28 Şubat 2014 Cuma

Vietnam'daki trafiği en güzel Hue'deki trafik ışıkları özetlemiş. Hem yeşil hem kırmızı. Kafanıza göre :)
Tam Coc'dan (Ninh Binh) trenle Hue'ye vardığımızda ayın 30'u olmuştu. Bir günde Hue'yi gezip bitiremeyeceğimiz için yılbaşını da burada kutlamaya karar verdik. Böylelikle 2 ocak sabahı Hoi An'a geçene kadar vaktimizi bu şehirde değerlendirdik.

Hue'ye vardığınız zaman hem havanın hem de insanların biraz değiştiğini göreceksiniz. Bir kere kuzeye göre bariz bir ısınma ve nem söz konusu. Bunun dışında tüm yolculuk boyunca herhalde en iyi ingilizce konuşan Vietnamlıları (en azından herkes konuşuyor) Hue'de gördüğümü düşünüyorum.


30'unu bir otel bulup yerleşerek, çeşitli turları araştırarar ve şehirde ufak bir tur atıp merkezdeki pazara giderek değerlendirdik. Özellikle pazarda birşeyler almaya karar verirseniz gerçekten de fiyatını kırabildiğiniz kadar kırın, çünkü olması gerekenin çok üzerinde fiyat söylüyor, biraz geç olsa da fark ettik. Onun dışında pazara gitmenin avantajı yerel meyvelerden tatmak olabilir.  Gerçi biz küçük mandalinalardan satın aldık, ancak tatları pek iyi değildi. Mandalinadan çok mandalina kabuğu tadı vardı.


Pazar şehrin ada olan kısmında kalıyor. Geçmek için köprüden yürümeniz lazım. 
Hue'de kaldığımız otel, Vietnamyolculuğumuz boyunca en memnun kaldığımız otellerin başındaydı. Her ne kadar bazı odalarının tuvalet pencerelerinin koridora baktığını gördüğümüzde biraz şaşırmış olsak da en azından her odanın dışarı bakan bir camı var. Bizim kaldığımız odanın tuvalet penceresi de dışarı bakıyordu, o yüzden herhangi bir sorunumuz yoktu, havlularımızı da istemesek bile hergün değiştiriyorlardı. Çamaşırlarımızı yıkatmak için de yine bu otelin çamaşırhanesini kullandık. 5-6 saat gibi bir sürede kurumuş olarak elbiselerinizi size geri veriyorlar. Kahvaltı oda fiyatına dahil değil, ancak güzel hazırlıyorlar, tavsiye ederim. Otele girerken ayakkabıları çıkartmak gerekiyor, gerçi bize karşı nazik davrandılar çıkartmasanız da olur dediler, ama çıkartmak en iyisi sanıyorum. Genel olarak otelde bir koloni havası hakim, kendimi sanki çalışanlara eziyet ediyormuş gibi hissettim birden. Otelin tek negatif yönü gece saat 22'den itibaren herkesin yatmaya gitmesi, o yüzden biz yılbaşı gecesi mesela öyle çok geç de değil, 00:30 gibi otele döndüğümüzde zili çalıp herkesi uyandırmak zorunda kaldık. Bir de her otel gibi kendi turlarını satmaya çalışıyorlar, onu da her zamanki gibi başka yerden rezervasyonumuz var diyerek atlatabilirsiniz. Eğer dilerseniz turlarının hepsi motorsikletle. Biz zaten motorsiklete binmek istemediğimizi söyleyerek baştan kestik muhabbeti.


Otelin ismi: Canh Tiên Guest House / Adresi: Lê Loi numara 9/66. Çıkmaz bir sokağın en son sol köşesinde diyebiliriz. Biz iki kişi 15 dolar ödedik gecelik. Sanıyorum otelin sahibi İngilizce dışında Fransızca da konuşuyor.

31'inde şehre yarım saat, kırk beş dakika mesafedeki kral mezarlarını görmeye gittik. Yine sinhtourist ile (adreslerini kontrol etmek için ilk yazıma bakabilirsiniz.). Hue'de iki adet bürosu var, ikisi de aynı şirkete ait, aklınız karışmasın. Turumuzda sabahtan 3 kral mezarını gezmek ve kungfu gösterisi ile, öğleden sonra antik şehir merkezi ile bir adet pagodayı gezmek ve dönüşü de yöreye özgü gemilerle yapmak vardı. Kısacası bütün günü alan bir gezi olmasına rağmen keyifli geçti. Sanıyorum gezinin keyifli geçmesindeki bir etken de Ha Long Körfezi gezimizde tanıştığımız iki Koreli ile aynı şehir turunda tekrar karşılaşmamız oldu (buarada bizim Paris'den iptal olan iki kişi daha bir barda kahvaltı ederken karşılaştık. Karşılaşma konusunda Hue oldukça verimliydi).

