16 Mart 2020 Pazartesi

Photo by nursingschoolsnearme.com (flickr)


Bu kez sizlere pek de eğlenceli olmayan ve Avrupa’yı da etkisi altına alan bir konu hakkında yazmaya karar verdim; koronavirüs ya da genel adıyla COVID-19. Abartıldığı kadar önemli mi?


Açıkçası işi panik derecesinde abartmaya gerek olduğunu düşünmüyorum, ancak bu virüsü görmezden de gelmemek gerek, yoksa iş kötü bir noktaya varabilir…

Doktor ya da sağlık çalışanı değilim, o yüzden işin hastalık boyutu hakkında oturup ahkâm kesmeyeceğim, ancak burada, özellikle İtalya ve İspanya’da gözlemlediklerim üzerinden size uyarılarda bulunmaya çalışacağım.

Şu anda Madrid’de oturuyorum. Öncelikle söylemem gerekir ki, Çin’i geçtim, virüs İtalya’yı kasıp kavurmaya başlarken bile insan, kendi burnunun ucuna kadar gelmeden durumun önemini kavrayamıyor. İnsanlar en başta “Nasıl olsa Çin’de” deyip pek dikkate almamıştı, ancak bu öyle bir virüs ki, gerçekten inanılmaz bir hızla yayılıyor. Çoğu insan virüsün çocuklara bulaşmadığını zannediyor, oysa özellikle 0 – 10 yaş arasında ölüm görülmemiş olmasına rağmen çocuklar taşıyıcı olabiliyor. Şimdilik, hâlâ en güvenli yöntem temizliğe özen göstermek, elleri/yüzü sabunla bol bol yıkamak ve kalabalık alanlara girmemek gibi gözüküyor. Bu arada yeri gelmişken şu el yıkama videosunu bırakayım, belki birine yararı dokunur. 1 – 2 gün düzenli olarak ellerinizi böyle yıkarsanız zaten alışkanlık yapıyor.


Çoğu insan virüsün sıcaklar arttıkça yok olacağını düşünüyor ama bunun bir garantisi yok. İspanya’da mesela havalar ısınmaya başladı bile, ama vakalar da artıyor.

Gelelim benim tecrübelerime ve uyarılarıma…

En başta da söylediğim üzere çoğu kişi burnun ucuna gelene kadar virüsü pek dikkate almıyor ve almayacak da. Tıpkı Türkiye’de olduğu gibi. Herkes düğünlerde, eğlencelerde ya da türlü türlü aktivitelerde. Elbette şirketler de insanları uzaktan çalışmaya yönlendirme konusunda pek istekli olmadığından çoğu kişi zamanını kapalı ve tıkış tıkış toplu taşıma araçlarında geçirmek zorunda kalıyor. Çoğu kişi 3 – 5 vaka varken neden önlem alınması gerektiğini anlayamıyor, oysa hızla önlem alınması gerekiyor çünkü hem İtalya hem de İspanya en başta, ilk vakanın ortaya çıkışından sonraki ilk bir hafta on günü 3 – 5 vaka ile geçirmişti. Oysa şimdi her geçen gün artan vaka sayısı 2000 – 3000’leri geçer oldu.

Avrupa’da yapılan en büyük yanlış, önlerinde İtalya gibi bir örnek olmasına rağmen sınırları kapatmakta geç kalmaları. Çoğu ülke ya bu hafta sonu sınırlarını kapattı ya da kapatmadı bile. Keza İtalya’ya uçuşlar da çok geç durduruldu. İspanya’daki ilk vakaların çoğunu İtalya’dan gelen kişiler oluşturuyordu.

Benim kişisel görüşüm en mantıklısı tüm dünyanın birleşip 15 günlüğüne her şeyi kapatması yönünde. Yani öyle bir gün okulları kapat, öteki gün müzeleri kapatla bu iş yürümüyor. Ekonomik olarak zor bir 15 gün olacaktır eminim ama böyle belirsiz bir karantina içinde yaşamak da sinir bozucu (İspanya ve İtalya adına konuşayım), ayrıca bir işe de yaramıyor. Ama 15 günlüğüne herkesi gerçekten eve tıkarlarsa bence hem virüsün bulaşması kontrol altına alınır, hem de küresel ısınmaya falan faydası olur, ancak herkesin aynı anda yapması lazım, o yoksa bir işe yaramayacak gibi.

Nitekim bildiğiniz üzere İtalya ve İspanya’da OHAL ilan edildi. İki ülkede de zorunluluk halleri dışında evden çıkmak yasak. Bu zorunluluk halleri gıda alışverişi ve hastane randevusu gibi şeyleri kapsıyor ve gıda alışverişine de tek çıkmanız gerekiyor. Yani bir aileden bir kişi gidiyor her seferinde. Buna ek olarak İtalya’da insanları sayıyla markete ya da eczaneye alıyorlar, böylece insanlar birbirlerine çok yaklaşmamış oluyor. İşe gitmesi gerekenler ise yanlarında çalışma saatlerini gösteren izin kâğıdı taşıyorlar yoksa mahalleler arası geçiş bile yasak. Yani İstanbul’dan örnekleyecek olursak Üsküdar’dan Kadıköy’e gitmeyi geçtim, geçerli bir sebebiniz yoksa Hasanpaşa’dan Rasimpaşa’ya bile geçmeniz yasak.

