Bu yaz, bir seminer için İspanya
Pireneleri’nde bulunan Benasque kasabası için yollara düştük. Cenevre’den
Benasque’ye gitmek için en uygun rota (eğer arabanız yoksa veya varsa bile 11
saat direksiyon sallamak istemiyorsanız) uçakla Barselona’ya gidip, oradan da
otobüs vasıtasıyla Benasque’ye geçmek. Otobüs yolculuğu yaklaşık 5 - 5,5 saat
sürüyor. Arada bir defa da otobüsü değiştirmeniz gerekiyor.
Uçak - otobüs saatleri ucu ucuna birbirini
tuttuğundan biz de bir kaç gün evvelden Barselona’ya gitmeye, varsa
yakınlardaki sakin bir belde de biraz denize girmeye karar verdik. İnternette
bir süre gezindikten sonra en yakın ve güzel yerin, Barselona’ya trenle 45
dakika mesafedeki Sitges olduğuna karar verdik.
Sitges yaklaşık 28bin kişilik nüfusu, 11
plajı (mavi bayraklı plajlar) ve LGBT dostu yaklaşımıyla sıcak bir ortam sunuyor.
Sanıyorum ki dünyada LGBT dostu olabilecek plajlar/beldeler arasında başı
çeker, her lokantada renkli bayraklar, her köşe başında bir gay bar/club bulmak
olası; ancak bu durum önyargılı arkadaşları tedirgin etmesin, Sitges aynı
zamanda oldukça aile dostu. Her ne kadar en başta çevredeki rahat insanların
tavrı biz Türklerin dikkatini çekecek olsa da(!), çevredeki çocuklu aile sayısı
da bir hayli yüksek. Kısacası kendinizi tedirgin hissettirecek birşey olduğunu
sanmıyorum. Ayrıca herkesin, özellikle yaşlılara karşı inanılmaz nazik olduğunu söylemek istiyorum. Öyle ki süpermarket kasasında 1 saat kuyruk beklemek zorunda kalabiliyorsunuz bu nezaketin sonucu, şaka bir yana, gerçekten pek naziklerdi, özellikle gençlerin bu kadar anlayışlı olmasına şaşırdığımı söyleyebilirim. Bizde olsa lafı ağzına tıkarlar insanın. Bu arada süpermarket demişken, en azından bizim girdiklerimizde ne soğuk su kola vs., ne de soğuk sandviç bulabildik. Oldukça ilginç geldi bize. Bu kadar sıcak bir yerde soğuk su olmaması kötü bir durumdu bizim açımızdan. Bir de bu kadar güneşli memlekette neden güneş enerjisinden yararlanmadıklarını anlayamadım. Ne bizim yazlık yerlerdeki gibi güneş enerjisiyle su ısıtma yöntemi var, ne güneş paneli var. Bu da ayrı bir konu tabii başka zaman konusu geçince tartışmak lazım :D
Gelelim hikayemize... Biz İspanya’ya adım
atmadan 1 hafta kadar önce İspanya kıyılarında köpekbalığı alarmı verildi ve
neredeyse Barselona’nın kuzeyindeki tüm plajlar kapatıldı. Neyse ki bizim
gideceğimiz Sitges güneyde kalıyordu, ancak orası da her an kapanabilirdi. Alt
tarafı 4 günlüğüne yapacağımız tatilin köpekbalıklarına yem olmasını hiç mi hiç
istemiyordum. Zaten bir de yer sorunu vardı. Ne booking.com, ne tripadvisor, ne
hosteller, ne de kamp alanları hiç biri uygun fiyatlara ya da konumlara sahip
seçenekler sunmuyordu. Fiyatlar ya oldukça yüksekti ya da uygun fiyatlı
yerlerin denize mesafesi öyle uzaktı ki yürümek mümkün değildi. Sonuç olarak,
biraz da çekine çekine Airb&n’yi kullanmaya karar verdik. Airb&n,
kişilerin odalarını ya da evlerini kiralamalarına imkan tanıyan bir site.
Oldukça uygun fiyatlara oda bulunabiliyor. Elbette fake kişilere dikkat etmek
lazım, örneğin birden çok yer kiralıyor ya da çok ucuy fiyatlara güzelim dairleri
sizlere sunuyorsa bir kişi, dikkatli olmak lazım. Kaldığımız yere gelince, merkezi ve sakin bir sokakta kalmış olmamıza rağmen geceleri kulağımda tıkaç olmaksızın uyuyamadım. Barselona'da da durum aynıydı. Hatta Benasque de bile gündüzleri çok gürültü vardı. Kısacası hiç huyunuz olmasa bile bir çift tıkaç götürün yanınızda gerçekten çok yardımı oluyor. İspanya gürültülü bir yer :)
Sonuç olarak bu site vasıtasıyla bir oda
kiraladık. Uçağımız, Barselona’nın üzerinde dolaşan kara yağmur bulutları
yüzünden 45 tur attıktan sonra 25 dakika rötarla havaalanına indiğinde saat 21’e
geliyordu. Güç bela koştura koştura 21:08 trenine yetiştik. Ancak Sitges’e
gitmemiz için iki durak sonra tren değiştirmemiz gerekiyordu. Tabii ki ilk
treni her ne kadar doğru vakitte yakalamış olsak da rötar yapıverdi (yaklaşık
15 dakika) ve böylelikle ikinci treni kaçırdık. Yaklaşık olarak yarım saat 45
dakika aktarma yapacağımız durakta mahsur kaldıktan ve iki peron arasında mekik
dokuduktan sonra (çünkü her 5 dakikada bir bineceğimiz peron değişiyordu).
