Bolonya uzun zamandır ziyaret etmek
isteyip de edemediğim bir şehirdi. Neyse ki bu Noel tatilinde günübirlik bir
fırsat yaratıp Verona’dan Bolonya’ya gidebildik.
Bolonya deyince pek çok İtalyan’ın aklına
ya yemek ya da trafik sıkışıklığı geliyor. Bolonya, etli lazanya yapmakta da
kullanılan Bolonez/Bolognese Sos ve Torellini gibi pek çok yemeğe ev
sahipliği yaparken aynı zamanda da İtalya’nın güneyi ve kuzeyindeki arasındaki
otoyollar için de bir kesişim noktası. İşte bu yüzden de trafiği oldukça
sancılı bir merkez.
Bolonya'ya Ulaşım
Bolonya’ya trenle ulaşmak en akıllısı. O
yüzden birkaç şehir – süre örneği vereyim:
- Roma – Bolonya: 2 Saat
- Venedik – Bolonya: 1 Saat 25 Dk
- Milano – Bolonya: 1 Saat
- Verona – Bolonya: 50 Dk
- Padova – Bolonya: 57 Dk
- Floransa – Bolonya: 35 Dk
Sizlere tüm bu tren sürelerini vermeme rağmen, biz 5 kişi seyahat ettiğimizden araba ile Bolonya’ya gitmek durumunda
kaldık. Araba ile Verona – Bolonya arası yaklaşık olarak 1 saat 45 dakika idi.
Yolda geçirdiğimiz sürenin trene göre 2 kat daha fazla olmasının dışında bir de
park edecek yer sorunuyla uğraştık.
Biz arabamızı
“Piazza VIII Agosto” otoparkına park ettik. Hem her yere yürüme mesafesinde
olduk, hem de otoparkı bulmak çok zor olmadı.
Şehrin Sembolleri
Bolonya’nın iki sembolünün olduğunu
söyleyebiliriz (aslında üniversite ile birlikte üç). Bunlardan biri Neptün Çeşmesi, diğeri ise eğik kuleleri. Biz
şehre vardığımızda saat öğleye gelmekte olduğundan ilk işimiz bir şeyler yemeğe
gitmek oldu. Yemek yiyeceğimiz yere giderken eğikkulelerin önünden geçtik.
Bu arada bu iki kuleyi bulmaya çalışırken yolda başka kulelere de rastladığımız oldu. Aslında zamanında Bolonya da onlarca kule dikilmiş; çünkü kule bir güç simgesiymiş, hangi asilzadenin daha yüksek kulesi varsa, o daha güçlü demekmiş. Bu kulelerin çoğu günümüzde yok. Ancak biz iki tanesini tesadüfen bulduk.
Gerçekten de kulelerin bulunduğu meydana vardığınızda da ne kadar eğik
durduklarını görebiliyorsunuz. Bu kulelerden kısa olanına (Torre dei Garisenda) çıkmak yasak, yüksekliği 47 metre imiş ve 3
metre de yatıkmış. Diğer kuleye (Torre
degli Asinelli) çıkmak ise mümkünmüş. İkinci külek 97,2 metre yüksekliğinde
ve 1,3 metre eğikliğindeymiş. Yukarı çıkmak istemeniz halinde 498 basamak
tırmanmanız gerekiyor. Tepeden manzaranın güzel olduğu söyleniyor, ancak bizim
pek vaktimiz olmadığı için çıkmaktan vazgeçtik.
Yemek için gittiğimiz lokanta, yerel
lezzetleri de uygun fiyatlara tadabileceğiniz Antica Trattoria ‘Spiga’
idi (adresi: Via Broccaındosso 21/A). Lokanta Pazartesi günleri kapalıymış.
Ayrıca pek çok diğer lokanta gibi öğlenleri de 12:30’da açılıyor. Şehir
merkezinin kalabalığından biraz uzakta kaldığı için rahatlıkla yer bulduk ve
karnımızı doyurduk.
Yemek faslını da geçtiğimize göre bu noktada
anlatımı biraz değiştirmek istiyorum. Normalde sıra sıra gittiğimiz yerleri
anlatırken bu sefer ‘sır sır’ anlatacağım :)
Makale başlığından da tahmin
edebileceğiniz üzere Bolonya’nın çeşitli noktalarına gizlenmiş (veya gözünüzün önünde olan ama fark edilmeyen) 6 sırrı var. Biz bu 6 sırrın 1’ini tadilatta
olduğu için, diğerini de yanına vardığımızda hava karardığı için pek göremedik.
