Marsilya’da geçirdiğim yaklaşık 1 aylık
sürede Nice’e ve Monako’ya da gitme imkânım oldu.
Marsilya’dan Nice’e özel arabayla gitmek
en 2 – 2,5 saat sürüyor (198 km), tren 2,5 – 3 saat, keza otobüs de en az 3
saat sürüyor. Biz rahat olacağını düşünerek trenle yolculuk ettik. Tren ara ara
sahil şeridinden gidiyor, meşhur film festivalinin yapıldığı Cannes’dan da geçiyor, böylece hoş
manzaralarla karşılaşabiliyorsunuz.
Sizin de yolunuz bizim gibi şubat ayında
Nice’e düşerse, Nice’in meşhur
karnavalını izleme şansını yakalayabilirsiniz. Biz hem Monako’ya da gitmek
için, hem de karnaval gecesini görebilmek için iki gece Nice’de konakladık.
Açıkçası memnun da kaldık. Elbette karnaval olduğu için şehir hınca hınç doluydu, ancak Marsilya’dan sonra çıkıp sokaklarda dolaşmak,
rahatça deniz kıyısına inmek oldukça hoşumuza gitmişti.
Sabah sokaklarda karnaval hazırlığı hakimdi.
Nice yürüye yürüye rahatlıkla
turlayabileceğiniz bir şehir. Biz kaldığımız ilk gün sabahtan eski şehir,
sahil ve Colline du Château kısımlarını gezmiştik. Colline du
Château sahilden basamaklarla ulaşabileceğiniz bir tepe. Bu tepenin
üzerinde bir park, yer yer küçük şelaleler ve tarihi kalıntılar bulunuyor. Tepeye
çıkınca sahili, şehri ve liman kısmını da tepeden görmüş oluyorsunuz.
Sahil ve Colline du Chateau tepesinin bir kısmı.
Sahilin diğer kısmına doğru da bakalım :)
Hemen sahilde bir ev, merkezdeki çoğu ev 2-3 katlı eski evler.
Sizi tepeye çıkaracak basamaklar
Basamaklarla tepeye doğru çıkarken ara ara dönüp sahile ve şehre bakmayı unutmayın :)
Nice'in bitki örtüsü :p
Tepeye çıkınca, öteki tarafında bir marina olduğunu göreceksiniz.
Harabelerden bir kesit
En tepeden şehir, sahil ve şubat güneşi
Akmayan yapay bir şelale :)
Karnaval için şehir merkezine kurulan dönme dolap da tepeden görülebiliyordu. Sainte-Rşparte Katedrali de kadrajın ortasındaki yerini almış :)
Fransızca biliyorsanız, Nice geldiğinizde
buradaki insanların Provence bölgesine has, Nice ve çevresinde konuşulan Nissart dilini kullandıklarını fark
edeceksinizdir. Sokak adları da sanıyorum Nissart dilindeydi.
Nice sokaklarından kareler:
Binalarda genellikle sarı renk hakimdi
Limon ağacı :)
Kaktüsler de pek moda, yürüyenlerin kafasına düşmez umarım :)
Şehir merkezi yani eski şehir kısmı
oldukça tatlıydı. Önünden geçerken Sainte-Réparate
Katedrali’ne de girmeyi ihmal etmedik.
İlk günün akşamı ise soluğu karnavalda
aldık. Eğlenceli ve kalabalıktı, Tarkan şarkılarının popülaritesi ise
etkileyiciydi.
Uzaktan "tepegöz" gelirken...
Dua eden tepegöz :p
Kaptan Cousteau'yu unutmak olmazdı :)
Tam Türk, İspanyol, İtalyan halkı selamlarken gibi olmuş bu. Arkadaki kurt da manidar.
Karnavalda genel olarak Akdeniz'deki tüm ülkelere çeşitli figürlerle yer veriliyor diye biliyorum
İkinci günümüzü Monako’ya ayırdık. 2.02km2’lik alanı ve yaklaşık 38 bin kişilik
nüfusuyla Monako, Vatikan’dan sonra dünyanın en küçük ülkesi. Nice – Monako
arası otobüsle yaklaşık olarak 40 dakika sürüyor. Yine kıyı şeridinden
yapılacak olan bir yolculukla Monako’ya ulaşacaksınız.
Dağlar ve deniz arasında, ara ara genişleyip küçük köyler oluşturan bir yolda ilerleyeceksiniz.
Eve işte Monako'nun neredeyse tamamını tek bir kareye sığdırmak mümkün (not: arkadaki dağların Fransa'ya ait olması gerekmekte) :D
2 km2’lik bir ülkedeyken elbette ulaşım
için tabanvay kullanacaksınız :) Ancak turistik trenler de işliyor.
