Laponya’ya
yaptığımız beş günlük geziyi anlattığım yazı dizisinin dördüncü yazısına hoş
geldinz. Diğer başlıklara aşağıdaki listeden ulaşabilirsiniz.
Şimdiden makalelerin bağlantılarını
paylaşıyorum, yayınladıkça bağlantılar da açılacak :)
4.
Gün - Kuzey Kutup Dairesine Yolculuk: Muonio (bu yazıyı şu anda okumakta
olduğunuzdan herhangi bir link yok burada)
Gezimizin dördüncü günü sabahını yemiş
toplayarak değerlendirdik (Finlandiya’daki yemişlerhakkındaki yazıma buradan ulaşabilirsiniz). Üç kişi birlikte yemiş
toplayınca doğal olarak hızlıca yol kat ettik diyeceğim, ancak sanıyorum yarım
saat sonunda diğer iki arkadaşım pes ederken ben bir yarım saat daha toplamaya
devam ettim :) Sonuç olarak yaklaşık 1 saat içerisinde 3 kutu doldurmuş olduk.
Reçel yapacağım için benden mutlusu yoktu tahmin edersiniz :)
Fotoğrafya azmış gibi çıkmış, ancak kapların her biri 1 litelikti |
Bir gün önce topladığımız claudberry miktarı ise bir bardağı bile doldurmuyordu :) |
Tüm gezimiz boyunca yaptığımız üzere öğle
yemeğimizi evde yiyip ardından da yollara düştük.
Dördüncü gün için pek bir program
yapmamıştık, biraz kafamızın dikine gittik. Öncelikle Levi’ye uğrayıp hediyelik eşya alışverişi yaptık.
Özellikle
Laponya’da her yerde karşılaşacağınız 3 tip hediyelik eşya var bunlar;
*Özel bir ağaçtan yapılan tahta kupalar (bakınız başlığın ana fotoğrafında görülen kupa)
*Rengeyiği boynuzu saplı bıçaklar
ve
*Rengeyiği boynuzundan yapılan her tür
alet edevat, takı vb.
Bu
arada not düşeyim, geyikler ömürleri boyunca 2 kere boynuz düşürüyorlarmış.
Yani doğal olarak da bir yerlerde bulabilmeniz olası. Tabii kesinlikle sürüleri
takip eden insanlar vardır boynuzları toplamak için, ayrıca ne zaman
döktüklerini de bilmek gerek. Yani bu hediyelik eşyalar hayvanlara işkence
edilmeden ya da onları öldürmeksizin işleniyor.
Açıkçası tahta kupalar gerçekten çok
pahalı. Ortalama büyüklükteki bir satın fiyatı 35-40€. Türk kahvesi fincanı
boyutundakiler de 25€ civarı. Bir de bambu olanları var büyük boyların, onlar
Çin’den geliyormuş, 10€. Bıçak fiyatları ise büyüklüğe, kullanım amacına,
üzerindeki işlemelere göre 20€’dan başlayıp artık ne verirseniz 100-200€’ya
belki daha fazlaya kadar çıkıyor. Rengeyiği boynuzundan yapılan diğer eşyalar
ise örneğin pasta spatulası, peynir bıçağı vb. genellikle 15-20€ civarında.
Kolyeler ise 5-10€ civarında değişiyor. Rengeyiği boynuzunun olduğu kısımlar,
ya da tahta kupaların altına dilediğinizi ücretsiz yazabiliyorlar. Bizim
alışveriş yaptığımız dükkânın adı Wood Jewel idi. İçeride de oldukça sempatik bir genç hanım
vardı. Bize çevrede gezilebilecek yerlerden de bahsetti.
Neyse, alışverişimizi yaptıktan sonra
rotamızı Särkijärvi tarafına doğru
çevirdik. Öncelikle yol üzerindeki Ruoppaköngäs’a
(koordinatı: 67°55'11.1"N
24°25'06.8"E) uğradık. Burada küçük çağlayanlar bulacaksınız. Tur
atmak için güzel bir nokta.
Ardından Särkijärvi’ye varınca çevrede oklarını görmüş olduğumuz bir Husky ve rengeyiği çiftliğine gidip ne
olup bittiğine bakmaya karar verdik. Girdiğimiz yerin adını tam hatırlayamadım
şu anda ancak bize bulunduğumuz yerde Huskyleri görmenin mümkün olmadığını,
ancak dilersek yakınlarda gezinen rengeyiklerini bulabileceğimizi, ayrıca
dilersek 1 saatlik bilmemkaç eurodan başlayan fiyatlarla rengeyiklerinin
tarihini anlattıkları turlara katılabileceğimizi söyleyip Sibirya Kurtlarını
görmek istiyorsak Muonio’daki
yerlerine gitmemiz gerektiğini belirterek kartlarını (harriniva.fi) verdiler.
Nezaket icabı bir kahvelerini içtikten sonra çevrede dolanırken domuzlara,
rengeyiklerine ve hatta Huskylere rastladık.
Açıkçası Sibirya kurtlarının
durumu bana biraz içler acısı geldi. Bulunduğumuz yerde kaç tane köpek vardı
bilemiyorum ancak en az 100 taneydiler sanırım, uzaktan sesini duyduğumuz bir
kadın ya da adam kendilerine bağırıp emirler yağdırıyor, onlar da uluyup
duruyorlardı. Sonra uzaklarında da olsak bizi fark ettiler ve bize doğru bakıp
havlamaya başladılar. Ortamın kasvetinden ve köpeklerin ulumalarından zaten
yeterince rahatsızlık duyduğumuzdan olay mahallinden ayrıldık.
Ancak yanımızdaki iki arkadaşımız
gerçekten de birkaç Husky görüp sevmek hevesiyle yanıp tutuştuğundan belki ana
yerleşkelerinde görebiliriz, hem de İsveç sınırına kadar gitmiş oluruz diyerek Muonio’ya gittik.
İlk gittiğimiz yerdeki kadın görevli bize Muonio’daki yerleşkenin Avrupa’nın en
büyük Husky merkezi olduğunu, içeride 400 küsür köpeğin olduğunu söylemişti. Gerçekten
de yerleşkeye girince her yerden köpek sesleri geldiğini işittik. Ne yazık ki
ziyaret saatlerini kaçırdığımız için yine köpekleri göremedik.
Sibirya kurtların göremeyince çiçek ve kayık çektim mecburen oraya kadar gitmişken :) |
Bunun üzerine İsveç tarafına geçmeye karar verdik, ancak birden bire benim
pasaportumun yanımda olmadığı anlaşılınca sadece sınıra kadar gidip iki ülkeyi
ayıran nehrin üzerindeki köprüde fotoğraf çekilmekle yetindik :)
Sınırkapısına doğru ilerlerken bir evin bahçesine girip otlamakla meşgul olan rengeyikleriyle karşılaştık :) |
Sınırkapısı :) |
Laponya bölgesinin simgesi beni benden aldı... |
Levi – Muonio arası yaklaşık olarak 1 saat sürdüğünden çok geçmeden dönüşe geçmeye karar vererek Muonio’dan ayrıldık.
Bu sefer saunaya girerken "vihta"mızı yanımıza almayı unutmadık. Vihta nedir, nasıl kullanılır için bkz. Fin Hamamı Hakkında Bilmeniz Gereken 10 Madde, başlıklı yazım :) |
0 yorum:
Yorum Gönder