Yine de hepsini keşfetmiş olduk. Gelin şimdi hep birlikte bakalım neymiş bu 6
sır :)
Bolonya’nın 6 Sırrı
1- Çeşmedeki Neptün Heykeli’nin Açısı
Ne yazık ki Neptün Heykeli biz
gittiğimizde tadilatta olduğu için kendisini göremedik :( 6 sırdan biri olması
dışında ayrıca şehrin sembolü olan bu heykeli görememek bizi üzdü açıkçası.
Gerçi tadilat sırasında da sanıyorum 5€ ücretle gezilebiliyormuş ancak ne
görebiliyorsunuz biz pek anlamadık.
Güzelim Neptün Çeşmesi... |
Heykeldeki sırra gelince… Sanıyorum
heykelin sağ arka kısmına geçip baktığınızda, Neptün’ün ileriye uzanmış elini
farklı bir açıdan gördüğünüzden, heykelin cinsel organı büyümüş gibi gözüküyormuş.
Böyle bir sır yani bu anlayacağınız. Artık heykeltıraşımız ne kadar bilinçli
düşündü bilemiyorum.
2 – Venedik Penceresi
Bir rivayete göre Bolonya da Venedik gibi
kanallar üzerine kuruluymuş. Vakti zamanında bu kanallardan akan sular yün
eğirmekte kullanılıyormuş. Günümüzde bu kanalları görmek pek mümkün değil
(gerçekten her evin altından geçip geçmediği de bir muamma elbette). Ancak Via
Piella 18 numaradaki bir duvara oyulmuş küçük pencereden kanallardan birini
görmek mümkün (aslında sokağın diğer tarafına bakınca bir köprünün üzerinde
olduğunuzu görüyorsunuz, çünkü kanal diğer tarafa doğru da akmayı sürdürüyor).
Bu flaşsız.. |
Bu da flaşlı... Oldum olası sevmem yaten flaşı, hepten soğudum fotoğraflardan :D Ama maksat nasıl bir yer olduğunu göstermekti. Bu arada flaşla birlikte güzelim klimalar da meydana çıkmış |
Biz ne yazık ki geç kaldığımız için, gecenin karanlığında bu sokağa ulaştık.
Pek doğru düzgün fotoğraflama imkânım olamadı. Aslında otoparka da inanılmaz
yakınmış, bence önceliği bu pencereye verin derim.
3 – Sundurmaya Saplı Ok
“Strada Maggiore” caddesi üzerindeki Casa
Isolani evinin ön sundurmasına dikkatlice bakarsanız, tahta sundurmaya
saplanmış 5 tane ok görebiliyorsunuz (ben beşini göremedim ama yanımdaki biri
çocuğuna gösteriyordu azimle). Kimse okların tam olarak neden bu sundurmaya
saplandığını bilmese de elbette üzerine söylene gelen bir hikâye yaratılmış. Bu
hikâyeye göre vali, asilzadelerden birinin yakalanıp asılması emrini çıkartmış.
Tam asilzade evden çıkıp kayıplara karışmaya hazırlanırken atlı askerler evine
gelmiş. Bu durumu gören eşi, kocasını kurtarmak üzere dışarı fırlamış ve anadan
doğma soyunmuş. Kadını gören askerlerin nevri döndüğünden okları oraya buraya
atmaya başlamışlar, asilzade de bu arada kaçıp gitmiş.
4 – Sette Chiese (Basilica di Santo Stefano) – Yedi Kilise
Bahsi geçen yer aslında Santo Stefano
Bazilikası. Bu bazilikanın içerisinde tam yedi adet kilise bulunuyor (aslında
şapel demek daha doğru olur, bakınız yukarıda paylaştığım fotoğraf).
Bu şapellerin her biri soylu bir aileye aitmiş.
Benim oldukça hoşuma gitti. Bolonya’da görülmesi gereken önemli yerlerden
olduğunu düşünüyorum. Ayrıca bazilikanın önündeki taş meydan da çok hoş.
Bazilika'nın önündeki küçük meydan |
5 – Sesinizi ileten kemerler
Palazzo del Podesta |
Yine Piazza Maggiore’de bulunan (Neptün
Çeşmesi de burada) Palazzo del Podesta’nın içerisinde bulunan kemerler sesinizi
çapraz kemerler arasında bir köşeden diğerine iletiyor. Turist bürosunun biraz
ilerisindeki girişten Palazzo del Podesta’ya girdiğinize dört köşeli, küçük bir
alana çıkıyorsunuz. Buradaki çapraz köşeler arasında, yüzünüzü duvara dönerek
konuşmanız halinde sesiniz, diğer köşedeki arkadaşınıza gidiyor.
