Bern
Yaklaşık bir ay kadar önce, güzel bir
pazar vakti "haydi bugün Bern'e gidelim" dedim. Trene atladık mı alt
tarafı 2 - 2,5 saat sürüyordu yolculuk.
Böylece sabah sabah yollara düştük. Trenle
giderken pek çok kolza tarlasına rastladık, bu tarlalar İsviçre'nin yeşil
dokusuna sarılıklar serpiştirmişti.
En büyük korkumuz havanın bozmasıydı,
neyse ki biraz rüzgar olması dışında bir problem yoktu, hatta fazlaca güneş
vardı.
Bern, herhalde İsviçre'nin en şirin
şehirlerinden biri, aynı zamanda da başkenti. Bir başkent için oldukça küçük,
ama İsviçre için yeterli büyüklükte. Yaklaşık 124bin kişilik nüfusuyla ülkenin
dördüncü büyük şehri.
Şehir merkezi Aar nehri ile çevrili olduğu
için bir nevi yarımadayı andırıyor.
Fotoğraf Wikipedia'dan alınmıştır.
Bern'e
gitmek istememdeki en büyük amaç hem ülkenin başkentini görmüş olmak, hem de
Einstein'ın evini
ziyaret etmekti. Ancak şansımıza ev, kış mevsiminde su baskınına uğradığı için kapatılmıştı. Bern'deki evlerin hemen hepsinin birer bodrum katı, her bodrum katının da dışarı açılan kapısı bulunuyor. Bu katların çoğu şuanda butik olarak kullanılıyor ve ana caddeye hoş bir görüntü katıyorlar.
ziyaret etmekti. Ancak şansımıza ev, kış mevsiminde su baskınına uğradığı için kapatılmıştı. Bern'deki evlerin hemen hepsinin birer bodrum katı, her bodrum katının da dışarı açılan kapısı bulunuyor. Bu katların çoğu şuanda butik olarak kullanılıyor ve ana caddeye hoş bir görüntü katıyorlar.
Einstein'ın
evini görememenin verdiği hüzne rağmen, şehri gezmeye devam ettik. Yine aynı
cadde üzerinde bulunan Zytglogge'u görmeye gittik. Zytglogge Bern'in meşhur
saat kulesi. Her saat başına 5-10 dakika kala saatin üzerindeki figürler
hareket ediyor, ufak bir müzik çalışıyor ve bir horoz ötüyor. Dönen ayı figürlerinin hepsi başka bir işi ve haftanın başka bir gününü sembolize ediyor. Böylece ayılara bakarak da hangi günde olduğumuzu anlayabiliyoruz. Horoz heykeli ise hem ötüyor hem de kanatlarını çırpıyor.
Bu
astronomik saatin inşa tarihi XVI. yüzyıla uzanıyor. Üzerinde pek çok sembol,
rakam ve takvim bulunuyor:
- Altın rengindeki el, güneşin tepedeki konumunu gösteriyor.
- Bu elin hemen arkasında bulunan açıklıkta haftanın hangi gününde olduğumuz yazıyor.
- Ortadaki zodyak çemberi hangi burç aralığında olduğumuzu gösteriyor.
- Yine resimde çemberin orasına doğru düşen küçük top ayın o gün hangi evrede olduğunu belirtiyor.
- Büyük ince çemberin içindeki tarihler hangi ayda bulunduğumuzu gösteriyor.
- En dışta bulunan roma rakamları saatin kaç olduğunu gösteriyor (dikkatinizi çekerim 24'lük sistem kullanılmış, ama iki kere 1'den 12'ye kadar yazılarak).
- Ayrıca neden yazılmış olduklarını çözemediğim, 1'den 12'ye kadar olan rakamlar var.
Bir süre
saatin yanında vakit geçirdikten sonra Bern'in meşhur ayılarını görmeye gittik.
