27 Ağustos 2014 Çarşamba


Bu yaz, bir seminer için İspanya Pireneleri’nde bulunan Benasque kasabası için yollara düştük. Cenevre’den Benasque’ye gitmek için en uygun rota (eğer arabanız yoksa veya varsa bile 11 saat direksiyon sallamak istemiyorsanız) uçakla Barselona’ya gidip, oradan da otobüs vasıtasıyla Benasque’ye geçmek. Otobüs yolculuğu yaklaşık 5 - 5,5 saat sürüyor. Arada bir defa da otobüsü değiştirmeniz gerekiyor.

Uçak - otobüs saatleri ucu ucuna birbirini tuttuğundan biz de bir kaç gün evvelden Barselona’ya gitmeye, varsa yakınlardaki sakin bir belde de biraz denize girmeye karar verdik. İnternette bir süre gezindikten sonra en yakın ve güzel yerin, Barselona’ya trenle 45 dakika mesafedeki Sitges olduğuna karar verdik.

Sitges yaklaşık 28bin kişilik nüfusu, 11 plajı (mavi bayraklı plajlar) ve LGBT dostu yaklaşımıyla sıcak bir ortam sunuyor. Sanıyorum ki dünyada LGBT dostu olabilecek plajlar/beldeler arasında başı çeker, her lokantada renkli bayraklar, her köşe başında bir gay bar/club bulmak olası; ancak bu durum önyargılı arkadaşları tedirgin etmesin, Sitges aynı zamanda oldukça aile dostu. Her ne kadar en başta çevredeki rahat insanların tavrı biz Türklerin dikkatini çekecek olsa da(!), çevredeki çocuklu aile sayısı da bir hayli yüksek. Kısacası kendinizi tedirgin hissettirecek birşey olduğunu sanmıyorum. Ayrıca herkesin, özellikle yaşlılara karşı inanılmaz nazik olduğunu söylemek istiyorum. Öyle ki süpermarket kasasında 1 saat kuyruk beklemek zorunda kalabiliyorsunuz bu nezaketin sonucu, şaka bir yana, gerçekten pek naziklerdi, özellikle gençlerin bu kadar anlayışlı olmasına şaşırdığımı söyleyebilirim. Bizde olsa lafı ağzına tıkarlar insanın. Bu arada süpermarket demişken, en azından bizim girdiklerimizde ne soğuk su kola vs., ne de soğuk sandviç bulabildik. Oldukça ilginç geldi bize. Bu kadar sıcak bir yerde soğuk su olmaması kötü bir durumdu bizim açımızdan. Bir de bu kadar güneşli memlekette neden güneş enerjisinden yararlanmadıklarını anlayamadım. Ne bizim yazlık yerlerdeki gibi güneş enerjisiyle su ısıtma yöntemi var, ne güneş paneli var. Bu da ayrı bir konu tabii başka zaman konusu geçince tartışmak lazım :D

Gelelim hikayemize... Biz İspanya’ya adım atmadan 1 hafta kadar önce İspanya kıyılarında köpekbalığı alarmı verildi ve neredeyse Barselona’nın kuzeyindeki tüm plajlar kapatıldı. Neyse ki bizim gideceğimiz Sitges güneyde kalıyordu, ancak orası da her an kapanabilirdi. Alt tarafı 4 günlüğüne yapacağımız tatilin köpekbalıklarına yem olmasını hiç mi hiç istemiyordum. Zaten bir de yer sorunu vardı. Ne booking.com, ne tripadvisor, ne hosteller, ne de kamp alanları hiç biri uygun fiyatlara ya da konumlara sahip seçenekler sunmuyordu. Fiyatlar ya oldukça yüksekti ya da uygun fiyatlı yerlerin denize mesafesi öyle uzaktı ki yürümek mümkün değildi. Sonuç olarak, biraz da çekine çekine Airb&n’yi kullanmaya karar verdik. Airb&n, kişilerin odalarını ya da evlerini kiralamalarına imkan tanıyan bir site. Oldukça uygun fiyatlara oda bulunabiliyor. Elbette fake kişilere dikkat etmek lazım, örneğin birden çok yer kiralıyor ya da çok ucuy fiyatlara güzelim dairleri sizlere sunuyorsa bir kişi, dikkatli olmak lazım. Kaldığımız yere gelince, merkezi ve sakin bir sokakta kalmış olmamıza rağmen geceleri kulağımda tıkaç olmaksızın uyuyamadım. Barselona'da da durum aynıydı. Hatta Benasque de bile gündüzleri çok gürültü vardı. Kısacası hiç huyunuz olmasa bile bir çift tıkaç götürün yanınızda gerçekten çok yardımı oluyor. İspanya gürültülü bir yer :)

