14 Nisan 2016 Perşembe


Cape Town’da Beni Neler Bekliyor?” başlıklı giriş yazıma ek olarak kaleme aldığımda bu yazımda sizlere tırmanış ve yürüyüş konusunda pek deneyimli ve becerikli olmayan, ancak yürümeyi gezmeyi seven biri olarak Lion’s Head’e çıkmak isterseniz başınıza neler geleceğini anlatmaya çalışacağım.

Güney Afrika hakkında yazdığım diğer başlıklar da sırasıyla şöyle:

Cape Town’un içinde ve dışında, özellikle yürüyüş ve tırmanış sevenlerin hoşuna gidebilecek pek çok parkur bulunuyor. Bunların en bilinenleri Lion’s Head ve Masa Dağı (Table Mountain) yürüyüşleri. Masa Dağı’na çıkmak isterseniz size tavsiyem hava koşullarını iyi bir şekilde gözden geçirmeniz, her türlü hava durumuna karşı yanınızda ekipman bulundurmanız, grup halinde yola koyulmanız, gerekirse sizinle yürüyüşe gelmeyecek başka insanları da bilgilendirmeniz yönünde olacak. Kendi adıma Masa Dağı’nın tepesine çıkmamış olmakla birlikte parkurun tek yön ortalama 4 saat sürdüğünü okumuştum. Yolda herhangi bir su kaynağı yok bildiğim kadarıyla, o yüzden dikkatli olmanızda fayda var. Ayrıca Masa Dağı’nın doğası gereği Cape Town’da ani hava değişiklikleri yaşanabiliyor. Bazen bir bulutun dağa takılıp kalması sonucu saatlerce kapalı ve sisli bir havaya maruz kalabiliyorsunuz. Tüm bunlara ek olarak “yukarıya kadar yürüyelim, sonra teleferikle ineriz” derseniz, bu konuda da dikkatli olmanızda yarar var, çünkü sabahleyin havanın sisli, öğleden sonra da rüzgârlı olabilmesi sonucu teleferik seferleri iptal edilebiliyor. Bu uyarı yukarı teleferikle çıkacaklar için de geçerli. Hava durumunu iyi kontrol edin, sonra aşağı yürümek zorunda kalabilirsiniz :p

Gelelim bizim Lion’s Head’e…


Yürüyüş yapacağımız insanlarla buluşmaya başladığımızda saat sabahın 5:45'iydi ve etrafta ışık adına pek bir şey yoktu :) Zaten insanlar Lion's Head'e ya güneşin doğuşunu ya da batışını seyretmek için çıkıyorlarmış. Ayrıca mehtap yürüşleri de yapılıyormuş. Ben herhalde mehtapta gitsem aşağı düşerdim :p
Fotoğraf makinasındaki bütün isoları zorlayıp Masa Dağı'nın o gizemli, sabah sisi içerisindeki halini fotoğraflamaya çalıştım. Şehirin ışıkları da soldan takılmış kadraja.
Emin adımlarla bir kaya kütlesi olarak gözüken Lion's Head'e doğru ilerlerken
Bu tepe elbette Masa Dağı’ndan çok daha kolay bir parkur sunuyor bizlere. Ancak yine de her gün yürüyüş yapan donanımlı arkadaşlarınız ve rehber kitapçıkların söyleyeceği üzere pek de öyle 1 saatte çıkılıp inilecek bir yürüyüş yolu değil.

