2 Şubat 2015 Pazartesi



Oslo’da kaldığımız sürenin büyük bir kısmını Holmenkollen’deki konferansda geçirdik. Bu yazıda sizlere Holmenkollen (ve doğal olarak Oslo) çevresinde yapabileceğiniz kış aktiviteleri hakkında bilgi vermeye çalışacağım.

Holmenkollen Oslo’nun merkezine trenle 20-25 dakika mesafede. Bu sayede Oslo’nun merkezinde konaklayıp günübirlik Holmenkollen’e gidip gelebilirsiniz. Tabii yapacağınız aktiviteye göre gidiş noktanız Holmenkollen’den başka bir yer de olabilir. Ancak herhalükarda trenle ulaşım mevcut. Oslo hakkındaki yazımda da belirttiğim üzere tek yön bilet 30NOK, günlük bilet ise 90nok. Özellikle kızakla kaymayı düşünüyorsanız günlük bilet almanızı tavsiye ederim.

Eğer Holmenkollen'de konaklamayı düşünüyorsanız tek yer sanıyorum ki Holmenkollen Park Hotel. Biraz tuzlu. Dilerseniz haftasonları brunça da gidebiliyorsunuz. Açık büfelerinde fazlaca çeşit var, tatmin edici. Özellikle somon balığını her türlü formda yemeniz mümkün (püre, soğuk, sıcak, salatada, yemekte, bütün olarak vs..)

Otele dıştan bakış:

Aman sarkıtlara dikkat, özellikle ikinci fotodaki gibiler ölümcül olabilir:


Holmenkollen Kayak Müzesi ve Kayakla Atlama Kulesi (Ski Jump Tower)

Eğer “Ben kaymayı bilmiyorum, kayaklı koşu ya da kızak da yapmayacağım, Holmenkollen’e çıkmaya gerek var mı?” diye soruyorsanız, size tavsiyem çıkmanız yönüne, çünkü Holmenkollen’den, güzel bir havada Oslo’ya tepeden bakmak gerçekten de hoş.



Dilerseniz kayakla atlama kulesinin tepesine de çıkıp biraz daha yüksekten etrafa bakabilir, “yahu bu insanlar manyak mı nasıl atlıyorlar buradan kayakla” diye düşünebilirsiniz. “Yok o kadar da manyak değiller, gayet normaller” diye düşünüyorsanız sanırım siz de çıkıp atlayabilirsiniz.

Kayakla atlama kulesinin tepe noktası
Tepe noktasına yakından bakış

Müzeye girmeden de atlanılan noktaya bakmak mümkün
Ancak yukarı doğru bakmak isterseniz kule bombe yaptığından tepe noktasını göremiyorsunuz.
Kuleye çıkmak için kayak müzesine girmeniz gerekiyor. Geçekten kayak tutkunu değilseniz müze biraz sıkıcı onu söyleyeyim, bir de pahalı. 15-20 euro gibi bir giriş ücreti var, kuleye çıkmak fiyata dahil. Ancak hediyelik eşya dükkanında uygun fiyata biblolar vs. bulmanız olası.

Tepeye füniküler gibi bir asansörle çıkıyorsunuz.
Tepe noktasından atlama pistine bakış. Sanırım neredeyse 90 derece :)
Tepeden manzaralar:

Kraliyet uşakları Norveç Prensi IV. Haakon'u (bu da Hakan demek herhalde:p) 1206 kışında güvenli bir yere taşırken. Vikingleri böyle kayak üzerinde hayal etmemiştim hiç :D 
Bu fotoğraf "Norveçliler ayaklarında kayakla mı doğar?" sorusunun cevabı imiş efenim. Fotoğraf da gördüğünüz bebekçik daha 9 aylık ve kayaklarıyla pek mutlu. Daha yürümeye başlamadan kaymaya başlıyorlar demek ki.
Müzede böyle bir sürü kayak görebilirsiniz.

Kayaklı Koşu (Cross-country skiing)

Norveç’in milli sporu Kayaklı Koşu. Kayak bilmeseniz dahi rahatça öğrenebileceğiniz ve tehlikeli olmadığı söyleniyor, ancak kaslarınızın kuvvetli olması gerektiğini de ekliyorlar. Neredeyse düz bir yolda gittiğiniz için ya da hafif tepeleri tırmandığınız için sürekli kendinizi çubuklarla ittirmek zorunda kalıyorsunuz anladığım kadarıyla.
 Holmenkollen ve çevresinde kayaklı koşu yapabileceğiniz pek çok nokta bulunuyor. Dilerseniz otellerin çevresinden koşuya başlayabiliyor, ya da Voksenkollen durağından otobüsle ulaşabileceğiniz Vinterpark’a giderek kayaklı koşu yapabiliyormuşsunuz. Muş diyorum, çünkü biz denemedik. Ancak anladığım kadarıyla Vinterpark dışındaki yerlerde yolunuzu biraz kendi kendinize bulmak zorundasınız, hava bu vakitlerde erken karardığı için dikkatli olmakta fayda var. 