Buarada
söylemeden geçemeyeceğim, Bern'de en çok dikkat etmeniz gereken şey yoldaki su
kanalları. Özellikle yanınızda bir çocukla, ya da gece vakti gidiyorsanız
inanılmaz dikkatli olmanız lazım; çünkü bu su kanalları açık. Yanlarından pek
çok yaya ve araba ise vızır vızı geçiyor, nasıl oluyor da kimse düşmüyor
anlamadım. Ya da belki de düşüyorlardır da bana denk gelmedi.
Eski şehrin
çıkışına, hemen Aar kıyısına ufak bir alan kurmuşlar ayılar için. Toplamda anne,
baba ve 2 çocuktan oluşan bir ayı ailesi vardı biz gittiğimizde. Yavru ayılar
henüz küçük sayıldıklarından babalarını bir çit yardımıyla aileden ayırmışlar.
Bu parkı görmek/gezmek için herhangi bir ücret ödemenize gerek yok.
Böylece bu
küçük parka bakaraktan merdivenlerden aşağı, nehir kıyısına indik ve Bern
hayvanat bahçesinin 25dakikalık yürüme mesafesinde olduğunu gösteren bir tabela
ile karşılaştık. "Hadi, bari buraya kadar gelmişken bir de hayvanat bahçesini
gezelim" diyerekten başladık nehir kıyısında yürümeye. Yürüdük yürüdük
yürüdük, 30 dakika sonra karşımıza, 20dakika daha yürümemiz gerektiğini
söyleyen bir başka tabela çıktı. Bu kadar yürüyeceğimizi bilsek, belki de
gitmezdik. Ancak sonunda parka vardığımızda çok memnun kaldık.
Genel olarak
ücretsiz bir park, ancak maymunların ve sürüngenlerin bulunduğu kapalı kısma
girmek istiyorsanız 7frank gibi bir ücret ödemeniz gerekiyor. Bence oraya kadar
gitmişken içerideki ilginç maymun ve sürüngen türlerini de görün derim.
Herhalde
Bern hayvanat bahçesini yaklaşık olarak 4 saat gezdik. Gez gez bitmedi,
gerçekten çok büyüktü, hatta en sonunda görmediğimiz bir iki bölüm bile
kalmıştı, ama vaktimiz yoktu. Hem park kapanacaktı, hem de yürümekten
ayaklarımıza kara sular inmişti. Zaten bu yüzden gara kadar otobüsle dönmek
zorunda kaldık. Böylece farklı bir yoldan kısaca bir Bern turu da atmış olduk.
Müsait
olduğum bir zamanda (ve Einstein'ın evi açık olduğunda) tekrar gezmek
isteyebileceğim bir şehir Bern, en azından merkez kısmı oldukça şirin ve
sakindi. Yine de müze müze gezmek, farklı yerler görmek istiyorsanız çok uygun
bir yer değil, fakat tıpkı diğer İsviçre şehirlerinde olduğu gibi doğa ile
içiçe olmak için uygun bir yapısı var.
Yazinizi severek okudum ama yazmadan gecemedim nehirin adi Aare :)
YanıtlaSilSevgiler
Merhaba,
SilÖncelikle yorumunuz ve ilginiz için teşekkür ederim. Aslında çok güzel bir noktaya değmişsiniz ben yazmayı unutmuşum o kısmı yukarıda. İsviçre’de hemen her şehir, nehir vs. tüm coğrafi yerler diyelim, en az 2 hatta bazen 3 farklı isimle anılabiliyor (malumunuz ülkede 3 resmi dil var. Örneğin Bern şehri: Bern(Alm.), Berne (Fr.) ve Berna (It.)). “Aare” nehrin Almanca ismi, ama Fransızcası ve İtalyancası “Aar”. Türkçe’de iki isimle de biliniyor, hatta bazen bulmacalarda çıkar “İsviçre’de bir nehir” diye, orada da duruma göre ikisinden birini seçiyorlar hep :)
Katkınız için teşekkürler.
Sevgiler,
İpek