Gerçekten de
fısıldasanız bile diğer köşeye gidiyor ses. Ancak duvara iyice yüzünüzü dönüp
konuşmayı ve bu ses iletiminin sadece çapraz kemerler arasında işlediğini
unutmayın (Bkz. yukarıda eklediği soldaki fotoğraf. Bu fotoğrafa göre sol kolunun önünde duran kadınların olduğu yerde bir kişi, fotoğrafın sağında, yüzü gözükmeyen kadının olduğu yerde de bir diğer kişi durunca, konuşmanız halinde birbirinizi işitebiliyorsunuz. Hatta fısıltılar bile işitilebiliyormuş ancak meydan çok gürültülü fısıltıları duymak için, yine de basbas bağırmanıza gerek yok, normal konuşulunca işitiliyor.)
6 – 666 Sundurma
Ve geldik son sırra… Bu sır ise San Luca
Kilisesine kadar çıkan 666 sundurma. Sanıyorum dünyada yan yana dizilmiş en
uzun sundurma sırası buradaymış. Biz sadece başına kadar gidip fotoğraf çektik,
ancak vaktiniz varsa 666 sundurmayı takip ederek San Luca Kilisesine kadar
gidebilirsiniz :) Kaçıncı sundurmada olduğunuzu görebilmeniz için, her kemerin başına da bir numara koymuşlar :)
666 sundurmanın ilki Saragozza Caddesi girişindeki Saragozza Kapısından başlıyor (Porta Saragozza) |
Bolonya’nın Sırları Dışında Başka Neresi Görülebilir?
San Petonio Bazilikası |
Elbette dünyanın en büyük 5. bazilikası
sayılan San Petronio’yu gezdik.
Aslında içinde görülecek çok fazla şey yok ancak oldukça büyük bir alana sahip
kendisi. Bir de içeride fotoğraf çekmek yasak. Daha doğrusu çekmek için 2 euro
vermeniz gerekiyor. İçeride ilgi çekici 2 unsur var. Biri kilisenin ortasından
geçen 60. meridyen. Diğeri de ince uzun bir duvarı kaplayan zebanili duvar
resmi. Bu resmin ilgi çekici yanı üzerinde ‘Muhammet’ yazıyor olması. Ve
sanıyorum başka da bir yazı yok resmin üzerinde (bu resmi yakından görmek için
de ayrıca kontrolden geçmek gerekiyor, çünkü bu ara İslami grupların ilgisi
dâhilindeymiş kendisi). ‘Muhammet’ sözcüğü, resimdeki zebanin başını
koparttığı, ölmek üzere olan ak saçlı ve sakallı bir figür için yazılmış.
Radikal grupları saldırmaya teşvik etme durumu ise Muhammet’in cehennemde
cezalandırıldığını göstermesi. 2002 ve 2006 yıllarında bu sebeple bazilikaya
saldırılmaya çalışılmış ancak iki teşebbüsü de polis engellemiş. Şu anda da
güvenlik önlemleri yaygın.
İçeride fotoğraf çekmek yasak olduğu için wikipedia sayfasından aldığım fotoğraf (By The original uploader was Cmmmm at English Wikipedia) |
Maggiore Meydanı'nda görebileceğiniz diğer bir yer ise belediye binası:
Ne yazık ki bizim bir günde gördüklerimiz,
Noel’in getirdiği turist kalabalığının da etkisiyle, yukarıda saydıklarımla
sınırlı kaldı. Bu arada Noel demişken, etraf ana baba günüydü ve bir festival havası hakimdi elbette.
Bir ara insanların eline poşetler tutuşturup bunları koşarak balon şeklinde şişirmeleri istendi. Sonrada hepbirlikte havaya fırlattılar :) |
Bu arada size tavsiye edebileceğim 3 – 5 nokta daha var, onları da
paylaşmak istiyorum.
- Bolonya Üniversitesi: Bildiğiniz üzere Bolonya Üniversite’si Avrupa’nın kurulmuş en eski üniversitesi unvanına sahip (900 küsur yıllık). Şehirdeki çeşitli mahallelere yayılmış kampüsleri var ancak en temel binası Via Zamboni caddesinde bulunuyor.
- Museo della Specola: Bu müzede ücretsiz olarak astronomik aletlerin gelişimini inceleme şansına sahip oluyormuşsunuz. Ancak sanıyorum ki içeriye sadece 15 kişilik gruplar halinde alıyorlar. Turlar 10:00 – 11:30 – 14:30 ve 16:00’da başlıyor (19 eylül – 31 aralık arası, sitelerinden kontrol etmekte yarar var son tarihler için).
