembe

Öyle pek sos isimlerini, çeşitleri bilen biri değilimdir. Geçen gün tesadüfen Café de Paris sosuyla ilgili bir bilgiye denk geldim, sizlerle de paylaşmak istedim. İstanbuldayken ara ara çeşitli restoranlarda, kafelerde hep denk gelirdim bu sosa. Ancak üzerine "işte Paris'den çıkma bir sos" diye düşünmekten başka birşey yapmamıştım. Meğerse kendisinin Paris'le, hatta Fransa ile bile ilgilisi yokmuş. Bu sosa ismini veren "Café de Paris"...

2 Temmuz 2012 Pazartesi

2012 yılında bu sayfada İstanbul'u koruyan tılsımlı sütunları anlattığım bir yazı yayınlamıştım. Oldukça ilgi gördü; ancak zamanla yazıdaki eksiklikleri fark ettim. Aşağıdaki yorumlarda da gözüküyor, bazı sütunlar konusunda görüş alışverişinde de bulunmuştuk. Sonunda bu yıl içerisinde (2020 yılı) yazıyı baştan sona gözden geçirme fırsatı buldum. Kaynakçasını ve fotoğraflarını/resimlerini güncelledim. Sonuç olarak sırf kaynakçası için bile okunabilecek...

29 Haziran 2012 Cuma

If you want to visit Istanbul, probably you already know some place to see, but I will try to propose some "maybe" not known destination. For example the district of "Kadıköy" which is on the Asian side. You can arrive there by ship from the districts of Karaköy, Eminönü or Besiktas. When you are passing to the Asian side, you will see the "Haydarpasa" train...

27 Haziran 2012 Çarşamba

Hazır Paris'e kadar çıkmışken, bir de Normandiya taraflarına uğrayalım dedik. Böylelikle Le Havre, Etretat ve Fécamp'da toplam 3 gün geçirmiş olduk. Açıkcası Paris'den Le Havre'a doğru yola çıktığımız zaman bizi ne beklediği hakkında pek de fikrimiz yoktu. 9 yıl önce bir Saint Malo macerası yaşamıştım ve çok hoşuma gitmişti, ancak internetten Le Havre ile ilgili bilgi edinmeye çalıştığımızda pek fazla bilgi bulamadık. 1. Gün - Le Havre Trenle Paris - Le Havre arası yaklaşık olarak 2,5 saat sürüyor. Biletinizi önceden alırsanız çok daha...

26 Haziran 2012 Salı

Neredeyse 2,5 yıl olmuş Paris Güncesini yazalı. İnanamadım birden. Ne kadar hızlı geçiyor zaman ve ben yine Paris'deydim.(Paris Güncesi'ne ulaşmak için tıklayınız...) Biraz sürpriz oldu bu seferki gezi. Öyle plan-program yapmadım, yapamadım. Zaten gezip görmek için de hiç görmediğim bir yere gitmeyi tercih ederdim, ama arada gelen fırsatları değerlendirmek lazım, herşeye rağmen güzel geçti. İlk gezimde göremediğim, yapamadığım şeyleri kapatmaya çalıştım, biraz da ayrıntıya indim Paris'de. Mesela ne yaptım? Gittim Notre Dame'ın tepesine...

12 Haziran 2012 Salı

Bern

12 Haziran 2012 Salı - 2 yorum
Bern Yaklaşık bir ay kadar önce, güzel bir pazar vakti "haydi bugün Bern'e gidelim" dedim. Trene atladık mı alt tarafı 2 - 2,5 saat sürüyordu yolculuk. Böylece sabah sabah yollara düştük. Trenle giderken pek çok kolza tarlasına rastladık, bu tarlalar İsviçre'nin yeşil dokusuna sarılıklar serpiştirmişti. En büyük korkumuz havanın bozmasıydı, neyse ki biraz rüzgar olması dışında bir problem yoktu, hatta fazlaca güneş vardı. Bern,...

