Reischenbah Şelalelerinden sonraki durağımız Münih’ti. Elbette gönül
isterdi ki bir Oktoberfest zamanı gidelim, ancak denek gelemedik. Şimdi gitmek
hiç gitmemekten iyidir deyip yollara düştük.
Meringen – Münih
arası arabayla yaklaşık 2,5 saat sürüyor. Biz yine bir konferans için
Almanya’da bulunduğumuzdan şehrin merkezine trenle 20-25 dakika mesafedeki İbis
Budget’de konakladık. Ancak şehir merkezinde, ya da daha yakınında uygun fiyatı
başka oteller bulabileceğinizi düşünüyorum.
Münih, Berlin ve Hamburg’dan sonra
Almanya’nın en büyük üçüncü şehri ve Bavyera Eyaleti’nin de başkenti sayılıyor.
Şehrin merkezinden İsar nehri geçmekte. Şehrin adı “keşişlerin yeri” (München)
manasına gelmekte, bu yüzden de şehrin armasında bir keşiş buluyor. Eylül sonu,
ekim başı gibi düzenlenen Oktoberfest (Ekim festivali) Münih’in en önemli,
dünyanın ise sayılı festivalleri arasında gösterililiyor. Her ne kadar bira
festivali olarak bilinse de Bavyera kültürünü tanıtmaya da yönelik.
Gelelim şehirde yapabileceklerinize.
Şehrin her yanını saran metro, tramvay ve
otobüs hatları sayesinde, zaten devasa olmayan bu şehirde rahatlıkla oradan
oraya gidebileceksiniz.
Bizim ilk durağımız BMW Müzesi’ydi.
Açıkçası Stuttgart’ta ziyaret ettiğimiz Mercedes Müzesi’nden sonra biraz hayal
kırıklığına uğradık. Mercedes’in müzesi hem çok daha büyük ve hoş bir
binadaydı, hem de açıklamalar, kronolojik sıra, aktiviteler çok daha iyi
verilmişti. Sanıyorum Mercedes’in müzesini yaklaşık 3 saatte gezmiştik, oysa
BMW müzesini (tamam itiraf etmeliyim biraz da kapanış saatine doğru
gittiğimizden) yaklaşık 40-45 dakikada gezdik. Daha yavaş gezsek en fazla 1,5
saatte çıkardık. Ayrıca BMW’nin hediye mağazasını da pek beğenmedim.
Mercedes’te herkesin zevkine göre ucuzdan pahalıya pek çok seçenek vardı.
Yine de gitmişken görün derim. Hele de
arabalara ve motosikletlere merakınız varsa. İşin en güzel kısmı müze dışında
aslında... Dışarıda sergilenen araba ve motosikletlere binip fotoğraf çekilebiliyorsunuz
istediğiniz gibi.
Eğer keşiflere, uzaya, gemiciliğe,
tekstile, bilime, uçaklara, fotoğrafçılığa, madenlere kısacası herhangi bir
şeye ilgiliniz varsa gitmişken Deutsches Müzesi’ni gezmeden etmeyin. Sadece
Almanya’nın değil, dünyanın en büyük teknoloji ve bilim müzesindeki belki her
bir bölüm ilginizi çekmeyecek, ancak muhakkak “iyi ki görmüşüm” dediğiniz
bölümler olacak.
Gemiler... |
uçaklar... |
roketler... |
Bir yolcu uçağının böyle göründüğünü biliyor muydunuz? |
Matbaa ile ilgili kısım |
Teknik kısımda Legolar da vardı |
İçeride, üst katlara doğru cam atolyesinde hoş işler yapan bir de cam sanatçısı bulunuyor. Alışveriş yapabiliyorsunuz kendisinden |
Müzik aletleri... |
Tekstil |
Fotoğraf |
Faraday'ın kafesi. Ara sıra gösteri de yapılıyormuş. Bu kafesin özelliği, içerisinde oturan insanın, kafese elektrik akımı verildiğinde bile akımdan etkilenmemesi. |
En başta plana bakıp yanılmayın, oldukça
büyük bir müze burası. Ben bütün sabahı müzede geçirdim. İçeride yemek yiyebileceğiniz
kafeteryalar mevcut. Ayrıca çeşitli dönemlerde seminerler de oluyormuş, onlara
da katılabilirsiniz. Giriş 11€, ola ki ek birkaç bölüm var onları da gezmek
isterseniz fiyat artabiliyor. Örneğin çatıda gözlem kısmı vardı, sanıyorum
oraya giriş ek ücrete tabii. Oldukça kuyruk vardı ben girmedim o yüzden. Bir de
unutmadan mutlaka “maden” kısmını gezin. Orası da oldukça görkemli, ancak
girişini bulmak biraz zor olabilir. Giriş katında vestiyer var, onun ilerisine
devam etmeniz gerekiyor madeni bulabilmeniz için. Gerçekten de gerçek bir maden
gibi tasarlamışlar. Elbette orada çalışanların yaşadığı baskıyı bir dereceye
kadar hissedebiliyoruz ama yine de şartları görmek açısından ideal. Oldukça da
büyüktü. Neuchâtel gezimizde ziyaretettiğimiz madeni hatırlattı bana doğal olarak, o derece gerçekçi yapmışlar
diyebilirim.
