18 Şubat 2016 Perşembe


Geçen hafta biraz da tesadüf eseri yolumuz Heinola’ya düştü.

Heinola özellikle 1999 – 2010 arası Dünya Sauna Şampiyonası’na yaptığı evsahipliği ile tanınan bir şehir. Ayrıca Finlandiya’nın en uzun ikinci köprüsü de (Tähtiniemi Köprüsü) buradan geçmekte. Ancak aklınıza kocaman bir köprü gelmesin. Tähtiniemi 924 metre uzunluğunda (örneğin Boğaziçi Köprüsü 1560 metre uzunluğunda). Biz ne yazık ki köprüyü göremedik, çünkü tam olarak nereden geçtiğini anlayamadık. Yol bitti sandığımız bir nokta vardı, oradan devam etseymişiz biraz daha içeri doğru kıvrılıyormuş göl, köprüyü de görebilecekmişiz.


Heinola’nın içinden geçen bir diğer köprü, bir tren yolu köprüsü. Bu köprü bana biraz Fribourg’u hatırlattı. 



Şansımıza biz Heinola’ya varırken tren yolunda, kütük taşıyan bir tren bekliyordu. İnanılmaz uzundu. Otobüsle yanından geçerken git git bitmedi. Sonrasında ben fotoğrafını çektim ancak videosunu çekememiştim. Ancak biri başka bir yerde çekmiş, şöyle bir trendi:




Helsinki’de denemediyseniz, başka zamanınız yoksa Heinola’da da Ice Swimming (Buzlu gölde/denizde yüzme etkinliği) yapılabiliyormuş bilginize.

Sanırım Heinola’da yapılabilecek en güzel şey, otobüs durağının yanında olduğu söylenen kuş rehabilitasyon merkezini ziyaret etmekti; ancak biz Heinola’ya vardığımızda saat 1’e geliyordu ve acıkmıştık. Meğer Cumartesi günleri bu merkez saat 14:00’de kapılarını kapatıyormuş. Aklınızda bulunsun.

Kısacası Helsinki’den otobüsle 2 saat uzaklıktaki bu şehirde dolaşmak dışında yapılabilecek pek bir şey yoktu. Biz de dolaştık tabii ki göl kıyısında. 

Özellikle karla süslenen kayıkların fotoğrafını çekmek çok hoş :)
Kayığınızı ters çevirmeyi unutursanız başına gelecekler :)





Burayı ilk gördüğümde "Aaa ne kadar güzel tango dersleri mi veriyorlarmış!" dedim. (Yandaki mandala bir mana verememiş olsam da). Sonradan çevirisine bakınca gördüm ki kurutemizleme dükkanı gibi bir yermiş :D

Göl tam donmamıştı



Ördekçikler...

Burada da yemek yedik. Yemekler hoştu ama bana bu kadar küçük bir yer için biraz pahalı geldi. Aklınızda bulunsun.


Ancak malum kış şartları biraz soğuk olduğundan, bir süre sonra gidip bir yerlerde oturmak durumunda kaldık.

Gittiğimiz Casino adlı kafe göl kıyısındaydı. Hava soğuk olduğu için içeride oturduk ancak dışarıda harıl harıl buzdan heykeller yapan insanlar hatta çocuklar vardı. Biz içeride kahvemizi yudumlarken bir yandan da onların bitirdikleri buzdan heykelleri seyrettik. Oldukça hoş işler vardı.

Oturduğumuz kafeye dıştan bakış
Kafeye girerken anlamıştık zaten bir şeylerle kaşılaşacağımızı :)
Buzdan mantarlar
Çam ağacı ya da yıldız(?)
Buzdan şahane bir kuğu
Buzdan geyik, hatta üzerinde bir de kuş var :)
Bu kafede keşfettiğimiz bir diğer şey ise, Laskiaispulla adlı tatlı idi. Sonradan öğrendim ki bu tatlı aslında Tövbe Salısı ile ilgiliymiş. Paskalyanın tarihine göre bu Tövbe Salısı da 2 Şubat ile 9 Mart arasında bir güne düşermiş. Bu yıl da 9 Şubata denk gelmişti. Bu gün Batı Kiliselerindeki Büyük Perhiz’in ilk günü olan Kül Çarşambasının arifesine verilen admış. Nitekim Mardi Gras festivali de aynı güne denk düşüyor. Bu günün en büyük özelliği Büyük Perhize başlamadan önce istediğinizi yiyebiliyor oluşunuz (tabii bu sebeple de en güzelinden bir tatlı yemek herkesin hakkı :)); çünkü perhiz sırasında genellikle tereyağı, et, balık ve yumurta gibi ürünler tüketilmiyor.

Neyse, fazla başka konulara taşmadan ben Laskiaispulla’ya geri döneyim. Laskiaispulla dıştan bakınca biraz Alman Pastası’nı hatırlatıyor; ancak pek ilgili değil ikisi.

Biz nedense sadece içini açıp fotoğrafını çekmişiz :D O yüzden aşağıya bir de wikipedia'dan aldığımı ekliyorum.
Kaynak: Wikipedia
Alman pastasının içinde genellikle pastane kreması kullanılırken, Laskiaispulla’nın içerisinde kremşanti ve reçel var. Reçelin yerini sanırım çikolata da alabiliyor bazen. Yine Alman pastası çok daha yumuşak, hatta bazen kızartılıyor da sanırım, ancak Laskiaispulla daha ekmek varî. Aslında şimdi düşündüm de biraz bizde satılan paskalya çöreklerini andırıyor yapı olarak. Evet evet, tam çörek ekmeği :) Sonuç olarak benim hoşuma gitti. Sizin de zevkinize uyuyorsa yiyin, yedirin :)

Afiyet olsun ve iyi gezmeler :)

0 yorum:

Yorum Gönder