- San Domenico Bazilikası: Aslında bu bazilikaya kadar gittik ancak ne yazık ki içeri giremedik, çünkü öğle tatilindeydi! Unutmayın, İtalya’da mağazalar 12:00/12:30 – 15:30/16:00 arası kapalı oluyor! Bazilikaların buna dâhil olduğunu bilmiyordum (hepsi değil tabii ki) ama öğrenmiş oldum. Bu bazilikanın önemi ise Michelangelo’nun içine yaptığı bir takım eklemelerden geliyor.
Bu da San Domenico Bazilikasının yanındaki bir binanın önü. |
San Domenico Bazilikası |
- Santa Maria della Vita Kilisesi: Bu kilise ise insan boyutundaki heykel dizisiyle meşhur.
- Montagnola Parkı: Bu da güzel havalarda Bolonya’yı ziyaret edecekler için bir park örneği.
- Memoria Ustica Müzesi: Bu müze sanıyorum sadece hafta sonları açık. Biraz da şehir dışında kalıyor. Bu müzenin hikâyesi ise oldukça hüzünlü. 27 Haziran 1980 yılında Sicilya’ya bağlı Ustica adasından, Bolonya’ya gitmek üzere havalanan bir yolcu uçağı, askeri gemiler tarafından düşürülüyor ve içerisindeki 87 yolcu ve mürettebat hayatını kaybediyor. Ancak uzun yıllar devlet, sorumluluk almak istemediği için olayı örtbas etmeye çalışıyor. 2004 – 2010 – 2011 – 2013 ve son olarak 2015 yılında gerçekleştirilen yargılamaların sonunda, İtalyan hükümeti tazminat ödemeye mahkûm ediliyor. Bu müzede ise uçağın enkazı ve içerisinde bulunan yolcuların eşyaları sergileniyor. Ayrıntılı bilgi için sitesine bakabilirsiniz: http://www.museomemoriaustica.it/contatti.htm
- Her biri ayrı ayrı birer şaheser olan kapı ve kapı kollarını fotoğraflayabilirsiniz.
- Aynı şekilde grafitileri de fotoğraflayabilirsiniz.
- Kütüphanesini gezebilirsiniz (biz sadece bir yere kadar olan kısmına hızlıca baktık. Bu arada asıl kütüphane kısmına sanırım turistleri almıyorlar.)
Bu, üzerinde 'selim' yazan örtüyü neden germişler anlayamadık ama fotoğrafladık... |
- Ve çevredeki daha pek çok diğer kiliseye göz atabilirsiniz:
Yukarıda saydıklarıma ek olarak şehre
trenle gelirseniz, tren garının bekleme salonunda 1980 yılında düzenlenen bir
terör saldırısında ölen kişilerin adlarının yazılı olduğunu görebilirsiniz. Terör
saldırısını Neo Faşist bir grup gerçekleştirmiş, saldırıda 87 kişi ölmüş,
200’ün üzerinde kişi yaralamıştır. Bu saldırı hâlen Avrupa’da düzenlenen en
kanlı saldırılardan biri sayılmaktadır (2016 Nice saldırısı, Kasım 2015 Paris
saldırıları ve 2004’deki Madrid tren saldırılarından sonra dördüncü). Genellikle
sol görüşlü ve komünist öğrencilere evsahipliği yapan Bolonya’nın bu yüzden
fazlasıyla başının yandığını, acı günler gördüğünü söyleyebiliriz.
Ben böyle uzun uzun yazsam da, aslında
gördüğünüz üzere Bolonya, araba park etmek gibi dertleriniz de yoksa, neredeyse
yarım günde hızlıca gezebileceğiniz kadar küçük bir şehir.
Son olarak Bolonya'nın çeşitli noktalarında çektiğim birkaç fotoğrafı paylaşmak istiyorum. Umuyorum siz de
Bolonya’da güzel bir gün geçirirsiniz.
Sokakların ne kadar dar olduğunu anlamak için (ama sundurmalar geniş, hakkını yemeyeyim). |
Kuşlar yuva yapmasın diye konulan çivilerin üzerine yuva yapan bir güvercin |
Kış ortasında insana yaz havası yaşatan şu balkon, kapı, perde üçlüsü... |
Kaza yapmış gibi duran, ama sadece park etmiş bulunan araba... |
Son fotoğrafımız da yine eğik kuleler olsun öyle ise... İyi gezmeler! |
0 yorum:
Yorum Gönder