Bir blog yazarı olarak arada sırada ben de
kendi takip ettiklerimi sizinle paylaşsam fena olmaz diye
düşündüm.
Eğer başarabilirsem bu paylaşımları
fotoğraflar ve söyleşilerle desteklemeye çalışacağım :) Böylece daha sempatik
olur diye düşünüyorum.
İlk paylaşımımda Deren Soykan’a ve
internet sitesine ( derensoykan.com ) yer vermek istiyorum. Kendisi çok değerli
bir arkadaşım olmasının yanı sıra aynı zamanda çiçeği burnunda bir anne ve
kendisini takip etme sebeplerimin başında da annelik ve oğlu Ömer’in gelişimi
hakkında yazdığı sempatik ve su gibi akıp giden yazılar geliyor. Benim gibi
henüz anne olmayan ama ileride olmayı düşünebileceklerin bile hevesle takip
edeceklerini düşünüyorum.
Gelelim Deren’le yaptığımız kısa
söyleşiye… :)
*Öncelikle seni kısaca tanıyabilir miyiz?
Ben Deren, liseyi Saint Joseph’te okudum,
ardından da Galatasaray Uluslararası İlişkiler bölümünü bitirdim. Şu an özel
bir şirkette dijital pazarlama sorumlusu olarak çalışıyorum. 2015’te
evlendikten hemen sonra, 2016’da Ömer doğdu ve bloggerlık yolculuğum başladı.
*Ömer hakkında yazmaya nasıl karar verdin? Hep aklında “günün birinde böyle
bir site açıp çocuğu olan insanlara yardımcı olayım, anne adaylarına yol
göstereyim” fikri var mıydı, yoksa Ömer’den sonra mı oluştu?
Aslında benim bir blogum vardı hatta onu
bir arkadaşımla uğraştık site haline getirdik ama hiçbir zaman sebat edip sürekli
yazı yükleyemedim. O zamanlar daha çok kişisel yazıyordum, doğum iznine çıkınca
aklıma anne bebek hakında yazmak geldi. Sonra fark ettim ki insan aslında
söyleyecek bir şey olduğunda aradığı konuyu buluyormuş. Anne bebek hakkında
yazan bir sürü anne var ama herkesin deneyimi biricik tabii ki, ben de
deneyimle bilgiyi bir araya getirmeye çalışıyorum. Bir de açıkçası ben hamile kaldığımda
çok tecrübesizdim, araştırdıklarımı bir özet haline getirmek bana da faydalı
oldu. Her zaman yazarak düşünmeyi ve sen de biliyorsun liseden gelme bir
alışkanlık olarak bilan yapmayı severim :) Yani ben de yazarak öğreniyorum aslında,
anne adaylarına yol göstermek çok iddialı olabilir, deneyimlerimi paylaşıyorum
diyeyim o yüzden :)
*Aslında bu noktada senin sadece Ömer hakkında yazmadığını da belirtmekte
fayda var. Yazdığın ya da yazmaktan hoşlandığın diğer konular neler?
Evet aslında “annelik” ve anneliğe
yüklenen rollere biraz kafamı takmış durumdayım :) Ben de iyi bir anne olmaya çalışıyorum
ama kime göre iyi, neye göre iyi? Tabii ki kendime göre bir model oluşturmaya
çalışıyorum. Hatta en son yazımda “yeni nesil annelik” diye bir akım başlattım :) Şöyle özetliyorum: “Ne mükemmel, ne
berbat. Sıfatlardan uzak, kendiyle barışık, özgüveni yüksek.” İş annelik olunca
o kadar çok kalıp var ki, saçını süpürge etmek zorundasın ya da hayır çocuğunu
özgür yetiştiren mükemmel anne olman lazım. Ona fırsatlar sunuyorum diye
çocuğun bütün hafta sonunu kurslarda geçirtenler.. Bu kalıplardan biraz
uzaklaşıp insanları rahatlamaya ve çocuklarına sevgi vermeye yöneltmeye
çalışıyorum :) Annelere kendilerine vakit ayırabilecekleri
zamanlar yaratmak için öneriler sunuyorum ya da emziriyorum diye demode
giyinmek zorunda olmadıklarını göstermek istiyorum. Bir yandan da daha birkaç
yazı yükleyebildiğim dijital dünya kategorim var. Bu da mesleğimden uzak
kaldığım zamanlar için, kendim için yaptığım bir şey aslında. Dijital dünyada
olup bitenleri, moda olan uygulamaları ya da kişileri birazcık da magazinsel
bir dille anlatıyorum. :)
*Peki “Ömer şu kadarlık olana kadar yazacağım” diye kendine bir kıstas
koydun mu? Yoksa nereye kadar giderse mi diye düşünüyorsun?