 


Kayak

Kayak yapmak için sanıyorum tek seçenek Vinterpark’a gitmek. İnternette Vinterpark’ın birkaç krokisi mevcut. Her seviyeden pist var gibi duruyor, ancak pistler çok çeşitli ve uzun görünmedi gözüme. Tabii ki konunun uzmanı değilim, ya da gidip görmedim ancak İsviçre’deki pistlerle karşılaştırılınca, hele bir de acemiyseniz çok da albenili durmuyor Vinterpark. Sanıyorum kayakla kayılan yerde snowboard da yapılabiliyordur.

 

Vinterpark

Vinterpark’a ulaşmak için, yukarıda da yazdığım gibi trene binip sondan bir önceki durakta, sanıyorum Voksenkollen’de inip sizi parka taşıyacak otobüslere binmeniz gerekiyor. Parka giriş ücreti yaklaşık olarak 35 euro idi. Sabah erken saatte giderseniz bir takım indirimler oluyor sanırım (örneğin sabahtan 10-12 arası parkta kalmak için), ancak onun dışında “ben sadece öğleden sonra geldim kaymaya, yarım gün fiyatı istiyorum” diyemiyorsunuz. Elbette 35 euroya kayak malzemeleri dahil değil. Sanıyorum sırf malzemeler için her şey dahil (kayak, kask, bot, çubuklar...) yaklaşık olarak 40-50 euro ödüyorsunuz günlük olarak. Belki şehir merkezinden bir yerden kiralayıp yukarı çıkarsanız daha kârlı olabilir. Araştırmakta fayda var.
 

Kızakla Kaymak

Sanıyorum Oslo ve çevresinde yapabileceğiniz en eğlenceli aktivite kızakla kaymak. Bunun için yapmanız gereken trenle son durağa (Frognerseteren) çıkıp kaymaya başlamak! Kızak pistine girmek için herhangi bir ücret ödemiyorsunuz. Kızak kiralamak ise günlük 135NOK.
Bu noktada dikkat etmeniz gereken şey kızağı nereden kiralayacağınız. Şehir merkezindeki fiyat ve şartları bilmiyorum, ancak yukarıda kiralayabileceğiniz 2 yer bulunuyor.
  • Biri trenden indikten sonra aşağı devam edip sağa saparken solunuzda ağaçların arasında, ışıklandırılmış tabelasını göreceğiniz kızak kiralama yeri. Biz buradan kiralamadık. Ancak kiralayanlardan öğrendiğim kadarıyla kızak kiralamak 170NOK ve buna kask dahil değil. Dahil edebiliyor musunuz ondan da emin değilim.
  • İkinci yer ise bu ağaçlar arasındaki yere sapmadan direkt aşağı devam edince, hemen birkaç metre ötede yol göreceksiniz. O yolun karşısındaki tahta binada satılan kızaklar. Biz buradan kiralamıştık. Yanlış hatırlamıyorsam 135NOK ödedik ve fiyata kask dahildi.
 Size tavsiyem nereden kiralarsanız kiralayın mutlaka bir kask edinmeniz, çünkü her ne kadar çoluk çocuk herkes kaysa da bazı noktalarda sert dönüşler var ve eminim kimse kafasını kırmak istemez. Gelelim kızak pistine. Bunun için de iki nokta bulunuyor. Biri bu bizim kızak kiraladığımız yerden çıkıp biraz daha sol aşağı devam edince karşınıza çıkan tahta evin solundan kaymaya başlamak (biraz karmaşık oldu biliyorum, ancak bizim kiraladığımız yerden kiralarsanız kızakları, adam size nereden başlayacağınızı söylüyor zaten). İkincisi ise trenden indikten sonra dümdüz devam edip hemen karşısındaki tümsekten aşağı doğru kaymaya başlamak. En sona kadar kayarsanız 1 dakika içinde bir otoparka varıyorsunuz. Orada kayakları elinize alıp sağa doğru yürümeye başlamak gerekiyor. Bi' 5 dakika sonra ilk seçenekte bahsettiğim tahta eve varıp oradan kaymaya devam ediyorsunuz. Ya da otoparka varmadan sağa sapabilirsiniz. Biz ilk saptığımızda ilkokul/kreş gibi bir okulun içine girdik. Tüm çocuklar dehşet içinde bize bakıyorlardı. Bir şekilde çıkış kapısını bulup çıktık ama zor oldu biraz. Bir de bu sağa, okula doğru sapmadan hemen önce U dönüşü yaparsanız sanıyorum başka bir sapak varmış, oradan direkt tahta evin oraya çıkılıyormuş, ancak neresi olduğunuz biz bulamadık/göremedik.
 Uzun lafın kısası ben size Google haritası üzerinden işaretlemeye çalışayım şu yerleri :D


Bu da nereden nereye kaydığınızı görmeniz açısından bonus :p

Peki kızakla kaymaya başladıktan sonra ne oluyor? Kızakla kaymak tehlikeli mi?



