Kantele |
Geçen yıl gittiğimiz, yerel yemekler yapan
bir lokantada, şans eseri “kantele”
çalan bir gruba rastladık. Şans eseri rastladık çünkü gittiğimiz lokanta
müzikli bir yer değil ve ana bölümde yer kalmadığı için bizi kutlama yapan bir
ekibin olduğu ayrı bir salona aldıklarından bu grupla rastlaştık.
Kantele (Kaynak: Free stock photos Shirley) |
Sanırım bu kanteleyi ilk görüşüm oldu.
Elbette tipik bir tepki vererek “kanun yahu bu” dedim gülerek, masada bulunan
misafirlerden bir Japon da “Japonya’da da var bundan” dedi (sanırım kotoyu kastediyordu).
Hem tını, hem de görünüş itibariyle kantele, kanun ve koto birbirini andıran enstrümanlar;
ancak anladığım kadarıyla aradaki en büyük fark perde yani tel sayısı farkı.
Türk kanununda 78 tel bulunurken koto da 13-17 tel varmış (sanırım günümüzde
yine 25 tele kadar çıkıyor); kantele ise günümüzde 39 tellidir (eski türleri
5-15 tel arasındaymış).
Finlerin meşhur destanı Kalevala’ya göre
ilk kantelenin gövde kısmı tuna balığının kemiğinden, telleri ise efsanevi bir
yaratık olan Hiissi’nin tüylerinden yapılmıştır.