Photo by nursingschoolsnearme.com (flickr) |
Bu kez sizlere pek de eğlenceli olmayan ve Avrupa’yı da etkisi altına alan bir konu hakkında yazmaya karar verdim; koronavirüs ya da genel adıyla COVID-19. Abartıldığı kadar önemli mi?
Açıkçası işi panik derecesinde abartmaya gerek olduğunu
düşünmüyorum, ancak bu virüsü görmezden de gelmemek gerek, yoksa iş kötü bir
noktaya varabilir…
Doktor ya da sağlık çalışanı değilim, o yüzden işin
hastalık boyutu hakkında oturup ahkâm kesmeyeceğim, ancak burada, özellikle
İtalya ve İspanya’da gözlemlediklerim üzerinden size uyarılarda bulunmaya
çalışacağım.
Şu anda Madrid’de oturuyorum. Öncelikle söylemem gerekir
ki, Çin’i geçtim, virüs İtalya’yı kasıp kavurmaya başlarken bile insan, kendi
burnunun ucuna kadar gelmeden durumun önemini kavrayamıyor. İnsanlar en başta “Nasıl
olsa Çin’de” deyip pek dikkate almamıştı, ancak bu öyle bir virüs ki, gerçekten
inanılmaz bir hızla yayılıyor. Çoğu insan virüsün çocuklara bulaşmadığını
zannediyor, oysa özellikle 0 – 10 yaş arasında ölüm görülmemiş olmasına rağmen
çocuklar taşıyıcı olabiliyor. Şimdilik, hâlâ en güvenli yöntem temizliğe özen
göstermek, elleri/yüzü sabunla bol bol yıkamak ve kalabalık alanlara girmemek gibi
gözüküyor. Bu arada yeri gelmişken şu el yıkama videosunu bırakayım, belki
birine yararı dokunur. 1 – 2 gün düzenli olarak ellerinizi böyle yıkarsanız
zaten alışkanlık yapıyor.
Çoğu insan virüsün sıcaklar arttıkça yok olacağını
düşünüyor ama bunun bir garantisi yok. İspanya’da mesela havalar ısınmaya
başladı bile, ama vakalar da artıyor.
Gelelim benim tecrübelerime ve uyarılarıma…
En başta da söylediğim üzere çoğu kişi burnun ucuna
gelene kadar virüsü pek dikkate almıyor ve almayacak da. Tıpkı Türkiye’de
olduğu gibi. Herkes düğünlerde, eğlencelerde ya da türlü türlü aktivitelerde.
Elbette şirketler de insanları uzaktan çalışmaya yönlendirme konusunda pek
istekli olmadığından çoğu kişi zamanını kapalı ve tıkış tıkış toplu taşıma
araçlarında geçirmek zorunda kalıyor. Çoğu kişi 3 – 5 vaka varken neden önlem
alınması gerektiğini anlayamıyor, oysa hızla önlem alınması gerekiyor çünkü hem
İtalya hem de İspanya en başta, ilk vakanın ortaya çıkışından sonraki ilk bir
hafta on günü 3 – 5 vaka ile geçirmişti. Oysa şimdi her geçen gün artan vaka
sayısı 2000 – 3000’leri geçer oldu.
Avrupa’da yapılan en büyük yanlış, önlerinde İtalya gibi
bir örnek olmasına rağmen sınırları kapatmakta geç kalmaları. Çoğu ülke ya bu
hafta sonu sınırlarını kapattı ya da kapatmadı bile. Keza İtalya’ya uçuşlar da
çok geç durduruldu. İspanya’daki ilk vakaların çoğunu İtalya’dan gelen kişiler
oluşturuyordu.
Benim kişisel görüşüm en mantıklısı tüm
dünyanın birleşip 15 günlüğüne her şeyi kapatması yönünde. Yani öyle bir gün
okulları kapat, öteki gün müzeleri kapatla bu iş yürümüyor. Ekonomik olarak zor
bir 15 gün olacaktır eminim ama böyle belirsiz bir karantina içinde yaşamak da
sinir bozucu (İspanya ve İtalya adına konuşayım), ayrıca bir işe de yaramıyor.
Ama 15 günlüğüne herkesi gerçekten eve tıkarlarsa bence hem virüsün bulaşması
kontrol altına alınır, hem de küresel ısınmaya falan faydası olur, ancak
herkesin aynı anda yapması lazım, o yoksa bir işe yaramayacak gibi.
Nitekim bildiğiniz üzere İtalya ve
İspanya’da OHAL ilan edildi. İki ülkede de zorunluluk halleri dışında evden
çıkmak yasak. Bu zorunluluk halleri gıda alışverişi ve hastane randevusu gibi şeyleri
kapsıyor ve gıda alışverişine de tek çıkmanız gerekiyor. Yani bir aileden bir
kişi gidiyor her seferinde. Buna ek olarak İtalya’da insanları sayıyla markete
ya da eczaneye alıyorlar, böylece insanlar birbirlerine çok yaklaşmamış oluyor.