Sonunda Sitges’e varıp ev sahibini çalıştığı barda bulup, odayamıza yerleşene
kadar saat 23:30 olmuştu. Doğal olarak ne yemek yiyebildik ne başka birşey
aynen kafayı koyup uyumuşuz.
Ertesi gün ilk iş plaja gittik ve tabii ki
kara bulutlarla karşılaştık. Sağolsun bir gün önceden kalma yağmur bulutları hâlâ
hafif hafif etkilerini gösteriyorlardı.
Bu hava koşullarında denize girmenin pek
keyifli olmayacağına kanaat getirdikten sonra ilk günümüzü şehri keşfetmeye ve
fotoğraf çekmeye adadık. Bu arada söylemeden geçemeyeceğim, ilk defa denize kıyısı olan bir yerde martı göremedim. Hemen yanı başındaki Barselona'da pek çok martı varken burada olmaması ilginç geldi. Ancak palmiye ve hurma ağaçları ciyak ciyak bağıran yemyeşil papağanlara evsahipliği yapıyordu orası ayrı :)
Dilerseniz deniz bisikleti de var, ancak dalgalı denizde ne kadar eğlenceli olur bilemiyorum. |
Dediğim gibi Sitges oldukça küçük bir
belde ve aslında plaja gitmek dışında yapabileceğiniz pek bir aktivite yok.
Belki arabanız varsa çevredeki küçük koylara gitmeyi deneyebilirsiniz. Ya da
yakınlardaki doğal parkı ziyaret edebilirsiniz, ancak pek büyük bir alan
olmaması lazım.
Gelelim benim size önereceklerime:
Elbette gözünüze çarpacak ilk yapı şehrin
kilisesi. Sant Bartomeu Kilisesi hemen deniz kıyısında, içini gezmedik ancak
dışarıdan güzel kareler sundu bize.
Kiliseden kumsallara doğru bakış |
Akdeniz'e bakan her yüksek tepenin vaz geçilmezi, toplar... |
Museu Maricel, hemen kiliseye bitişik
bulunan çok hoş bir bina. İçerisi de seramik vs. işleriyle süslüymüş diye
gördüm. ‘Diye gördüm’ diyorum çünkü içini gezemedik. İlk gün biraz kuyruk
olduğundan sonra gireriz dedik. Diğer günler de açık bulamadık ya da biz
plajdayken açılıyordu büyük ihtimalle. Salıdan cumartesine kadar 9:00 - 14:00 /
15:30 - 19:00 saatleri arasında açık gözüküyor internet sitesine göre.
Casa Bartomeu Carbonell, ya da saatli
bina. Gaudi eserlerini andıran bu saatli binayı şehrin merkezinden geçerken
fark etmemek imkansız. Ancak gezilip gezilemediğinden emin değilim.
Sonunda zamanımızı sabah dolaşıp, öğlen
siesta yapıp (ki bu nokta İspanya’da gerçekten çok önemli. İstemesiniz bile
sıcak yüzünden otomatik olarak siesta yapıyorsunuz, kısacası bayılıyorsunuz),
öğleden sonra 3 gibi de denize giderek geçirdik.
Balkonları altı bile desenli... |
Daracık fakat sevimli sokaklar :) |
Tren istasyonuna oldukça yakın olan bu kilisenin ismini bilmiyorum ama özellikle gece vakti ışıklandırıldığında pek şirin gözüküyordu, ne yazık ki gece fotoğraflayamadım |
Sokak isimleri ve kapı numaraları seramiklere yazılı |
Oldukça keyifli ve sakin 4 gün geçirmiş
olduk. Her ne kadar deniz yüzmek için pek ideal olmasa da sizi rahatlatmaya
yetecektir (oldukça dalgalı, zaten kimsenin yüzdüğü yok herkes dalgaların
üzerinde atlayıp zıplıyor; yalnız merak etmeyin saat 19:30’a kadar
cankurtaranlar turlayıp duruyor, plajdaki durumu gösteren bayrakları da kontrol
etmeyi unutmayın tabii).
İyi eğlenceler :)
NOT: Barselona -
Sitges arası tren saatlerini bu adresten
öğrenebilirsiniz. RENFE (İspanyol demiryolları)’nin sitesinden bulmak biraz zor
oluyor.
0 yorum:
Yorum Gönder