9 Temmuz 2012 Pazartesi

Bilim Gecesi

9 Temmuz 2012 Pazartesi - Hiç yorum yapılmamış





Bu yıl 9uncusu gerçekleşen Bilim Gecesine ilk defa katılma şansı elde ettim. Bilim gecesi, her ne kadar 2000 yılından itibaren gerçekleştirilen bir aktivite olsa da sonuncusu 2010'da yapılmış. Açıkçası alana giderken bu kadar eğlenceli bir aktivite ile karşılaşmayı beklemiyordum, daha çok sadece çocuklara
hitap eden bir yer düşünmüştüm, yanılmışım.

Bilim Gecesi aslında sadece bir geceden ibaret değil. Genel olarak cumartesi öğlen başlayıp pazar gecesi sonlanıyor diyebiliriz. Ben ise gezme fırsatını ancak pazar öğleden sonra yakalayabildim. Sıcak hava ve bol güneşe rağmen oldukça hoş vakit geçirdim.

Aslında fotoğrafı, videosu çekilebilecek birçok stant vardı, ancak her stant o kadar doluydu ki fotoğrafını çekmeye kalksam insan toplulukları dışında birşey görmek biraz zor olacaktı. Yine de ufak tefek bir kaç poz yakaladım.

Stantlar oldukça çeşitliydi, fizik, kimya, biyoloji, mühendislik, istatistik, psikoloji vs... Üstelik bazı stantlarda katılabileceğiniz aktiviteler sayesinde küçük hediyeler bile kazanabilirsiniz.

En çok ilgi çeken stantların başında, hafta ortasında Higgs bozonunu bulunduğu açıklaması ile popülaritesini daha da arttıran CERN geliyordu. Tabii CERN'e bağlı olarak fizik alanıyla ilgili stantlar da ilgi merkeziydi.





Aralarında yaklaşık 15 - 20 metre bulunan iki çanak sayesinde, uzaklığa rağmen bağırmadan iletişim kurmak mümkün. Tek yapmanız gereken çanaklardan birine yaklaşıp konuşmak ve diğer bir kişinin de öteki çanağa yaklaşarak sizi dinlemesi.



Başka bir stant da çeşitli deneyleri kimya deneylerini izlemeniz mümkündü:


İllüzyon standı (aslında psikoloji standı idi sanırım) en çok ilgi çeken stantlardandı.
Pek çok resim, fotoğraf, illüstrasyon vardı.



Bunlara ek olarak beyninizle kontrol edebileceğiniz söylenen bir bilgisayar (aslında denemek istiyordum ama deli gibi kuyruk vardı ve kimse (özellikle çocuklar ve ebeveynleri) kuyruk kurallarına saygılı değildi), bakış açınızı bozup taktıktan sonra algılarınızı değiştiren bir gözlük ve bana en ilginç geleni genetik yapınıza göre kokusunu algılayabildiğiniz kalemlerdi. Evet yanlış duymadınız, standa girer girmez yanıma bir görevli yaklaşıp kalemlerden birini koklayıp koku hakkında ne düşündüğümü söylememi istedi. Kokladım, kokladım...Tık yok. Dedim herhalde kokusu falan bitti kullana kullana. Sonra yüzümdeki garip ifadeyi görmüş olacak ki kız, açıklamaya başladı. Bu kokuyu algılamak tamamen genlerimizle ilgiliymiş. Hiç birşey hissetmeyenler, hissedip çok sevenler ve hissedip nefret edenler varmış. İstatistik açısından her koklayana işaretleme yaptırtıyorlardı. İlk gün hemen hemen hepsi eşit çıkmış, ikinci gün ise kokudan nefret edenler çoğunlukta gibiydi.

Bir diğer ilginç stant ise bize su üzerinde yürümenin imkansız olmadığını gösteriyordu. Daha doğrusu sıvı üzerinde diyelim :)



Suya katılan bir miktar mısır nişastası sayesinde suyun üzerinde yürümek hiç de imkansız değil! Dikkat etmeniz gereken tek şek ayaklarınızı hızlıca su yüzeyine vurmanız ve durmamanız. Eğer durursanız suya gömülüyorsunuz ve eğer suya gömülürseniz çıkmanız oldukça güç :) Bir nevi bataklık etkisi yaratıyor. Neyse ki bu küçük aktivitede ola ki suya düşerseniz çevredeki yardımcı öğrenciler kurtulmanıza yardımcı oluyor, zaten su derin olmadığı için tamamen gömülme ihtimaliniz de yok.



Tüm bu aktivitelere ek olarak çeşitli filtreler sayesinde güneşi gözleyebilir, hangi mantarın zararlı, hangisinin yararlı olduğu hakkında bilgi edinebilir, koku labirentine girip yolunuzu bulmaya çalışabilir, neden light kolanın suda yüzüp, normal kolanın battığını öğrenebilir, Leman gölü çevresindeki temizlik/kirlilik oranları hakkında bilgi edinebilir ya da müzeye girip şans oyunlarının nasıl çalıştığını yerinde test edebilirsiniz.



0 yorum:

Yorum Gönder