İşe gitmesi gerekenler ise yanlarında çalışma saatlerini gösteren izin kâğıdı
taşıyorlar yoksa mahalleler arası geçiş bile yasak. Yani İstanbul’dan
örnekleyecek olursak Üsküdar’dan Kadıköy’e gitmeyi geçtim, geçerli bir
sebebiniz yoksa Hasanpaşa’dan Rasimpaşa’ya bile geçmeniz yasak.
Öte yandan bu iki Avrupa ülkesi için “zorunluluk
halleri” farklılık gösteriyor gibi. Örneğin İspanya’da berberler ve
ibadethaneler açık kalırken (ki berberler protesto ettiler kapalı kalmalarına
karar verildi şimdi) sokakta spor yapmak (koşmak vs.) yasak. İtalya’da ise
sokakta spor serbest ama ibadethaneler ve berberler kapalı.
Bu arada tabii ki tüm çocuk parkları ve
normal park alanları da kapatılmış halde. Çoğu insan virüsün açık alanda
yayılmadığını düşünüyor, o yüzden de güzel havalarla birlikle parka bahçeye
akın ediyor. Evet, belki açık hava yayılmasını biraz durduruyordur ancak sorun,
insanların gidip gruplar halinde toplanması. Bu da hastalığın yayılması için en
güzel ortamlardan biri parklar demek.
İtalya’da bu kadar önlem alınmış
olmasına rağmen, belki de harekete geçmekte biraz”cık” geciktikleri için, vaka
artışında bir azalma pek gözlemlenmiyor. Sadece virüsün ilk çıktığı noktada vakalar
durmuş halde diyorlar. O da, oradaki herkese yayıldığı için başka vaka
çıkmamasından olabilir gibi geliyor bana. Şimdi İtalya’nın kuzeyinden çok, orta
ve güneyinde vaka artışı başlamış halde, çünkü kuzeydeki pek çok insan, okul ve
iş yerlerinin kapanmasıyla OHAL’den önce kuzeyden orta ve güney kesime,
ailelerinin yanına geçti. İşin kötü tarafı, özellikle İtalya’nın güneyinde
sağlık sisteminin bu virüsü kontrol altında tutamayacağı ve hastalara yardım
edemeyeceği yönünde bir görüş olması. Zaten yerel yetkililer de bunu dile
getiriyor. Kısacası, İtalya’yı daha da zor günler bekliyor gibi gözüküyor…
Gelelim pek çok yerde çıkan “İtalya
hastalar arasında ayrım yapıyor, durumu kritik olanları tedavi etmiyor”
yaklaşımlarına. Bu bana pek doğru gelmiyor. En azından şimdilik… Kuzeydeki
çeşitli hastanelerde çalışan akrabalarım da bu haberleri yalanladı. Ama yakında
böyle bir durumla karşı karşıya kalınmayacağını garanti edemeyiz.
Hasta seçilimi denilen
"triage" meselesi yaklaşık 2 haftadır İtalya’da uygulanıyor, yani
hastanelerin girişine sahra hastaneleri kuruyor ve insanları içeri almadan önce
bu kısımda kontrol ediyorlar. Ardından da evet, önem sırasına göre evde
karantinaya, hastanede karantinaya ya da acil karantinaya alıyorlar. Ancak 60
yaş üstünü özellikle elediklerine dair bir şey yok.
Yine de ağır hastalar için gerekli solunum cihazlarını bir süre sonra tüketecekleri kesin. İşte o zaman ne olacak göreceğiz…
Öte yandan sadece İtalyanları suçlamak yerine Avrupa’nın genelinin bu virüs karşısında takındığı tavra da bakmak gerek. Şu anda Avrupa'da bu işe bile bile müdahale etmeme gibi bir durum da var bazı ülkelerde. Örneğin kendi ülkelerinde vaka artışı olmasına rağmen OHAL, uzaktan çalışma, okul kapatma vs hiçbir şey yapmayan, dahası test bile yapılmayan ülkeler var. Çoğu ülkenin sağlık sistemi, özellikle de sistemi özel sağlık sistemi üzerine kurulu olan ülkeler bu süreçte bayağı zorluk geçecek, bu salgın karşısında dayanamayacak deniyor, ayrıca pek çok Avrupa ülkesinin dile getirmeseler de yaptıkları gibi emekli nüfusu elemek, özellikle emeklilik sistemi için işlerine geliyor. Yani ister doğrudan, ister dolaylı yoldan olsun bir eleme yapıldığı kesin…
İlerleyen günler ne getirecek hep
birlikte izleyip göreceğiz, ancak size tavsiyem, her nerede yaşıyor olursanız
olun (çünkü bu virüsün yayılmadığı ülke kalmadı gibi) mümkün olduğunca
evinizden çıkmamanız yönünde. Deli gibi gıda alışverişi yapmanıza gerek yok, 15
gün yetecek kadar gıdayı bir köşeye stoklayıp geri kalan günler için normal
alışverişe çıkarsanız herkes rahat eder ve kıtlık falan da yaşanmaz. Düğünleri,
eğlenceleri, görüşmeleri, dışarıda yeme içmeleri bir süreliğine ertelemenizde
fayda var. Yapabiliyorsanız evden çalışın, umarım en kısa sürede buna da bir
düzenleme gelir Türkiye’de.
