Venedik'i ilk defa 2010'da ERASMUS yaptığım sırada ziyaret etme imkanım olmuştu. Ben trenle gitmiştim, fakat uçakla Venedik havaalanına inmek de başlı başına başka bir deneyim. Ola ki uçakla Venedik'e gidiyor, ya da uçakla dönüş yapacaksanız mutlaka pencere kenarını ayarlayın :)
Herhalde Venedik şimdiye kadar en çok eğlendiğim şehir olmuştur. Labirent gibi sokaklarını elinizde harita ile gezmek oldukça zevkli. En başlarda yol bulmak oldukça zordu. Pek çok defa farklı taraflara girip kanala düşme tehlikesi bile atlatmışımdır. (Sanırım bundaki en büyük etki sadece haritaya bakarak yürüyor oluşumdu.) Aralık bile diyemeyeceğim kadar alanların da sokak olduğunu öğrendikten sonra harita okumak biraz kolaylaştı.
Venedik’de gezerken hemen her sokağa
girip çıkmaya özen gösterin (tabii kaybolmadan). Böylece ilginç binalarla
karşılaşabilirsiniz.
Herhalde Venedik şimdiye kadar en çok eğlendiğim şehir olmuştur. Labirent gibi sokaklarını elinizde harita ile gezmek oldukça zevkli. En başlarda yol bulmak oldukça zordu. Pek çok defa farklı taraflara girip kanala düşme tehlikesi bile atlatmışımdır. (Sanırım bundaki en büyük etki sadece haritaya bakarak yürüyor oluşumdu.) Aralık bile diyemeyeceğim kadar alanların da sokak olduğunu öğrendikten sonra harita okumak biraz kolaylaştı.
Tabii ki
Venedik, İtalya’nın en popüler turistik şehirlerinden birisi. O yüzden
kalabalık da kaçınılmazdı. Yürürken pek çok Türk
grubuna da rastladım, “Ahmet, hangi taraftan gelmiştik yahu.” diye tartşıp konuşan insanlar oldukça çoktu. Yolda yürürken en çok karşılaşılan zorluklardan biri, girdiğiniz bir sokaktan geri çıkmak. Karşıdan gelen biri varsa geri geri gitmek zorunda kalan taraf siz olabilirsiniz, veya nereye gideceğinizi bulmak üzere haritaya eğildiğinizde tüm turist trafiğini kitleyebilirsiniz; dikkatli olun.
grubuna da rastladım, “Ahmet, hangi taraftan gelmiştik yahu.” diye tartşıp konuşan insanlar oldukça çoktu. Yolda yürürken en çok karşılaşılan zorluklardan biri, girdiğiniz bir sokaktan geri çıkmak. Karşıdan gelen biri varsa geri geri gitmek zorunda kalan taraf siz olabilirsiniz, veya nereye gideceğinizi bulmak üzere haritaya eğildiğinizde tüm turist trafiğini kitleyebilirsiniz; dikkatli olun.
Eğer
“Venedik’e gelmişken maske de alalım, adettendir.” diye düşünüyorsanız,
çevrenizde 10 euro’dan 500euroya kadar pek çok seçenek göreceksiniz. 10
euroların ne kadar dandik olduğu bir yana, 100euro olup da dandik olan birşey
satın almamaya çalışınız. Eğer bütçeniz el vermiyorsa beğendiğiniz güzel maskeleri
almaya, o zaman fotoğrafını çekinmekle yetinebilirsiniz benim yaptığım gibi.
Venedik
haritanızı elinize alınca, hayretle çevrenizdeki hemen her binanın turistik
olduğunu göreceksiniz. Sakın hepsine girip çıkarım diye düşünmeyin. Turistik
harita/rehberde gösterilen yerlerin %80i kilise. Bir iki en büyük ve meşhuruna
girip çıktıktan sonra gerisiyle ilgilenmeye gerek olduğunu düşünmüyorum; eğer
kilise aşığı değilseniz tabii.