Bu kızak pisti aslında Olimpiyat oyunları için düzenlenmiş. O yüzden yaklaşık olarak 2km ve 10-15dakikada kayıyorsunuz.
 İlk defa kızakla kaymış biri olarak fazlaca eğlendiğimi söyleyebilirim. Ancak ne kadar çoluk çocuk herkes kaysa da dikkatli olmakta fayda olduğunu düşünüyorum. Mesela ben ayaklarımı yerden doğru düzgün kesemedim, sürekli bir frenleme yaptım ayaklarımla yoksa çok hızlı kayıyormuşum gibi geldi (nitekim hızınız saatte 60km’ye kadar rahatça çıkabiliyormuş bu pistte). Bazı yerlerde tümsekler yapmışlar, bir kısmı yüksekçe, havalanıp tekrar yere oturuyorunuz, biraz bel mel haşat oluyor o arada, o yüzden bel, sırt probleminiz varsa sakın binmeyin derim. Bir de bir iki noktada keskin dönüşler var gibi geldi, oradan aşağı düşersek uçurum yok gibi, ancak o yöne giderseniz bir kaç metre düşmüş olacaksınız, bir tarafınız kırılabilir. Özellikle bu gibi durumlar için mutlaka kask takın. 15 Dakika kaydıktan sonra Midtstuen tren istasyonuna varıyorsunuz. Buradan tekrar trene binip yukarı çıkabilir, tekrar tekrar kayıp yukarı çıkabilirsiniz. Trenle iki durak arası 20 dakika sürüyor. Eğer bir treni kaçırırsanız sonraki tren 15 dakika sonra. Aşağı kaymak için gideceğiniz noktaya yürümek 10 dakika ve aşağı kaymak da 15 dakika dersek bir tur yaklaşık 45dakika - 1 saat sürüyor. Biz 3 saat içinde 3 tur yaptık. Yukarı kızağı bırakıp tekrar Holmenkollen’e dönmekle birlikte 4 saat sürdü kızak maceramız. Biz çekemedik ama şöyle de bir video varmış youtube’da (başkaları da var tabii), bakmak isteyenlere.

Son olarak şunu da belirteyim, kızakla kaymak için en uygun zaman yeni kar yağdığı zamanmış. Yoksa buz tutmuş bir pistte frenlemek ve dönüş yapmak zor. Ayrıca mümkünse haftaiçi öğlen vaktinde kaymaya gidin, yoksa akşamüzeri ve haftasonu pistler deli gibi kalabalık oluyor. Kızak pisti gece 22’ye kadar açık. Biz kaymaya başladığımızda saat 14 idi ve bizden başka kayan yoktu. İkinci kayışımızda sadece bir aile, üçüncü kayışımızda 3-5 grup vardı. Yukarı, kızakları bırakmak için son çıkışımızda ise trende oturacak yer bulmakta güçlük çektik, bir sürü çocuk vardı okuldan sonra kızakla kaymaya gelen :)

 

Sauna

Aslında bunun direkt Holmenkollen ya da kayakla bir ilişkisi yok. Ayrıca her ne kadar Norveçliler benimsemiş olsa da Finlandiya’da çok daha popüler (ya da geleneksel) olması lazım (nitekim biz de Fin Hamamı deriz Sauna için). Ancak Oslo yazımda bahsetmediğimi hatırlayarak buraya ekleme gereği duydum. Saunalara girerken dikkat etmek gereken bir kaç şey var onları sizinle paylaşmak istiyorum. Sonra karşılaşırsanız şok olmayın diye :p

  • Bir kere saunaya anadan doğma girmeniz gerekiyor. Öyle mayodur, havludur kimsenin taktığı yok. Ben de o sıcakta özellikle mayonuz erir diye düşünüyorum.
  • Merak etmeyin, kadın ve erkekler için saunalar ayrı.
  • Sanıyorum 30-35’dakikadan fazla saunada kalmamak gerekiyor. Zaten o kadar bile dayanabilmek başarı bence. Mesela ben kapıyı açtım, içeri girdim, şöyle bir etrafa baktım ve nefes alamadığıma kanaat getirip dışarı çıktım. Genellikle içeride saat bulunuyor, girerken kontrol etmeyi unutmayın.
  • Saunadan sonra deniz, havuz, göl gibi soğuk bir suya girip tekrar birkaç dakikalığına saunaya dönmek adetten. Ancak saunadan koşup deli gibi gidip bu soğuk sulara atlamayın. Yoksa beyin travması geçirmeniz olası; çünkü o kadar sıcağa maruz kaldıktan sonra kafanızı soğuk suya sokmamanızı tembihliyorlar. Yani başınız dışarıda kalacak şekilde yüzeceksiniz.
 Son olarak (bu şahsi fikrimdir), kayak yapmak/öğrenmek için tutup da Norveç’e gitmeyin. En azından Oslo’ya. Aynı fiyata İsviçre’de çok daha güzel kayak merkezlerinde öğrenebilirsiniz. Her ne kadar Oslo’ya  gitmeden bize kayak pistleri övülmüş olsa da ortada pist mist yoktu doğru düzgün. Ya da İsviçre’deki pist bolluğundan sonra öyle geldi. Zaten iki ülke de pahalı. Siz en iyisi ya Fransa Juralarında ya da İtalya Alplerinde öğrenin bu işi.
 İyi eğlenceler :) 

0 yorum:

Yorum Gönder