Bu yıl Madrid’de üçüncü kışımızı geçirdik ve ilk kez kar gördük, hem de ne kar! Geçtiğimiz ay (Ocak ayında) Madrid’e son 50 yılın en yoğun karı yağdı. Bu kar fırtınasına Filomena adı verildi ve sadece iki gün sürmesine rağmen hayatı inanılmaz derecede felç etti. Böylesi kar en son 1970 yılında yağmış. Kar kalınlığı yer yer 50cm’ye kadar ulaşıyordu.
Yağan karın
güzelliğini bir yana koyarsak, tipinin hüküm sürdüğü iki gün boyunca ve
özellikle de sonrasındaki bir hafta
süresince bir Avrupa başkentinde görmeyi ummayacağımız görüntülerle karşılaştık.
Kar, Ocak
ayının 8’inde (7'sinde de biraz serpiştirdi ama pek etkili değildi), akşamüstü yağmaya başladı. Birkaç gün, hatta bir hafta on gün
öncesinden radyo, televizyon ve internet gibi medya organlarından pek çok uyarı
yapıldı; kırmızı alarm verildi. Yani günümüz teknolojileri ve meteorolojik
gözlemleri sayesinde böyle yoğun bir kar yağışı bölgede bekleniyordu.
Madrid yaklaşık 700 metrede kurulu bir yayla/bir plato
aslında. Kısmen yüksekte olsa bile kışları genellikle kar yağmıyor. Nitekim en başta da
belirttiğim üzere bu üçüncü kışımız ve ilk kez kar görüyoruz. Olayın
ilginçliğini belirtmek açısından bu kısmı tekrar vurgulamak istedim :)
Ayın 8’i Cuma günü başlayan kar yağışı ve tipi aralıkla Pazar sabahına kadar sürdü. Sonra da bir daha kar yağmadı. Bu iki, hatta neredeyse 1,5 günlük kar yağışı hayatı öylesine kilitledi ki Cuma akşamı insanlar saatlerce (6-7 saat sanırım) otoyollarda, arabalarının içinde askerler tarafından kurtarılmayı beklediler. Temizleyen olmadığı için, yağan kar tam 10 gün yerden kalkmadı. Hiçbir mağazayı geçtim, hiçbir süpermarket açılamadı. 10 Ocak Pazar günü açıldıklarındaysa ilk birkaç saat içinde herkes, markette taze ne varsa silip süpürdü. Yollar kapalı olduğu için yaklaşık bir hafta, gıda taşıyan tırlar Madrid’e ulaşamadı ve marketlerde yiyecek bulamaz olduk. Neyse ki (!) pandemi var da, virüs kapıp evde karantinada kalmamız gerekirse diye bir köşeye yığdığımız erzakımızdan faydalandık bu süre boyunca.
Ulaşım sorunundan
tek etkilenen elbette gıda tırları değildi. Cankurtaran, polis, itfaiye gibi hayati öneme sahip araçlar da
gidecekleri yere ulaşamıyordu. Bu yüzden mahallerde anons yapılıp
insanların evden çıkmamaları, çünkü olur da bir yerlerini kırarlarsa kendilerini
hastaneye götürecek cankurtaran olmadığı, kendi arabalarına binseler bile
yollar kapalı olduğu için hastaneye ulaşamayacakları bildirildi. Kısacası,
herkes evlerinde mahsur kaldı. Zaten bizim sitenin bahçesine açılan bina
kapısının önü kar dolduğu için bir yere gidemiyorduk. Üç beş gün sonra birkaç
gönüllü kapının önünü temizleyince çıkabildik; çünkü sitenin kapıcısı da işe
gelemiyordu!
Sitenin havuzu da dondu tabii |
Bu arada tabii
insanların “evden çıkmayın, bi’ tarafınızı kırmayın,” uyarılarına
aldırmadığının altını çizmek lazım. Biz de Cumartesi günü, bu uyarıların
farkında değilken çıkıp birkaç poz çektik dışarıda ama zaten diz boyunu aşan
kar yüzünden fazla da ilerleyemedik, geri döndük mecburen. Ama dimdik park
merdivenlerinden kayanlar mı istersiniz, yollarda kızaklı koşu yapan mı
bilemiyorum… O merdivenlerden kayanlardan birkaçı kesin bir yerlerini
kırmıştır. Hastaneye gidebildiler mi… Sanmıyorum. Bu arada otoyollar da kapalı
olduğu için bayağı insan otoyollarda kızaklı koşu yapmış :D
İtiraf ediyorum, biz de kar raketlerimizi dolap diplerinden çıkarttık :D
Gelelim
yolların kapalı olmasının yarattığı diğer sorunlara… Bizim ilçede bir hafta boyunca (14 Ocak Perşembe gününe kadar) çöpler
toplanmadı. Dışarı çıktığımızda inanılmaz bir koku gelmeye başlamıştı
artık. Öte yandan etraf köpek kakası doldu. Ya normalde de insanlar
köpeklerinin kakalarını toplamıyorlardı ve beyaz örtü üzerinde daha da belirgin
bir şekilde bu siyah noktacıklar açığa çıktı ya da insanlar kar yüzünden
köpeklerinin peşinde koşmayıp pisledikleri yeri temizlemeden devam ediyorlardı;
bilemiyorum. Ama bayağı kişinin bu durum karşısında söylenip ilçe belediyesine
saydırdığını okudum.