Sabah ki kral mezarlarından seçmeceler:
Minh Mang'in Mezarı:

Yanlış hatırlamıyorsam halk sol kapıdan, askerler sağ kapıdan, kraliyet ailesi de orta kapıdan giriyormuş. Bugün, artık kraliyet ailesinden kimse olmadığından, önemli günlerde bile orta kapı kullanılmazmış.

Motifler oldukça ayrıntılı ve ilginçti.



Khai Dinh'in Mezarı:




Burayı yaptıran kralın Avrupa'ya çok merakı varmış. O yüzden İtalyan ve Fransız mimarisinden etkilenmiş, içerdeki tavan süslemelerini de Versay Sarayını düşünerek yaptırmış dediler. Gerçi bana Versay'dan daha şâşâlı geldi ama...


Tu Duc'un Mezarı:




Tavana yıldız haritası çizmişler
Kung Fu gösterisi:










Öğle yemeğinden önce ufak bir kasabaya uğrayıp tütsü ve konik şapka yapımını da izleme fırastı elde ettik.
Öğle yemeğimizi açık büfe şeklinde yedik. Güzeldi. Öğleden sonra şehri ziyaret ettik. Ne yazık ki Amerikalıların bombalamları sonucu oldukça tahrip olmuş. Ancak UNESCO'dan aldıkları yardımlar ve turistlerin bölgeyi gezerek bıraktığı paralar sayesinde yavaş yavaş şehri yeniden kuruyorlarmış. O yüzden bir iki sene sonra tekrar gelirseniz daha farklı bulabilirsiniz dedi rehberimiz. Ayrıca bize de teşekkür etti gelip para bıraktığımız için.

Şehir:
Ana şehre girmek için öncelikle iki köprüden (biri nehri ayırıyor, biri de hendeği) geçmek, sonrasında da iki ayrı savunma duvarından geçmek gerekiyor. 

Hemen her yer restore ediliyordu

Ekmek kapmak için birbirini yiyen balıklar

Bu kadar yeşil gözüktüğüne bakmayın, aslında bombalanmadan önce boşluklarda pek çok harem binası varmış

Kutsal kaplumbağaya her yerde rastlamak mümkün

Diğer açıdan bir çekim

Tiyatro sahnesi

Henüz bu sembolün tiyatro sahnesinde ne manaya geldiğini öğrenemedim. Bilen varsa aydınlatabilir.

Şehri en son çok güzel süslemelerle kaplı bir kapıdan terk ediyorsunuz

Kapıdaki süslemelere yakından bakış
Şehri gezdikten sonra yine otobüsle 15-20 dakika mesafedeki Thien Mu Pagoda'sına gittik:



Sonrasında da ejderhalarla süslenmiş gemimize binip yaklaşık olarak 30-40 dakika da şehir merkezine geri döndük:


Genel olarak gezimiz yorucu fakat güzel geçti. Özellikle kral mezarlarını gezmekten bize çok iyi geldi. Ormanın ortasında bulunan mezarlarda bol bol oksijen depoladık. Ayrıca gezi sırasında Hue'liler için 9 rakamının oldukça önemli olduğunu öğrendik; çünkü krallardan birinin şanslı numarası olan 9'un herkese şans getireceğine inanılıyormuş. Hatta hâlâ da devlet kademelerinde çalışan insanların kullandığı arabaların plakalarındaki rakamların toplamı 9 ve 9'un katı şeklindeymiş.

Kıyıya döndükten sonra yılbaşı kutlamalarına geçmeden önce iki gün sonrası için Hanoi'ye bilet ayırtmak gayesiyle turizm bürosuna gittik. Gittiğimiz saat itibariyle herkes yerde yemek yeme halindeydi. Çalışanlardan biri (bize bir gün önceden tur bileti satan) bizi tanıdı, hemen iki tane bira açıp uzattı. 'Bugün yılbaşınız, iyi yıllar!" dedi. Bir kere daha Vietnamlıların ne kadar içten olduğunu görmüş olduk. Biralarımızı içe içe otele doğru giderken yolda diğer insanlar da, hatta kıraathane gibi bir yerde oturup birşeyler içen yaşlı amcalar bile bize iyi yıllar diledi.

Bira şişelerinden yapılmış yılbaşı ağacı
 Yılbaşına, DMZ adlı bir barda, biralarımızı yudumlayıp masamıza (başka boş yer olmadığı için) konuk olan İsviçreli bir çiftle laflarayarak girdik. Hoştu. Özellikle çevredeki Vietnamlıların herkese iyi yıllar dilemesi, herkesin birbirine sarıp öpmesi falan oldukça ilginçti. Konfetiler patlatıldı, şarkılar söylendi ve burada ben de ceketimi yaktım. Peki nasıl yaktım? Tabii ki de her bar masasının altına bizi ısıtsın diye konulan közlerin içine düşürererk. En başta düştüğünü fark etmedim, hemen aldım ve birşey olmadığını düşündüm, ancak otele geldiğimde feci yanık konusu ile birlikte ceketin astarının oldukça yandığını fark ettim. Mecburen ceketi orada bırakıp ertesi gün bir yenisini satın aldım.