Venedik’e gelmişken
San
Marco meydanına gitmeden dönmeyin. Zaten gidip de meydandan geçmeyen turist
olduğunu sanmıyorum :)
San Marco meydanında pek çok müze var,
buna ek olarak bir çan kulesi ve San Marco Bazilikası da meydanı
süsleyen şeyler. Özellikle Bazilikaya girip Sultanahmet meydanından getirilen
at heykellerini görebilirsiniz. Biz saati karıştırmışız o yüzden göremedik ne
yazık ki (Bu noktada 2013 tarihli bir not eklemek istiyorum yazıma. Bu yıl ki Venedik gezimde Bazilika'yı tekrar ziyaret edip atları görmek istedim. Yalnız içerde bir yerlere sakladılarsa bilemiyorum ama tüm arama ve taramalarıma karşın Bazilika'nin dış cephesinde bulunan at heykelleri dışında heykele rastlayamadım. Oysa som altından bir heykel bekliyordum ben ve dış cephede bulunan atların taklit olduğunu duymuştum. Ola ki birilerinin bu konu hakkında daha fazla bilgisi varsa her türlü yorumu bizlerle paylaşabilir. Şimdiden teşekkürler :) )
Bazilika’dan meydana bakış :
Bu resimde gördükleriniz ise, özellikle kışın,
yağmurlarla hepten yükselen kanal sularına karşı bir önlem. Bu tahtalar meydana
seriliyormuş ve üzerlerinde yürünüyormuş. Bizim pazarlara kurulan tezgahlar geldi aklıma bunları görünce :)
Ben gittiğim zaman, San Marco meydanında
kocaman da bir İstanbul reklamı vardı.
Dediğim gibi, Venedik’e gitmişken San
Marco meydanına uğramadan etmeyin; ama gondola binmeden de yapabilirsiniz
sanırım. Gondolcularla pazarlık yapmak oldukça güç. Fiyatları oldukça yüksek.
10dk’sı 50euro gibi fiyatlardan başlıyor diyebilirim. O yüzden biz binmekten
vazgeçtik. Ama bol bol gondol fotoğrafladım tabii ki. Zaten herhangi bir yerin
fotoğrafını çekerken gondolları kareye sokmamak oldukça güç.
Venedik’in simgesi aslan. Bu yüzden San
Marco meydanında aslan heykelleri görebilirsiniz. Ayrıca pek çok evden sarkan
aslanlı bayraklar da Venedik’i temsil ediyor. “Ne ola ki bu?” demeyiniz, ben
söylemiş olayım.
Girdiğiniz dükkanlardan dışarı çıkarken
de dikkat etmenizi tavsiye ederim, yoksa kanala düşmeniz işten bile olmaz. :)
Her köşe başında gördüğüm kuyular,
“Acaba bir zamanlar kanallardan akan sular içilebilir su muydu?” diye kendime sormama
sebep oldu. Ama sanmıyorum, sonuç olarak Venedik, Akdeniz’in ortasında bir
adalar bütünü. Ama belki de tuzlu suya karışmadan yoluna devam eden tatlı su
tünelleri vardı.
Venedik’de tesadüfen keşfettiğimiz bir başka
müze ise arkeoloji müzesi idi. (Ayrıca doldurulmuş hayvanların olduğu geniş bir
sergi de vardı.) Siz de benim gibi arkeoloji ve tarihe meraklıysanız muhakkak
ziyaret edin derim. Gerçekten çok hoş tasarlanmış bir müze idi. Ancak içerde
fotoğraf çekmek yasak olduğu için fotoğraflayamadım.
Venedik’de yürürken kaçınılmaz olarak
onlarca köprünün üzerinden geçeceksiniz. Bunlardan en meşhuru ise, ilk resimde
görmekte olduğunuz Büyük Kanal’ın üzerinden geçen Rialto köprüsü.
Venedik’in martıları da bizim martılar
gibiydi. İyi beslenmiş kocaman martılar. Gerçekten de deniz martısı ile göl
martısının farklı olduğu kesin.
Ve biraz da Venedik’den genel manzaralar ile
Venedik güncemi de burada sonlandırıyorum.
0 yorum:
Yorum Gönder