Çöp kutuları daha ilk günden bu hale gelmişti
Bu arada biz
yine de iyi durumdaki (!) ilçelerden birinde oturuyormuşuz. Çoğu bölgede elektrikler ve su da birkaç
gün boyunca kesilmiş. Elektrik kesilir diye düşünmemiştim, ama “şimdi kesin
su boruları donacak, patlayacak, çatlayacak, susuz kalacağız,” diye aklımdan
geçirmiştim.
İki gün etkili olan tipinin yarattığı bir diğer sorun
ise düşen ağaçlar ve kar yüzünden çöken çatılardı. Daha tipinin ilk günü bizim
ilçenin polis karakolunun çatısı çöktüğü için neredeyse hizmet veremez hale
geldiler.
Önümüzdeki parktaki ağaçların ise patır patır düştüğüne şahit olduk. Açıkçası
ağaçlara bayağı üzüldüm. Madrid gerçekten de çölün ortasında oluşturulmuş bir
vaha ve her bir ağaç çok kıymetli. Ağaçlar düşünce açığa çıkan güdük köklerine
baktım da, bu topraklarda tutunmaları gerçekten mucizeymiş. Dayananlarınsa
yollarına çok daha kuvvetle devam edeceği kesin. Tipi boyunca sanırım 150 bin
ağaç devrilmiş. Çoğu yolları kapatmış, arabaların üzerine devrilmiş.
Bunu, on gün kadar sonra kar kalkınca çektim.
Peki
yollarımız ne zaman açıldı? Belediye
“evden sakın çıkmayın, bir tarafınızı kırmayın” diye uyarı yaparken, 11 Ocak
Pazartesi günü bir yandan da “lütfen herkes çıkıp kapısının, sokağının önünü
temizlesin, biz yapamıyoruz,” diye yardım dilenmeye başladı. Temizlik
konusunda böylece bir ilerleme kaydedildi (yeri gelmişken, balkonundan ya da terasından alttan geçen var mı yok mu diye bakmadan
üzerimize kürekle kar atanları da kınamak istiyorum). Yine aynı Pazartesi
gününe kadar ilçemizde tek bir yol açma aracı mevcut değildi. O gün bir tane
gelip ana yolları açmaya başladı sağ olsun, ama 50 bin nüfuslu ilçenin 4 ana
yolundan birini bile ilk günde açamadı sanırım. Sonuç olarak tüm yolların
temizlenmesi 5 günü, bütün yaya yollarının temizlenip, kırılan ağaçların
kaldırılması ise 10-15 günü buldu. Bu sürede tabii ki çoğu uçuş da yapılamadı.
Özellikle sanıyorum ilk 4 gün bütün uçuşlar iptal oldu. Zaten covid yüzünden
fazla da uçuş yapılmıyordu, büyük sorun olmamıştır bence.
Bu arada içinizde “okula işe gidenler ne yaptı peki?” diye soranlar olabilir. Okullar Noel tatilindeydi ve 11 Ocakta açılacaklardı. Açılış önce ayın 18’ine, okul bahçeleri ve çevreleri temizlenemediği için de sonrasında 20 Ocak’a ertelendi. Bu arada tabii ki okul bahçelerini de gönüllü veliler temizledi. İş yerlerindense çalışanları mümkünse uzaktan çalıştırmaları istendi. Hatta bizim belediye başkanı izin yazısı yazdı çalışanlar için “ilçemizde yollar kapalı olduğunuzdan ilçemizde ikamet etmekte olan çalışanınız işe gidemeyecektir, lütfen evden çalışması için kendisine izin veriniz, bilgilerinize sunarım, imza: belediye başkanı,” diye :D Yaklaşık 10 gün geçerliliği vardı bu yazının. Zaten millet pandemi yüzünden evden çalışmaya alışık olduğundan izin alabilmişlerdir diye düşünüyorum. Ayrıca patronların da işe gidebildiklerini sanmıyorum, çünkü sadece bizim ilçe değil, her yer kilitti.
Kısacası, oldukça ilginç bir kar fırtınası yaşadık Madrid’de. İki günlük tipiden sonra güneş açmasına rağmen 10 gün neredeyse 15 gün boyunca karın yerden kalkmamasına pek şaşırdım. Artık en sonunda çatılardaki karlar çığ gibi düşüyordu. Helsinki’deki gibi karla mücadele edip çatıları temizlemeyi bilmediklerinden olsa gerek pek çok kez böyle kar düştü, neyse ki altında kalmadık (bu noktada bkz. Helsinki’de karla mücadele). Biraz herkes kendi evinin, okulunun önünü temizlemiş oldu. Tabii bu arada bol bol da kardan adam ve kartopu savaşı yapıldı. İşin kötüsü, pandemi olduğu için kar yağışından sonra virüs kapanların sayısında bir patlama yaşandı. Neden acaba? (!)
Sonuç olarak hayatım boyunca unutmayacağım bir tipiydi. Bütün aksilikler bir yana, izlemesi ve fotoğraflaması çok keyifliydi. Aşağıya birkaç fotoğraf ve video daha paylaşarak yazımı sonlandırıyorum.
Sevgiler,
0 yorum:
Yorum Gönder