Çuf çuf...
Monako küçücük bir ülke olmasına rağmen bir stadyumu, oldukça kalabalık bir
marinayı, hem binası güzel, hem de içindekiler değerli olan bir Oşinografi
Müzesi’ni (Oceanographic Museum), birkaç kumarhaneyi ve içinden Grace
Kelly’nin de geçtiği bir kraliyet ailesini barındırmaktadır. F1
yarışlarına yaptığı ev sahipliğini saymıyorum :)
Şehrin her yanında Prens II. Albert ve eşi Charlene'nin fotoğraflarını göreceksiniz. Bu arada Prens Albert'in Grace Kelly'nin oğlu olduğunu hatırlatalım.
Kumarhaneler:
Eh tabii futbol olmadan olmaz :)
Binaların hemen arkasında stadyum gözüküyor
F1 anısına:
Bir dönem Kaptan Cousteau'nun da yönettiği Oşinografi Müzesi’ne (Oceanographic Museum) girmeden, en azından onun deniz kıyısındaki ihtişamını görmeden dönmeyin derim.
Bu müze dışında ülkenin kendisi botanik bahçesi gibi, nerede yürürseniz yürüyün, aylardan şubat olmasına rağmen çiçekli bitkilerden kaktüslere kadar pek çok bitki ve ağaçla karşılaşacaksınız:
Monako tamamen dağ ve deniz arasına sıkışıp kalmış bir yer, o yüzden binalar da üst üste, hatta pek çok yeni inşaat vardı. Ayrıca denize bir takım adalar inşa etme planları da bulunuyordu birkaç yıl öncesinde. Zaten ülkenin çoğunu da denize beton döküp kurmuşlar. Aşağıdaki fotoğrafta görülen dağların bile Monako'ya ait olmaması gerek, öyle düşünün :)
Neredeyse sıkışıp kalmış bir kilise...
Monte Carlo,
Monako’nun 4 semtinden en bilineni ve en çok kişinin oturduğu.
Son olarak, elbette burundaki tepenin üzerindeki kalesine çıkıp etrafa bakmayı ihmal etmeyin :)
Tepenin bir yanından klasik Monako manzarası çekebilirsiniz :)
Tepenin diğer tarafında da yine bir marina olduğunu göreceksiniz. Ayrıca tepeleme evler ve stadyum da sizleri selamlayacak.
Monako’nun her tarafına girip çıkmak
istiyorsanız 1 gün ayırın derim. Ama geçerken yol üzerinde uğrayıp yarım günde
de gezilebilecek bir şehir/ülke :)
Merak etmeyin, Monako'dayken her beş dakikada bir lüks bir arabayla karşılaşacaksınız.
Aşağıdan kale tarafına bakış
Her ne kadar tepeleme bina dolu olsa da, sahile gidip dalgaların kayalara çarpmasını izlemek insanı dinlendiriyor.
Her etkin sarayda olduğu gibi burada da nöbet değişimlerini izleme şansınız var.
Nice’deki son
günümüzde ise Cimiez’deki Roma kalıntılarını ve şehir merkezi yakınındaki Rus Ortodoks Saint-Nicolas Katedrali’ni
gördük. Katedralin önünden geçtik ancak kapalı olduğundan içine giremedik. Aynı
şekilde yine kapalı olduğu için Cimiez’deki manastıra da giremedik.
Cimiez Manastırı.
Rus Ortodoks Saint-Nicolas Katedrali'ni görünce kendinizi Kızıl Meydan'da gibi hissedebilirsiniz.
15-20 gün önce Nice’de gerçekleşen üzücü
terör saldırısını saymazsak Nice, Monako
ve Marsilya tarafından haberler
şimdilik böyle.
* Haritaya yakınlaşmak için farenizin sol tuşunu, uzaklaşmak için ise sağ tuşunu kullanınız.
* Her yerimi, o şehirle/ülkeyle ilgili bir yazıma bağlı. Yazıya ulaşmak için ime tıklayınca çıkan adresi kopyalayıp tarayıcınıza yapıştırmanız yeterli.
* Gezi üzerine olmayan yazılarıma ulaşmak için (örneğin konserler ve hobi yazıları) lütfen arama kutucuğunu ve üst barda bulunan 'sayfalar'ı kullanın.
İyi okumalar :)
TAKIPTE KALIN !
Dilerseniz, İpek's Photoblog'u Facebook ya da Instagram sayfalarından da takip edebilirsiniz. Sayfalara ulaşmak için ikonlara tıklamanız yeterli :)
0 yorum:
Yorum Gönder