Patika kıvrıla kıvrıla sizi yukarı çıkartıyor. Bu sayede 360 derecelik bir açıyla neredeyse tüm şehri ve Masa Dağı'nın öteki kısmını görebiliyorsunuz. Aşağıda gözüken kumsalın "Camps Bay" olması gerek. Hop-On Hop-Off Otobüs turunda ayrıntılı anlatacağım
Bu açdan bakınca Lion's Head'in kayaları Kamboçya'daki kayaları andırıyordu.
Cape Town'un en yeşil gözüken kısmı Green Point'in ucu. Meşhur stadyum da bu bölgede kalıyor.
Yürüdüğümüz patikaya bakış
Önümüzde uzanan tepe Signal Hill. Önündeyse meşhur stadyum var, ancak göremiyoruz tabii.
Çocuklar ve köpekler için uygun olduğu konusuna da pek inanmayın derim. Evet, parkurun başı, yaklaşık olarak ilk yarım saat oldukça keyifli. Ancak neredeyse ellerinizi de kullanarak yukarı çıkmak, yani tırmanmak durumunda kaldığınız yerlerin –kendi adıma- pek güvenli olduğunu düşünmüyorum. İşte bu yüzden, 45 dakikalık yürüyüş sonrasında, “haydi zirveye 10dk kaldı” diyenlere aldırmadan, insanların yoluna mani olmayacak bir köşeye oturup kaldım. Sadece yorulduğumdan değil, sanırım saat sabahın 6’sında tırmanışa başlamak için sabahın 5’inde uyandığımdan ve iyi bir kahvaltı edemediğimden olsa gerek, başım da dönüyordu. “Siz devam edin, ben beklerim” diyerek eşim ve gruptaki diğer insanları beklemeye başladım.

Oturduğum noktadan şehre bakış. Solda Signal Hill'in ucu çıkmış, önüne doğru sürekli uğrak noktamız olan liman mahallesi var.
Kamerayı biraz daha sağa çeviriyoruz ve işte Masa Dağı'nın da bir ucu çıktı.
Bu sırada büyük umutlarla geldiğimiz gün doğumu da başlamış oluyor görüyorsunuz. Ancak hava bulutluydu şansımıza. Aslında pozitif bir durum bu, yoksa kavrulabilirdik sanırım.
Oturduğum yerden patikayı çekmeyi ihmal etmedim. "Ne patikası?" diyorsanız ben de aynı soruyu soranlardanım. Yolun tırmanma aşamasına gelinen noktalarınan biriydi. Bu arada aşağıdaki küçük yolda park eden arabaları görüyorsanız işte orası başlangıç noktamızdı :)
Ve güneş az da olsa yüzünü gösterir.

Normalde 10 dakika gidiş, 10 dakika dönüşten 20 dakikada dönmeleri gerekirken ben tam 50 dakika grubun dönmesini bekledim. Bekleyişim sırasında neredeyse endişelenmiştim, ancak sürekli olarak inip çıkan insanların sakin hallerinden bizim gruba bir şey olmadığını düşündüm.

Bu arada pek çok insanın durup bana “iyi misiniz?” diye sorduğunu söylemeden de edemeyeceğim. Gerçekten nazik insanlar vardı.

Bizim grup geri döndüğünde öğrendiğim, çok daha yüksek bir noktaya çıkmamış olmalarına rağmen gerçekten belli bir tırmanış yapmak zorunda kaldıklarıydı. Sanırım ben kendimi o kadar zorlayamazdım. İnternette bulduğum şu fotoğraflardaki gibi bir nokta yani, imkânsız değil elbette ama aile yolu diye tanıtmamaları gerek :)

Kaynak
Sonuç olarak yorucu, bana göre kısmen tehlikeli ama güzel fotoğraf kareleri kazandıran 2-2,5 saatlik bir yürüyüş yapmış olduk.

Dönüşte çektiğim Signal Hill fotosu.
Patikaya bakış
Solda Camps Bay ve sağda Clifton Beach olması gerek.

Şu ağaca gelmeden bir yerde durdum herhalde.
Size tavsiyem Lion’s Head’e çıkarken bizim yaptığımız gibi sabah erken saatte yola çıkmanız yoksa oldukça sıcak olabilir yürüyüş açısından, yanınıza bol bol su almanız ve tabii ki grup halinde hareket etmeniz.

İyi eğlenceler :)

0 yorum:

Yorum Gönder