Sonuç olarak bu site vasıtasıyla bir oda kiraladık. Uçağımız, Barselona’nın üzerinde dolaşan kara yağmur bulutları yüzünden 45 tur attıktan sonra 25 dakika rötarla havaalanına indiğinde saat 21’e geliyordu. Güç bela koştura koştura 21:08 trenine yetiştik. Ancak Sitges’e gitmemiz için iki durak sonra tren değiştirmemiz gerekiyordu. Tabii ki ilk treni her ne kadar doğru vakitte yakalamış olsak da rötar yapıverdi (yaklaşık 15 dakika) ve böylelikle ikinci treni kaçırdık. Yaklaşık olarak yarım saat 45 dakika aktarma yapacağımız durakta mahsur kaldıktan ve iki peron arasında mekik dokuduktan sonra (çünkü her 5 dakikada bir bineceğimiz peron değişiyordu). Sonunda Sitges’e varıp ev sahibini çalıştığı barda bulup, odayamıza yerleşene kadar saat 23:30 olmuştu. Doğal olarak ne yemek yiyebildik ne başka birşey aynen kafayı koyup uyumuşuz.


Ertesi gün ilk iş plaja gittik ve tabii ki kara bulutlarla karşılaştık. Sağolsun bir gün önceden kalma yağmur bulutları hâlâ hafif hafif etkilerini gösteriyorlardı. 




Bu hava koşullarında denize girmenin pek keyifli olmayacağına kanaat getirdikten sonra ilk günümüzü şehri keşfetmeye ve fotoğraf çekmeye adadık. Bu arada söylemeden geçemeyeceğim, ilk defa denize kıyısı olan bir yerde martı göremedim. Hemen yanı başındaki Barselona'da pek çok martı varken burada olmaması ilginç geldi. Ancak palmiye ve hurma ağaçları ciyak ciyak bağıran yemyeşil papağanlara evsahipliği yapıyordu orası ayrı :)


Dilerseniz deniz bisikleti de var, ancak dalgalı denizde ne kadar eğlenceli olur bilemiyorum.


Dediğim gibi Sitges oldukça küçük bir belde ve aslında plaja gitmek dışında yapabileceğiniz pek bir aktivite yok. Belki arabanız varsa çevredeki küçük koylara gitmeyi deneyebilirsiniz. Ya da yakınlardaki doğal parkı ziyaret edebilirsiniz, ancak pek büyük bir alan olmaması lazım.

Gelelim benim size önereceklerime:

Elbette gözünüze çarpacak ilk yapı şehrin kilisesi. Sant Bartomeu Kilisesi hemen deniz kıyısında, içini gezmedik ancak dışarıdan güzel kareler sundu bize. 


Kiliseden kumsallara doğru bakış
Akdeniz'e bakan her yüksek tepenin vaz geçilmezi, toplar...
Museu Maricel, hemen kiliseye bitişik bulunan çok hoş bir bina. İçerisi de seramik vs. işleriyle süslüymüş diye gördüm. ‘Diye gördüm’ diyorum çünkü içini gezemedik. İlk gün biraz kuyruk olduğundan sonra gireriz dedik. Diğer günler de açık bulamadık ya da biz plajdayken açılıyordu büyük ihtimalle. Salıdan cumartesine kadar 9:00 - 14:00 / 15:30 - 19:00 saatleri arasında açık gözüküyor internet sitesine göre.


Casa Bartomeu Carbonell, ya da saatli bina. Gaudi eserlerini andıran bu saatli binayı şehrin merkezinden geçerken fark etmemek imkansız. Ancak gezilip gezilemediğinden emin değilim. 


Sonunda zamanımızı sabah dolaşıp, öğlen siesta yapıp (ki bu nokta İspanya’da gerçekten çok önemli. İstemesiniz bile sıcak yüzünden otomatik olarak siesta yapıyorsunuz, kısacası bayılıyorsunuz), öğleden sonra 3 gibi de denize giderek geçirdik. 

Balkonları altı bile desenli...
Daracık fakat sevimli sokaklar :)
Tren istasyonuna oldukça yakın olan bu kilisenin ismini bilmiyorum ama özellikle gece vakti ışıklandırıldığında pek şirin gözüküyordu, ne yazık ki gece fotoğraflayamadım
Sokak isimleri ve kapı numaraları seramiklere yazılı
Oldukça keyifli ve sakin 4 gün geçirmiş olduk. Her ne kadar deniz yüzmek için pek ideal olmasa da sizi rahatlatmaya yetecektir (oldukça dalgalı, zaten kimsenin yüzdüğü yok herkes dalgaların üzerinde atlayıp zıplıyor; yalnız merak etmeyin saat 19:30’a kadar cankurtaranlar turlayıp duruyor, plajdaki durumu gösteren bayrakları da kontrol etmeyi unutmayın tabii).

İyi eğlenceler :)

NOT: Barselona - Sitges arası tren saatlerini bu adresten öğrenebilirsiniz. RENFE (İspanyol demiryolları)’nin sitesinden bulmak biraz zor oluyor. 


0 yorum:

Yorum Gönder