11 Haziran 2012 Pazartesi

Genel olarak Cenevre/İsviçre üzerine yazdığım bu blogun isminin neden Sound of Silence olduğunu merak edenler vardır belki aranızda diye bu başlığı açma gereği duydum. The Sound Of Silence, Paul Simon'un 1964 tarihli şarkısının ismi. Aynı zamanda Dustin Hoffman'ın başrolünde oynadığı, 1967 tarihli The Graduate filminin de sountrack müziklerinden biri. Benim bu adı seçmemdeki etken ise...
Yaklaşık bir ay kadar önce, geriye kalan 2 tane yirmilik yaş dişimden birini çektirmeye karar verdim. Çünkü on günlüğüne İstanbul'a döndüğümde tüm vaktimi dişçi koltuğunda geçirmek istemiyordum. Zaten Cenevre'deki doktorlar da ne kadar kötü olabilirdi ki? Bir tandığın tavsiyesi ile özel bir klinikten randevumu aldım. Mecburen özel klinikten aldım, zaten Cenevre'deki tüm hastaneler özel sınıfında olduğu için başka şansım yoktu. İlk randevu fena geçmedi. Gelmişken dişlerimi de kontrol ettirmek istemiştim, çürük konusunu sorduğumdaysa aldığım yanıt...

9 Haziran 2012 Cumartesi

Sonisphere 2012

9 Haziran 2012 Cumartesi - Hiç yorum yapılmamış
Geçen hafta İsviçre'deki ikinci Sonisphere maceramı yaşadım. Tabii siz şimdilik ilkini de bilmiyorsunuz. O yüzden iki yıl öncesine dönüp önce ilk deneyim hakkında bilgi vereyim. Yıl 2010, aylardan haziran. Sonisphere biletimizi önceden almışız, "nasıl olsa haziranda hava da güzel olur, bir gece önceden gidip kamp alanında kalırız, ertesi gün de rahat rahat seyrederiz konserleri" demişiz. Sanırım haziranın 12'si falandı, konser Zürih'e yakın kırsal bir alandaydı, Cenevre'den trene binerken de hem hayat, hem hava çok güzeldi. Gel gör ki...

31 Mayıs 2012 Perşembe

Fransızca Müzik Grupları

31 Mayıs 2012 Perşembe - 4 yorum
Bu kez sizlerle, dinlemekten hoşlandığım Fransızca müzik yapan grupları paylaşmaya karar verdim. Aşağıdaki listedeki grupların hepsi, Kanadalı olan "Les Cowboy Fringants" grubu hariç  Fransa kökenli. Umarım bu liste sayesinde size de yardımcı olabilirim, çünkü ben uzun süre kafama göre grup bulmakta oldukça zorlanmıştım.  Özellikle de rock tarzı Fransız grupları arayanlardansanız bu liste biraz da olsa yol gösterici olabilir diye düşünüyorum. (İtalya'dan müzik gruplarıyla da ilgileniyorsanız bu grupları anlatan yazıma buraya tıklayarak...

5 Mart 2012 Pazartesi

Made in Turkey

5 Mart 2012 Pazartesi - Hiç yorum yapılmamış
Buralarda tanınmış yerli malları görmeye alıştım artık. Paşabahçe olsun, Efes bira olsun... Zaten biraz da Türk bakkallar vasıtasıyla marketlere yayılan Türk menşeli gıda maddeleri hemen her yerdeler. Bunlara ek olarak bir de Türk malı olan, ama olduğunun farkına varılmayan mallar var. Ne hikmetse ben burada neye elimi at...

2 Mart 2012 Cuma

Bir The Doors şarkısı gibi başladı Cenevre maceram. Bundan tam 2,5 yıl önce bu bilinmezliğe ilk adımımı attığımda, kendimi bu dünyanın en “kalabalıklarda” yalnız insanı ilan etmiştim. Maximum 10m2’lik odamda oturmuş, şarkılar bir bir çalarken bilgisayarımda, ERASMUS sürecinde neler olacağını, İstanbul’da bıraktığım sevdiklerimi, tek başımalığımı ve klasik bir biçimde hayatı...

29 Şubat 2012 Çarşamba

Küçüklüğümden beri fotoğraf çekilmeye değil ama çekmeye bayılırım. Ancak şimdiye kadar bu uğraş benim için hobiden öteye gitmedi. Ara sıra “fotoğrafla ciddi olarak ilgilenmeyi düşünmüyor musun?” diye soranlar çıksa da, sanırım herkesin bir nevi “fotoğrafçı” olduğu (bkz. Çeşit çeşit uygulamalar, filtreler, programlar vs...) şu günlerde, kendimi “amatör fotoğrafçı” ola...