Öte yandan bu iki Avrupa ülkesi için “zorunluluk halleri” farklılık gösteriyor gibi. Örneğin İspanya’da berberler ve ibadethaneler açık kalırken (ki berberler protesto ettiler kapalı kalmalarına karar verildi şimdi) sokakta spor yapmak (koşmak vs.) yasak. İtalya’da ise sokakta spor serbest ama ibadethaneler ve berberler kapalı.

Bu arada tabii ki tüm çocuk parkları ve normal park alanları da kapatılmış halde. Çoğu insan virüsün açık alanda yayılmadığını düşünüyor, o yüzden de güzel havalarla birlikle parka bahçeye akın ediyor. Evet, belki açık hava yayılmasını biraz durduruyordur ancak sorun, insanların gidip gruplar halinde toplanması. Bu da hastalığın yayılması için en güzel ortamlardan biri parklar demek.

İtalya’da bu kadar önlem alınmış olmasına rağmen, belki de harekete geçmekte biraz”cık” geciktikleri için, vaka artışında bir azalma pek gözlemlenmiyor. Sadece virüsün ilk çıktığı noktada vakalar durmuş halde diyorlar. O da, oradaki herkese yayıldığı için başka vaka çıkmamasından olabilir gibi geliyor bana. Şimdi İtalya’nın kuzeyinden çok, orta ve güneyinde vaka artışı başlamış halde, çünkü kuzeydeki pek çok insan, okul ve iş yerlerinin kapanmasıyla OHAL’den önce kuzeyden orta ve güney kesime, ailelerinin yanına geçti. İşin kötü tarafı, özellikle İtalya’nın güneyinde sağlık sisteminin bu virüsü kontrol altında tutamayacağı ve hastalara yardım edemeyeceği yönünde bir görüş olması. Zaten yerel yetkililer de bunu dile getiriyor. Kısacası, İtalya’yı daha da zor günler bekliyor gibi gözüküyor…

Gelelim pek çok yerde çıkan “İtalya hastalar arasında ayrım yapıyor, durumu kritik olanları tedavi etmiyor” yaklaşımlarına. Bu bana pek doğru gelmiyor. En azından şimdilik… Kuzeydeki çeşitli hastanelerde çalışan akrabalarım da bu haberleri yalanladı. Ama yakında böyle bir durumla karşı karşıya kalınmayacağını garanti edemeyiz.

Hasta seçilimi denilen "triage" meselesi yaklaşık 2 haftadır İtalya’da uygulanıyor, yani hastanelerin girişine sahra hastaneleri kuruyor ve insanları içeri almadan önce bu kısımda kontrol ediyorlar. Ardından da evet, önem sırasına göre evde karantinaya, hastanede karantinaya ya da acil karantinaya alıyorlar. Ancak 60 yaş üstünü özellikle elediklerine dair bir şey yok.

Yine de ağır hastalar için gerekli solunum cihazlarını bir süre sonra tüketecekleri kesin. İşte o zaman ne olacak göreceğiz…

Öte yandan sadece İtalyanları suçlamak yerine Avrupa’nın genelinin bu virüs karşısında takındığı tavra da bakmak gerek. Şu anda Avrupa'da bu işe bile bile müdahale etmeme gibi bir durum da var bazı ülkelerde. Örneğin kendi ülkelerinde vaka artışı olmasına rağmen OHAL, uzaktan çalışma, okul kapatma vs hiçbir şey yapmayan, dahası test bile yapılmayan ülkeler var. Çoğu ülkenin sağlık sistemi, özellikle de sistemi özel sağlık sistemi üzerine kurulu olan ülkeler bu süreçte bayağı zorluk geçecek, bu salgın karşısında dayanamayacak deniyor, ayrıca pek çok Avrupa ülkesinin dile getirmeseler de yaptıkları gibi emekli nüfusu elemek, özellikle emeklilik sistemi için işlerine geliyor. Yani ister doğrudan, ister dolaylı yoldan olsun bir eleme yapıldığı kesin…

İlerleyen günler ne getirecek hep birlikte izleyip göreceğiz, ancak size tavsiyem, her nerede yaşıyor olursanız olun (çünkü bu virüsün yayılmadığı ülke kalmadı gibi) mümkün olduğunca evinizden çıkmamanız yönünde. Deli gibi gıda alışverişi yapmanıza gerek yok, 15 gün yetecek kadar gıdayı bir köşeye stoklayıp geri kalan günler için normal alışverişe çıkarsanız herkes rahat eder ve kıtlık falan da yaşanmaz. Düğünleri, eğlenceleri, görüşmeleri, dışarıda yeme içmeleri bir süreliğine ertelemenizde fayda var. Yapabiliyorsanız evden çalışın, umarım en kısa sürede buna da bir düzenleme gelir Türkiye’de.