Aslında blog yazmak dışında da yapmak
istediğim şeyler var, bazı şeyleri konuşarak anlatmak çok daha etkili oluyor ve
her zaman instagramın ya da snapchat’in süresi buna yetmiyor, bu nedenle
youtube videoları da çekmek hedefim ama henüz gerekli düzeni kuramadım bunun
için :) Çocuk ve
annelik bitmeyen bir süreç ve aklımda daha yazacağım anlatacağım bir sürü konu
var. Anlatmak istediklerim olduğu sürece yazarak ya da konuşarak bir şekilde
anlatacağım sanırım :)
*Bu arada Ömer’in kaç aylık olduğunu sormadan da geçmeyelim. :)
Ömer şu an tam 7 buçuk aylık ve yerinde
duramayan bir bebek. Kime çekti bilmiyorum :) :)
*Yazılarından ve sosyal hesaplarından da takip ettiğim kadarıyla Ömer’le
bol bol geziyorsunuz. Çoğu anne yurtdışı ve yurtiçi gezileri geçtim çocuğunu
evden çıkartmıyor/çıkartamıyor siz nasıl başa çıkıyorsunuz? Verebileceğin
birkaç kısa tavsiye var mı?
Aslında daha bile çok gezmek istiyoruz :) :) Bebekle evden çıkmak hakikaten bir iş, o
yüzden değil yurtiçi yurtdışı seyahatleri parka bile çıkartmayan anneleri de
anlıyorum. Konfor alanından uzaklaşmak istemiyor bazen insan. Ama benim için
iyi anne olmak diye bir şey varsa o da Ömer’in farklı ortamlar, farklı insanlar
görerek büyümesini sağlamaya çalışmak. Bir iki kez yapsalar ve çocuklarının
tepkilerini fark etseler hep yapmak isteyecekler :) Özellikle en son Roma seyahatimizde çocuk
gözünde insanların hepsinin aynı olduğunu o kadar güzel gösterdi ki Ömer, giderken
Hintlilerin kucağından inmedi, orada gördüğü her milletten insana gülücük
dağıttı, özellikle favorisi Çinliler’di sanırım :) Sanırım bebekle gezmekle ilgili
verilebilecek en güzel tavsiye, etrafa aldırış etmemek olur. Çünkü çocuk tabii
ki sıkılıyor, ağlıyor, acıkıyor, uykusu geliyor. Kendinizi sıkarsanız kendinize
de, çocuğa da sıkıntı edersiniz. Biz Pantheon’un yanındaki duvarda bez de
değiştirdik, Ömer’in ağlamasını hemen susturamadığımız da oldu ama kendimizi
perişan etmedik açıkçası. En önemlisi bu diyebilirim.
*Ömer ile ilgili ve bizimle paylaşmak istediğin bir anın olur muydu?
Anı anlatınca çok komik olmuyor :) :) En son Ömer’in aylık rutin kontrollerini
yaptırdığımız hastanede ünlü Doktor Canan Karatay’la karşılaştık. Tabii Ömer
yine gülücükler, şımarmalar :) Canan Hanım da bayağı bir ilgilendi sorular sordu
bize, Ömer’le de sohbet etti. Şimdi çocuk ne zaman ekmeğe uzansa “Hayır oğlum
sen ekmek yiyemezsin, Canan Karatay’la tanıştın” diyoruz :) Biz genelde Ömer’le yemek yedirirken de,
onunla oynarken de çok eğleniyoruz, çok gülüyoruz. Sanırım bir tek geceleri
uyumazken eğlenmiyoruz :) :) Çocukla eğlendiğin zaman zaten hayat
güzelleşiyor. Tanık olmak isteyenleri instagram’a ve snapchat’e beklerim :)
*Son olarak, seni takip edebileceğimiz sosyal medya hesaplarını paylaşarak
söyleşimizi sonlandıralım.
Aktif olarak kullandığım snapchat ve instagram
hesabım var. Bir de blogum :)
Instagram: instagram.com/derensoykan
snapchat: soykanderen
Beni blogunda ağırladığın için çok çoook
teşekkür ederimm, söylemek istediğim ne çok şey varmış :)
Ben de bu güzel söyleşi için Deren’e teşekkür ediyorum, pek samimi ve
zevkliydi, umuyorum sizler de eğlenmişsinizdir :) Başka bir yazıda görüşmek
üzere
Yazıda kullandığım bütün fotoğraflar Deren Soykan'a aittir.
0 yorum:
Yorum Gönder