27 Şubat 2012 Pazartesi

Bir Ortaçağ Kasabası Yvoire

27 Şubat 2012 Pazartesi - 2 yorum
Geçen gün Dondurucu Soğukta Montreux, Chillon, Yvoire başlıklı yazımı kaleme alırken fark ettim ki Yvoire’a yaptığım ilk gezi hakkında bir yazı yayımlamamışım. Düşündüm ki, dondurucu soğuk, kar ve buz altındayken pek cazip gözükmeyen bu ortaçağ kasabasına gaddarca davranmamalı ve hava güzelken ne kadar hoş bir yer olduğunu da paylaşmaşmalı. Bu amaçla, aklımda kaldığı kadarıyla Nisan 2009’da ESN grubu tarafından düzenlenen geziyi sizlere aktaracağım. Yvoire, Leman Gölü’nün Fransa tarafında kalıyor. Yani bir Frans...

19 Şubat 2012 Pazar

ESN

19 Şubat 2012 Pazar - Hiç yorum yapılmamış
Bu yazım diğerlerine göre biraz daha reklam içerikli olacak sanırım. Aslında amacım reklam yapmak değil, sadece yurtdışına çıkan veya çıkacak olan değişim öğrencilerine yol göstermek. Okumak için yurtdışına çıkmak gerçekten de büyük bir deneyim. Her ne kadar yurtdışına okumaya, ya da dil öğrenilmeye gidilmiş gibi gözükse de, asıl amaç farklı kültürlerle tanışıp kaynaşmak, onları yakından tanımak ve belki de kendi kültürünüzü de onlara tanıtmak. Bu...

16 Şubat 2012 Perşembe

Davetsiz Misafirler

16 Şubat 2012 Perşembe - Hiç yorum yapılmamış
İkinci Cenevre maceramın altıncı ayındayım, ancak hala küçük davetsiz misafirlerle yaşamaya tam olarak alışamadım. Her an her yerden fırlıyorlar. Yaz kış demiyorlar. Peki kim bunlar? Tabii ki de böcekler! Her ne kadar kendileriyle yaşamaya alışık bir bünyem olmasa da (sanırım şehirde büyümenin dezavantajı) yine de onları fotoğraflamaktan kendimi alıkoyamıyorum. Gerçi İstanbul’daki evimizde de çeşitli dönemlerde haşere görmüşlüğüm vardı, ancak...

13 Şubat 2012 Pazartesi

Giétroz’da bir raket macerası

13 Şubat 2012 Pazartesi - 2 yorum
Haftasonu, arkadaşlarımızla birlikte Valais kantonunda bulunan Giétroz’da bir dağ evine kalmaya gittik. Giétroz küçük bir dağ köyü. Ulaşım sırasıyla Martigny ve Finhaut üzerinden Mont Blanc Express vasıtasıyla yapılıyor. Tabii trenden indikten sonra yaklaşık olarak 35-40 dakika yürümeniz gerekiyor. Cenevre’den Finhaut’a gitmek, seçtiğiniz trene göre 1,5 ila 2,5 saat arasında sürüyor. Tabii arada aktarma da yapmak zorundasınız. Toplamda 2 gece...

8 Şubat 2012 Çarşamba

Ocak ortasına kadar “kar yağmadı”, “bu yıl kar yağmayacak galiba Cenevre’ye” dedik durduk; fakat sonunda kötü vurdu. Daha açık konuşmak gerekirse hava oldukça soğuk. Gerçi dünya genelinde de pek farklı değil. İstanbul’da aynı durumdan muzdarip, hatta k...
Yaklaşık olarak aralık ayından beri bu köpek hakkında yazmayı düşünüyordum; fakat yıl sonunun getirdiği yoğunluktan olsa gerek bir türlü başlayamadım yazılarıma. Üstelik üzerine uzun uzun karalayabileceğim bir şey de değil. Kendisini ilk gördüğüm zaman, oldukça ilginç gelmişti otobüste köpek...