Avusturya gezimizin ilk ayağı
Innsbruck’tu. İlk yazımda da belirttiğim üzere
gezimizi şehirlere göre farklı başlıklar altında toplayacağım. Diğer yazılara
ulaşmak için aşağıdaki bağlantılara tıklamanız yeterli. Yazılar yayınlandıkça
bağlantılar açılacak.
İtalya’dan arabayla geldiğimiz ve küçük kızımızın yolun
ne kadarına katlanabileceğini kestiremediğimiz için Innsbruck’ta iki gece
konaklamayı seçtik. Şansımıza ilk gün hava biraz yağmurluydu ancak büyük bir
sorun yaratmadı. Öğleden sonra 4 gibi kaldığımız otele vardığımızdan o gün için
şehir merkezine inmekten vazgeçtik. Arabayla
gittiğimiz için park yeri bulabilmek açısından şehir dışında bir otel bulduk.
Tulfes’te Gasthof Neuwirt adlı bir yerde
konakladık. Otelden memnun kaldık.
Lokantası biraz fazla fastfood işi o
yüzden başka alternatiflere yönelebilirsiniz. Örneğin ilk akşam otelin
lokantası kapalıydı ve bize önerilen listeden başka bir lokanta seçtik. Oldukça
memnun kaldık, adı Gasthaus Wiesenhof,
otelden arabayla 5-10dk mesafede.
Tulfes'ten kareler |
İlk gün yakın olduğu için sadece Lanser
Gölüne gitmeye karar verdik. Açıkçası biraz hayal kırıklığına uğradık.
Öncelikle göl yolu yağmur sebebiyle inanılmaz çamurlanmıştı, yürümekte
zorladık. Ayrıca gölün çevresi tellerle çevriliydi ve içeri giriş kapalıydı. O
gün yağmur yağdığı için mi erken kapattılar bilemiyorum ama güzel bir havada,
yüzmek için gitmeyecekseniz pek de görecek bir tarafı yoktu gölün.
İkinci gün kahvaltımızı otelin yakınlarındaki Spar marketin bar
kısmında ettikten sonra merkeze gittik. Otelden
merkeze gitmemiz yaklaşık 20-25 dakika sürdü. Arabamızı Zafer Takı’nın
yakınındaki “Tourist Center Garage”a park ettik. Park alanından merkeze
yürüyerek ulaşmak çok kolay oldu. Ancak park alanları ilk yazımda da
belirttiğim gibi oldukça pahalı. Saatine 4 euro gibi bir şey ödedik.
Arabayı park ettikten sonra Helblinghaus
Maria-Theresien-Strasse'den manzaralar |
Innsbruck'ta gördüğüm Hard Rock Cafe binası şimdiye kadar gördüklerim arasında en güzeli olabilir |
Goldenes Dachl |
Helblinghaus |
Yine bulunduğunuz meydanda şehir kulesi Stadtturm bulunuyor. Oldukça güzel,
spiral merdivenlerden yukarıya çıkıyorsunuz. Bizim hoşumuza gitti. Giriş 4€
idi. Giriş ücretine tuvalet de dahil :D Sadece tuvaleti kullanmak isterseniz
ödeme yapmanız gerekiyor.
Kuleye çıkan merdivenler:
Kulenin tepesinden manzaralar:
Kuleden sonra soluğu
Hofgarten’de aldık. Burası içinde gölleri, çocuk parkı
vs olan şirin bir park. Çocuklu ailelere tavsiye edilir. Ayrıca dinlenmek için
de güzel bir noktaydı.
Bu arada parka giderken şehrin katedrali Dom
zu St. Jakob’a da dışarıdan
baktık, gezmek isterseniz ücretsiz diye biliyorum.
Dom zu St. Jakob |
Parktan sonra yiyecek bir şeyler bulmaya koyulduk. Google maps’ta otopark olarak gözüken, Inn nehrinin kıyısındaki “Altstadt”da biz gittiğimizde yemek servis eden pek çok stant vardı. Orayı inceleyebilirsiniz. Bize biraz fazla “kızartma” geldikleri için bu stantlardan yemekten vazgeçtik. Onun yerine bir Yunan lokantasına girdik. Yemekler güzeldi ve porsiyonlar büyüktü, yine de pek ucuz bir yer değildi. Gitmek isterseniz hemen stantların yakınında, Akropolis adlı lokanta.
Karnımızı doyurduktan sonra
“biraz da çocuğu mutlu edelim” gayesiyle Alpenzoo’ya gittik. Burası Alp dağlarında yaşayan hayvan türlerine evsahipliği yapan küçük
bir hayvanat bahçesi gibi. Arabayla merkezden 10 dakikaydı, ayrıca 25-30
dakikada giden otobüsler de varmış. Giriş biraz tuzluydu; 11€. 4 yaş altı ve
Innsbruck Card sahipleri ücretsiz gezebiliyormuş. Alpenzoo’nun otoparkı var
ancak belediyeye bağlı olduğu için ücretli. İlk dört saat için her yarım saat
20 sent, sonrasında her yarım saat 1 euro, yalnız bunu şimdi internet
sitesinden okudum. Sanırım burada kast edilen ilk dört saat parkın açılışından
itibaren ilk dört saat, çünkü biz 2-3 euro gibi bir şey ödedik 2 saat için.
Park 9.00 – 18.00 saatleri arasında açık. İçeride balıklardan ayılara,
ineklerden kuşlara pek çok hayvan var. Aslında 1 saatte de rahatlıkla gezilebilecek
bir park ancak yokuşa kurulmuş. Sürekli inip çıkmak zorunda kalıyorsunuz, bir
de sıcak havada gidiyorsanız işiniz zorlaşıyor, aklınızda bulunsun.
Innsbruck’un en sevdiğim
kısmı Alp havasını çok güzel yansıtıyor oluşuydu. Hem yağmurlu/bulutlu, hem de
güneşli havada görme şansımız oldu. Şehrin çevresindeki dağlar beni fazlaca
etkiledi. Tam anlamıyla vadiye kurulmuş bir şehir. Innsbruck 574 metredeymiş.
Çevresindeki dağların zirvesi ise 2000 hatta bazı yerlerde 2500 metreyi aşıyor
sanırım.
Gezimizde en çok sevdiğim şehir Innsbruck oldu. Bakalım sizler nasıl
bulacaksınız. Innsbruck'tan birkaç fotoğrafla daha yazımı bitiriyorum.
İyi gezmeler!
Avusturyanın bir çok bölgesini görme fırsatım oldu. Bir ülke bu kadar güzel olabilir mi sorusunun kaşılığı keainlikle
YanıtlaSilİlginiz ve yorumunuz için teşekkürler. Doğa olarak gerçekten güzel bir ülke, yine de insanların yaklaşımlarını pek sevemedim, ancak 1 haftada herkesi tanımak mümkün değil tabii ki :)
Silİyi gezmeler,