Avusturya’daki ikinci durağımız Salzburg. İlk yazımda
da belirttiğim üzere gezimizi şehirlere göre farklı başlıklar altında
toplayacağım. Diğer yazılara ulaşmak için aşağıdaki bağlantılara tıklamanız
yeterli. Yazılar yayınlandıkça bağlantılar açılacak.
Salzburg adının
bir yerlerden tuzla ilgisi olacağını düşünmüştüm (bakınız Almanca “salz”, tuz
demek), ancak şehrin hemen yakınında bir tuz madeni bulunduğu için bu adı
aldığını bilmiyordum. Açıkçası şehirde en çok gezmek
ve görmek istediğim yerlerden biri de bu tuz madeniydi, ancak küçük çocukları
kabul etmedikleri ve gezi de biraz uzun sürdüğü için (yoksa eşimle değiş tokuş
yapabilirdik) mecburen bu kısmı atlamak zorunda kaldık, ama sizin aklınızda
bulunsun. Madenin adı Hallein, giriş
23€ ve yazın 9.00 – 17.00 saatleri arasında açık. Siz yine de internet sitesini
ziyaret edin kesin saatler için.
Innsbruck - Salzburg
arası arabayla yaklaşık 2,5 saat sürüyor. Bu süre
zarfında Almanya sınırından geçip bir süre Almanya’da da gidiyorsunuz; ama
merak etmeyin, Almanya’ya girdiğinizde herhangi bir otoyol ücreti ödemenize
gerek yok.
Salzburg’a vardığımızda tabii ki yağmur yağıyordu. Neyse
ki çok kuvvetli değildi de pançolarımızla yürümek yeterli oldu. Arabamızı “Parkplatz - Müllner Bräu”ya
bıraktık. Burası aslında bir birahanenin otoparkı sanırım, hemen yanında
fabrikayı ve bira içen insanları göreceksiniz. Park alanının yorumlarına da pek
çok kişi biraların pek güzel olduğunu yazmış, biz denemedik. Park ücreti olarak
yine saatlik 3-4 euro arası bir şey ödedik. Merkeze yürüyerek 15 dakikada
ulaşabilirsiniz. Şehri çocuğunuzla geziyorsanız nehir kenarındaki “Spielplatz
Franz-Josef-Kai” parkında her yaş grubuna uygun güzel bir çocuk parkı var. İçme
suyu için çeşme de bulunuyor.
Nehrin kıyısından yürürken kayaya gömülü gibi gözüken pek çok bina göreceksiniz. |
Nehir kıyısından merkeze doğru yürürken ileride sağda Hohensalzburg
Şatosu’nu
göreceksiniz. Biz aşağıdan bakmakla yetindik. Açıkçası Avusturya’daki şatolar
bana şatodan çok büyük saray/ev izlenimi verdiği için pek ilgimi çekmediler;
yine de Salzburg’daki fotoğraflamak için güzeldi.
Salzburg’daki ilk
durağımız Mozart’ın eviydi. Açıkçası bende biraz hayalkırıklığı
oluşturdu çünkü altında kocaman bir Spar market vardı ve camekânları “Mozart
topları” denilen şekerlemelerle kaplamışlardı. Hayat devam ediyor elbette, her
bina olduğu gibi duracak değil, ama altında bir süpermarket beklemiyordum yine
de :)
Mozart evinin
önünden geçen caddenin adı Getreidegasse, buradaki pek çok butik dükkânın şirin
tabelaları var, fotoğraflayabilirsiniz.
Alter Meydanı pek albenili bir meydan değil ama oturabileceğiniz
kafeler var. Ayrıca şirin de bir eczane vardı meydanda, hemen fotoğrafladım.
Sonrasında katedrali dışarıdan inceledik.
Şehir zaten oldukça
küçük, fazla gezecek bir yer yok. Dilerseniz “Kapuzinerberg”den
şehir manzarası güzelmiş. Oyuncak müzesi vardı şehirde, ona girelim diye
düşünüyorduk ancak biz gidemeden kapandı, saat 17.00 gibi kapanıyor. Girmek
isterseniz ücreti yetişkinler için 5€.
Yine gezebileceğiniz ve güzel olabilecek bir başka nokta Sankt Peter kilisesi, mezarlığı ve katakompları. Biz
gittiğimizde yenileme çalışması var diye okuduğumuzdan hiç yanaşmadık.
Katakomplara giriş 2€ imiş.
Saray gezmek
isterseniz yakınlarda Schloss Hellbrunn var. Yazın 9.00 - 21.00 saatleri
arasında açık, giriş 12,5€. Dört yaşından küçükler ücretsiz. 4-18 yaş arası
5,5€.
Gelelim Salzburg’da yiyebileceklerinize. Salzburg
Nockerl pek meşhur diye deneyelim dedik. Ağır olduğu için tek kişi yemeyin deniyordu, biz
de bir tane sipariş ettik. Açıkçası yumurtayla ve beze gibi tatlılarla
aranız yoksa sakın yemeyin derim. Hem kokusu hem kendisi bize ağır geldi.
Daha çok krema gibi bir şey düşünmüştük ama karşımıza sıcak, katılaşmamış beze
gibi bir yiyecek çıktı. Yine de denemek isterseniz biz Sternbräu’da yedik.
Aslında burası bahçesi oldukça hoş ve sanırım farklı lokantalardan/kafelerden
oluşan bir alan. Yemek yemediyseniz burada yemeyi düşünebilirsiniz. Biz sadece
tatlı yemiş olduk.
Hem otel ayarlamakta biraz geç kaldığımızdan,
hem de Viyana’ya olan yolu kısaltmak açısından Salzburg’u gezdikten sonra
yaklaşık 45dakika 1 saat daha yolculuk yapıp Vöcklabruck’a vardık ve burada Stadthotel
Restaurant Auerhahn otelde konakladık. Dekorasyonu oldukça ilginç, temiz bir
oteldi. Akşam yemeğini de yine otelin lokantasında yedik; ama bahçede oturmaya
özen gösterdik çünkü iç lokanta kısmı tam anlamıyla duman altıydı. Bu konudan
ilk yazımda da bahsetmiştim. Avusturya’da kapalı alanlarda sigara içmek serbest
gözüküyor. Tercihlerinizi buna göre yapmaya dikkat edin.
Herkese iyi
gezmeler!
0 yorum:
Yorum Gönder