Bir
haftalık Avusturya gezimizin sonuna yaklaşırken yeni durağımız Graz. İlk yazımda da
belirttiğim üzere gezimizi şehirlere göre farklı başlıklar altında topluyorum.
Diğer yazılara ulaşmak için aşağıdaki bağlantılara tıklamanız yeterli. Yazılar yayınlandıkça
bağlantılar açılacak.
Açıkçası
Avusturya’ya gitmeden önce Graz’ın ülkenin ikinci büyük şehri olduğu
bilmiyordum. Graz’da tam 4 üniversite varmış, şehre
yaklaşınca fazlasıyla endüstriyel alanla karşılaşıyorsunuz, o yüzden şehri pek
seveceğimizi düşünmemiştik; ancak merkezi kısım oldukça şirin ve hoştu.
Açıkçası fabrikalarla boğulmamış olsaydı geneliyle hoş bir şehir olabilirdi.
Bu arada Graz çevresinde pek çok balkabağı tarlası
gördük. Anladığım kadarıyla balkabağı yağı satışı da yapılıyormuş,
ilgilenenlere.
Arabamızı Weitzer
Garage’a park ettik. Oldukça merkezi bir konumda.
Tabii yine saatine 2,5-3€ bir şeyler ödedik. Arabayı park ettikten sonra Mur nehrinin
diğer kısmına geçmeniz gerekiyor şehir merkezine ulaşmak için. Biz önce “Türk lokantası bulalım bari de
doğru düzgün yemek yiyelim,” diyerekten tersi istikamete, Griesplatz’a
yöneldik. Bu bölgede pek çok Türk berber, bakkal, market vardı, ancak aradığımız
lokanta galiba el değiştirmiş, düzgün ev yemekleri yapan bir yer göremediğimiz
için merkeze gitmeye karar verdik. Önce “Don Camillo” lokantasına girdik,
ancak pek ilgili değillerdi, bizi lokantanın bir köşesine attılar, kimse gelip
gitmeyince 3-5 dakika sonra kalkıp gittik. Vapiano’da yedik.