Hatta burada alınan önlemler
çerçevesince birkaç madde sıralayayım:
- Ellerinizin yanı sıra, özellikle eve ilk döndüğünüzde yüzünüzü de iyice yıkamayı unutmayın (önce ellerinizi, sonra yüzünüzü, sonra tekrar ellerinizi yıkamanız en iyisi gibi). Özellikle bıyık ve sakal bırakanlar daha özenli davranmalı.
- Gözlük, cep telefonu, cüzdan, anahtar gibi dışarıdayken dokunduğunuz nesneleri dezenfekte etmeyi unutmayın, yıkayabildiklerinizi yıkayıp, diğerlerini makul alkollü temizleme solüsyonlarıyla silmek gibi.
- Mümkünse dışarıda giydiklerinizi ya hemen yıkamaya atın ya da balkon gibi temas halinde olmadığınız yerlerde havalandırmaya bırakın.
- Evdeki kapı kulpu gibi sürekli temas halinde olduğunuz noktaları da deterjanla silmeyi unutmayın.
- Zorunlu haller dışında evden çıkmayın.
- Mümkünse bu zorunluluk halleri sadece gıda alışverişi için olsun ve alışverişe aileden sadece tek bir kişi gitsin.
- Alışveriş sırasında ve sonrasında kasadaki sırada çevrenizdeki ve önünüzdekilerle aranızda mesafe bırakmaya çalışın; alışveriş sırasında gerekirse tek kullanımlık eldivenler kullanıp sonra da çöpe atın.
- Alışveriş sırasında kıtlık varmış gibi davranmaya gerek yok, önceden güzel bir liste hazırlayıp sadece ihtiyacınız olan şeyleri alın.
- Bu arada eve servisi olan ya da paketinizi hazırlayıp birkaç saat içinde gidip alabileceğiniz marketleri tercih edebilirsiniz.
- Eve dönünce aldığınız gıdaları çıkartabildiğiniz kadar paketlerinden çıkartıp yerleştirin. Yoğurt vs gibi kabıyla kaldırmak olduklarınızı da silerek kaldırmanızda yarar var.
- Burada söylenen, eğer siz hasta değilseniz maske kullanımının pek de bir işe yaramadığı yönünde. Özellikle filtresiz maskelerin ömrü 2-3 saat kadar. Filtreliler bile maksimum 8 saat kullanılıyor ve bu iki maske türünü de bir kere çıkarttınız mı bir daha takmamanız gerekiyor. Çıkartırken maskeyi iplerinden tutarak çıkartıp hemen çöp kutusuna atmanız ve ardından da ellerinizi iyice yıkamanız önemli, çünkü maskenin üzerine yapışan virüsler olabilir. Ayrıca virüslerin gözünüzden de girebildiği düşünülürse maske gerçekten de pek etkili bir yöntem değil. Ancak hasta olan sizseniz, diğer insanlara virüs yaymanın biraz önüne geçmiş oluyorsunuz.
Şu an için Türkiye’de OHAL olmadığı
düşünülürse, kısacası kendi kendinize evden çıkma yasağı uygulamanız gerekiyor.
Gerçekten karantinaya düşerseniz işlerin çok daha iç sıkıcı olacağını tahmin edebilirsiniz
sanırım, o yüzden herkesin büyük çaba sarf etmesi çok önemli. Açıkça söylemek
gerekirse evde hapis kalmanın gerçekten de eğlenceli bir tarafı yok, özellikle
de küçük çocuğunuzla birlikte hapis kalıyorsanız. Virüs diye bir şey olduğunu
biliyor, bunun kötü olduğunu biliyor ama neden evde tıkılıp kaldığımızı, okula
ve en önemlisi çocuk parkına neden gidemediğini, evden neden çıkamadığını
anlayamıyor.
Son olarak, belki de bu virüsün yarattığı
iyi etkiden de bahsetmek gerek… Özellikle virüsün yoğun yaşandığı ülkelerde
hava kirliliği hissedilir derecede azaldı. Örneğin Madrid’de iki gündür, hava
kapalı olmasına rağmen inanılmaz temiz bir hava var. İnsanların arabalara
binmemesi, toplu taşımanın %50 azaltılması, uçak seferlerinin durma noktasına
gelmesi bir yerden sonra havayı da temizlemeye başladı. Aynı şeyi yoğun hava
kirliliği sorunu yaşan Çin için de söylüyorlardı. Bütün bunların ister istemez
küresel ısınmaya karşı olumlu bir tarafı olduğu da göz ardı edilmemeli, demek
ki her yıl 3 – 5 gün bile olsa motorlu araç kullanımı ve uçak yolculuğu
yasaklansa çok şey değişebilir. En azından bu benim kişisel görüşüm.
Hepimize sağlıklı günler!
0 yorum:
Yorum Gönder