Bir sonraki durağımız: Residenz. Yani saray. Oldukça görkemli.
Birkaç bölümden oluşuyor ve her biri için ödemeyi ayrı ayrı yapabiliyorsunuz.
Ben sadece ana bina ve opera salonunu gezdim. Kilise ve hazine dairesini
gezmedim. Yaklaşık 10€ ödedim. Belli bir yaşa kadar öğrenciyseniz tabii indirim
oluyor.
Residenz |
Residenz'ın bahçesinden bir kare. Bahçeye giriş ücretsiz. |
Sadece opera kısmında değil, Residenz'ın her tarafında çubukla selfi çekmek yasaktı |
Münih’te pek çok kilise var. Aralarından
en ilginci de Asamkirche. Benim pek
hoşuma gitti. Oldukça küçük ama tablo gibi bir kiliseydi, gitmişken kesin görün
derim.
Gezebileceğiniz diğer kiliseler ise: Michaeliskirche
Theatinerkirche (İtalyan mimarisiyle inşa edilmiş bir
kilise) İçi Michaeliskirche'ye benziyordu. Dışında yenileme çalışmaları olduğu için fotoğrafını çekmedim.
Ve Frauenkirche (Ana kilise) (Bu da yine yenileniyordu)
Ayrıca oldukça görkemli binalar mevcut,
tıpkı Neues Rathaus (makalenin başındaki fotoğraftaki bina) gibi.
Feldherrnhalle’de sanıyorum yine
İtalyan mimarisi göz önünde bulundurularak inşa edilmiş.
Şehirde gezip
görebileceğiniz diğer yerler:
- Maximilianeum: Sanırım burası parlamento binası. Ancak gezilip gezilemediğinden emin değilim.
- Siegestor: Zafer takı
- Statue of the Bavaria: Bavyera heykeli
- Münih Şehir Müzesi
- Englischer Garten: Münih’te de, diğer pek çok Alman şehrinde olduğu gibi uçsuz bucaksız bahçeler ve parklar var. Englischer Garten de bundanlardan biri. Diğeri ise hemen bir alt satırdaki Olypiapark.
- Olympiapark: Bu park 1972 Yaz Olimpiyatları’na ev sahipliği yapan Münih şehri için adından da anlaşılabileceği üzere olimpiyat oyunları için kurulmuştur. Evet, 11 İsrailli rehinin alınıp katlediliği ve Münih Katlim’ı olarak tarihe geçen olimpiyat oyunları burada düzenlenmiştir.
- Bayern Munich’in stadı Allianz Arena’yı gezebilirsiniz.
Pek belli olmuyor ama fotoğraftaki yer Allianz Arena |
Tüm
bunların yanı sıra sanırım Münih’te görebileceğiniz ve kendinize güveniyorsanız
yapabileceğiniz en eğlenceli aktivite nehirde sörf yapmak. Evet
okyanusun ortasında değil, Münih’in ortasında sörf yapabilirsiniz. Hatta nehir
akıntısını kendinizi kaptırıp yaz sıcağında serin sulara da dalabilirsiniz :)
Nehrin suları inanılmaz bir berraklığa sahipti |
Kendini akıntıya bırakıp yüzüp gidenler |
Diğer tarafta da sörf yapanlar |
Küçük bir alan aslında |
"Yok ben yüzmem, sörf de yapmam" diyorsanız, ayaklarınızı suya sokmakla da yetinebilirsiniz. |
Münih’ten
aktaracaklarım kısaca böyle. Olur da vaktiniz varsa yakınlardaki diğer
şehirleri de gezebilirsiniz. Günübirlik tur düzenleyen çok fazla yer gördüm.
Bazılarına doğrudan trenle ulaşım da mümkün:
- Innsbruck
- Schloss Neuschwanstein (Neuschwantein şatosu, bir sonraki yazımda ele alacağım)
- Salzburg
Ve Münih'ten son birkaç kareyle yazımızı bitirelim.
0 yorum:
Yorum Gönder