Aslında
Interlaken hakkındaki yazımı ERASMUS’dayken kaleme almıştım. Ancak o zaman
yayınlamamışım. Her türlü yararı dokunacağını düşünerekenten, üzerinden 4 yıl
geçmiş de olsa yayınlamaya karar verdim. Zaten İsviçre çok da değişken bir ülke
değil. Büyük ihtimalle aynı şeylerle karşılaşacaksınız :) Böyle bir iki tane
daha yazım var. Onları da ilerleyen günlerde paylaşacağım.
2010 Martında
arkadaşlarım Anna&Anna ile günü birlik Interlaken’e gitmeye karar verirken
oldukça ilginç bir gün yaşayacağımızı bilmiyorduk.
Interlaken - Cenevre arası trenle 2 saat 42 dakika sürüyor. Bu süreye bir aktarma da dahil. Aktarma genellikle Bern istasyonunda yapılıyor.
Sanıyorum ki bölgede pek çok istasyon var. Biz "Interlaken Ost" istasyonunda inmiştik. Oldukça merkezi geldi bize. Özellikle yukarıya çıkmayı düşünüyorsanız, dağ trenlerinin bu istasyona daha yakın olması lazım.
Gar binası |
Öncelikle belirtmem
lazım ki, Interlaken bölgesindeki Jungfrau dağında, Avrupa’nın en yüksek tren
istasyonu bulunuyor; asıl amacımız bu istasyona ulaşmak idi, ancak güç bela
öğrendik ki vardığımız saatte (öğlen 12 civarı) Jungfrau’ya giden trenlere
binmek için geç kalmıştık; çünkü yavaş giden tren oldukça uzun sürede
yukarıdaki istasyona çıkıyordu ve bir saatten sonra raylarda aşırı buzlanma
oluyordu. Kısacası sabah erkenden trene binip, öğlen gibi de tekrar aşağı inmek
gerekiyor. En azından kış saati için böyle.
Bu noktada ufak bir
parantez açıp Jungfrau’nun “Genç kız” demek olduğunu da belirtelim.
Şimdi “neden güç bela
öğrendik” kısmını açıklayayım. Interlaken, İsviçre’nin Alman bölgesinde yer
alıyor; ama ülkenin en fazla turist çeken bölgelerinden biri olduğunu söylesek
hata yapmayız. Özelliklede kış aylarında kayak turizmi oldukça fazla insanı
bölgeye çekiyor, ayrıca şehiriçinde bir adet de casino var.
Yukarılara çıkmadan önce şehir merkezinde ufak bir tur attık.
Dağ mı var, o zaman elbette paraşüt de var :)
Bu kadar çok
insanın geldiği bir yer olmasına rağmen, görevliler bize karşı inanılmaz
katıydılar. Aslında sadece bize değil, tüm turistlere karşı böyleydiler. İlk
önce şehrin haritasını istediğimiz kadın bize hiç cevap vermeden haritayı
resmen fırlattı, sonrasında ise gitmek istediğimiz yeri haritada göstermemize
rağmen ne demek istediğimizi anlamadığını belirterek bizi oldukça tersledi.
Sonuç olarak herkes Almanca bilmek zorunda değil, hele ki yer isimlerini doğru
telaffuz etmek zorunda hiç değil, ancak sanırım hanımefendi o gün biraz
tersinden kalkmıştı. “Neyse…” diyerek trenimize bindikten sonra, bizden daha
zor durumda olan insanlar olduğunu gördük. Aynı vagonda bulunduğumuz Fransız
çift, kontrole gelen kondüktöre nazik bir şekilde; bulunduğumuz “vagondaki
tuvaletin galiba bozuk olduğunu” söylediler, karşılık olarak donuk bir
“bilmiyorum” cevabı aldılar. Sonrasında ikinci bir gayretle “peki diğer
vagonlarda tuvalet var mı?” diye sormak gafletinde bulunduklarında, karşı taraf
buz gibi bir sesle “hayır” dedi ve çekip gitti. Oldukça ilginçti.
Küçük trenimizin içinden, geçmekte olan diğer bir trene bakış |
Trenler kaymasın diye rayların üzerinde ayrıca dişli çarklar bulunuyor. |
Yukarı doğru çıkarken ilk aktarma durağımız Lauterbrunnen idi. İşte sanıyorum adını telaffuz edemediğimiz durak da buydu. Bir de azar işittik ya ona yanarım :) |
Aktarma istasyonundaki yaklaşık 20 dakikalık moladan sonra tekrar yolumuza devam ediyoruz.
Önüm arkam sağım solum dağ :) |
Pistlerle tren yolu çoğu yerde kesişiyor. Ama merak etmeyin kayakçılar tren yolu köprücüğünün altından geçip gidecekler :) |
Çoğunlukla da kayak pistlerine paralel gideceksiniz. |
Ve sonunda, saat 14 itibariyle çıkılabilecek son nokta: 2061 metredeki Kleine Scheidegg. Trenimizin son durağı. Bir sonraki etap Jungfrau, ama dediğim gibi çıkış kapalıydı biz oradayken, saatin geç olduğu gerekçesiyle.
Yukarıya kadar çıkamamış olsak da tepedeki gözlemevi bu duraktan da gözüküyor. |
Bir süre burada vakit geçirdikten sonra tekrar aşağı inmeye karar veriyoruz. Malum saat çok da erken değil, kayak yapmaya niyetimiz yok ve trenle aşağıya kadar olan yolculuğumuz yanlış hatırlamıyorsam en az 45 dakika sürüyor.
Aslında yol üzerinde pek çok dağ köyü var. Ancak biz çıkabileceğimiz en yüksek noktaya kadar çıkmak istediğimizden bu köylerde durmadık. |
Biz aşağı inerken, yukarıya doğru çıkmakta olan bir başka tren. |
Aslında Interlaken için
söylenebilecek fazla bir şey yok, seyremek yeter. Sadece, “kar kar kar buz buz
dağ kar kar…” sözcükleri dökülebilir dudaklarımdan.
Buarada her ne kadar en
tepeye çıkmamış olsak da oldukça yüksek bir noktaya kadar küçük trenlerle
ulaştık. Tıngır mıngır yukarı çıkmak benim çok hoşuma gitmişti. En azından
böyle bir deneyimi ilk defa yaşamıştım. Bir gün Jungfrau’nun tepesine de çıkmak
kısmet olur umarım diyorum. Bildiğim kadarıyla bir de gözlemevi var tepede.
Ancak ziyaret edilebiliyor mu pek fikrim yok.
Bu arada vaktiniz varsa Interlaken bölgesinde birkaç göl var. Onları da ziyaret edebilirsiniz. Örneğin geri dönüş yolunda ben iki aktarma yapıp 15-20 dakikalığına ismini yanlış hatırlamıyorsam Spiez'de duraklayıp bir kaç fotoğraf çektim. Ancak hava erken karardığı için pek duramadım.
İyi eğlenceler :)
0 yorum:
Yorum Gönder