Hatta burada alınan önlemler çerçevesince birkaç madde sıralayayım:
  • Ellerinizin yanı sıra, özellikle eve ilk döndüğünüzde yüzünüzü de iyice yıkamayı unutmayın (önce ellerinizi, sonra yüzünüzü, sonra tekrar ellerinizi yıkamanız en iyisi gibi). Özellikle bıyık ve sakal bırakanlar daha özenli davranmalı.
  • Gözlük, cep telefonu, cüzdan, anahtar gibi dışarıdayken dokunduğunuz nesneleri dezenfekte etmeyi unutmayın, yıkayabildiklerinizi yıkayıp, diğerlerini makul alkollü temizleme solüsyonlarıyla silmek gibi.
  • Mümkünse dışarıda giydiklerinizi ya hemen yıkamaya atın ya da balkon gibi temas halinde olmadığınız yerlerde havalandırmaya bırakın.
  • Evdeki kapı kulpu gibi sürekli temas halinde olduğunuz noktaları da deterjanla silmeyi unutmayın.
  • Zorunlu haller dışında evden çıkmayın.
  • Mümkünse bu zorunluluk halleri sadece gıda alışverişi için olsun ve alışverişe aileden sadece tek bir kişi gitsin.
  • Alışveriş sırasında ve sonrasında kasadaki sırada çevrenizdeki ve önünüzdekilerle aranızda mesafe bırakmaya çalışın; alışveriş sırasında gerekirse tek kullanımlık eldivenler kullanıp sonra da çöpe atın.
  • Alışveriş sırasında kıtlık varmış gibi davranmaya gerek yok, önceden güzel bir liste hazırlayıp sadece ihtiyacınız olan şeyleri alın.
  • Bu arada eve servisi olan ya da paketinizi hazırlayıp birkaç saat içinde gidip alabileceğiniz marketleri tercih edebilirsiniz.
  • Eve dönünce aldığınız gıdaları çıkartabildiğiniz kadar paketlerinden çıkartıp yerleştirin. Yoğurt vs gibi kabıyla kaldırmak olduklarınızı da silerek kaldırmanızda yarar var.
  • Burada söylenen, eğer siz hasta değilseniz maske kullanımının pek de bir işe yaramadığı yönünde. Özellikle filtresiz maskelerin ömrü 2-3 saat kadar. Filtreliler bile maksimum 8 saat kullanılıyor ve bu iki maske türünü de bir kere çıkarttınız mı bir daha takmamanız gerekiyor. Çıkartırken maskeyi iplerinden tutarak çıkartıp hemen çöp kutusuna atmanız ve ardından da ellerinizi iyice yıkamanız önemli, çünkü maskenin üzerine yapışan virüsler olabilir. Ayrıca virüslerin gözünüzden de girebildiği düşünülürse maske gerçekten de pek etkili bir yöntem değil. Ancak hasta olan sizseniz, diğer insanlara virüs yaymanın biraz önüne geçmiş oluyorsunuz.

Şu an için Türkiye’de OHAL olmadığı düşünülürse, kısacası kendi kendinize evden çıkma yasağı uygulamanız gerekiyor. Gerçekten karantinaya düşerseniz işlerin çok daha iç sıkıcı olacağını tahmin edebilirsiniz sanırım, o yüzden herkesin büyük çaba sarf etmesi çok önemli. Açıkça söylemek gerekirse evde hapis kalmanın gerçekten de eğlenceli bir tarafı yok, özellikle de küçük çocuğunuzla birlikte hapis kalıyorsanız. Virüs diye bir şey olduğunu biliyor, bunun kötü olduğunu biliyor ama neden evde tıkılıp kaldığımızı, okula ve en önemlisi çocuk parkına neden gidemediğini, evden neden çıkamadığını anlayamıyor.

Son olarak, belki de bu virüsün yarattığı iyi etkiden de bahsetmek gerek… Özellikle virüsün yoğun yaşandığı ülkelerde hava kirliliği hissedilir derecede azaldı. Örneğin Madrid’de iki gündür, hava kapalı olmasına rağmen inanılmaz temiz bir hava var. İnsanların arabalara binmemesi, toplu taşımanın %50 azaltılması, uçak seferlerinin durma noktasına gelmesi bir yerden sonra havayı da temizlemeye başladı. Aynı şeyi yoğun hava kirliliği sorunu yaşan Çin için de söylüyorlardı. Bütün bunların ister istemez küresel ısınmaya karşı olumlu bir tarafı olduğu da göz ardı edilmemeli, demek ki her yıl 3 – 5 gün bile olsa motorlu araç kullanımı ve uçak yolculuğu yasaklansa çok şey değişebilir. En azından bu benim kişisel görüşüm.

Hepimize sağlıklı günler!





0 yorum:

Yorum Gönder