Hazır yakmak demişken, belirtmekte fayda var. Vietnamlılar yeni yıldan önce evlerinin ve iş yerlerinin önünde bulunan sembolik pagodalarda gelecek yıl istedikleri şeyleri yakıyorlar. Mesela para mı istiyorlar, o zaman para yakıyorlar. Tabii gerçek para değil, sembolik paralar yakılıyor. Böylece gelecek yıl yaktıkları kadarını kazanacaklarına inanıyorlar. Aslında gerçek olduğunu düşünmeye başladım. Mesela ben ceketimi yaktım yeni yıldan önce, hop, ertesi gün yeni ceket geldi. Demek ki bir gerçeklik payı var :p

Eğer Hue'de çok vaktiniz varsa ziyaret edebileceğiniz bir diğer nokta ise DMZ (Demilitarized Zone). Biz motorsiklet dışında bir ulaşım göremedik, Sinhtourist de gezi düzenlemiyordu, fakat kesin vardır bir çaresi. DMZ dışında çevrede bulunan bir iki milli parka da gitme imkanınız var, ama bize mevsim itibariyle gitmek istediğimiz parkların kapalı olduğu söylendi. Ne zamandan ne zamana açıklar bilemiyorum.

{ Bütçe planlamanızda yardımcı olması amacıyla hazırladığım 21 günlük harcama listesini görmek için lütfen tıklayın. }

Son olarak yemek yediğimiz lokantalardan bahsedip Hue yazımı da noktalıyorum.

  • Lac Thiên (Dinh Tiên Hoàng, numara 6): Özellikle 'banh khoai'si için gittik. Yöreye özgü bir çeşit karidesli, yumurtalı, sebzeli krep. Ancak ya biz mekanı karıştırdık (iki tane aynı isimli yer vardı yan yana, numarasını kontrol ettik ama bilemiyorum), ya da hakikaten çok kötü pişiriyolardı bu krebi, çünkü bildiğiniz sıvı yağ yediğimi hissettim yerken. Zaten bitiremedim de. Hiç tavsiye etmiyorum.
  • Why Not? (Pham Ngu Lão, numara 64): Şık ve güzel yemekleri olan bir mekan. Genellikle batı işi yemekler servis ediyorlar. Fiyatları çok ekonomik değil ama idare eder. Porsiyonları biraz daha büyük olabilirdi.
  • Cafe on Thu Wheels (Nguyen Tri Phuong, numara 3/34): Burayı başka bir lokantayı ararken keşfettik. Şirin bir yer, tüm duvarlar yazılarla kaplı. Yemekleri güzel, doyurucu ve makul fiyata. İki defa yedik kafede.
Cafe on thu wheels'den bir kare
  • Brown Eyes (Chu Van An, numara 56): Önünden geçerken dekor olarak hoşumuza gittiği için girip birşeyler içtik. Hazırladıkları kokteyller güzel, fakat biraz tuzlu.
  • Nina's Cafe (Nguyen Tri Phuong, numara 16/34): Açıkcası bu lokantada yer bulmak konusunda biraz zorlandık. İlk iki gidişimizde 'yarım saat beklemeniz lazım' dendiği için geri dönüp başka yerler bulduk. Yemekleri fena değil, fiyatlar da çok uçuk değil, ancak bazı rehber kitaplar ve internet sitelerinde abartıldığı kadar güzel gelmedi bize. Ya da popüler olduktan sonra kalitesi düştü. Bilemiyorum.
Nina's Cafe'den bir kare
  • DMZ Bar (Le Loi, Numara 60): Yılbaşına burada girdik, bir kere de kahvaltı ettik. Diğer yerlere göre biraz pahalı ve yavaş bir servisi var. Ama belki de yılbaşı gecesinin ertesi sabahı gittiğimiz için biraz uyuşukluk vardı kendilerinde. 

Bu lokantalara ek olarak sokak satıcılarından da birşeyler deneyebilirsiniz. Bazen ummadığınız lezzetler çıkabiliyor. Örneğin biz bu yuvarlak beyaz ekmeği ne olduğunu bilmeden (hatta içi boş ekmek olarak düşünmüştük) satın aldık. İçinden beklemediğimiz kadar çok karides ve sebze çıktı.


Eğer kahve ile aranız iyiyse Vietnam kahvesini de bir deneyin.


0 yorum:

Yorum Gönder