Mart ayında bir haftalığına İsviçre’nin
Luzern şehrinin yakınlarındaki Engelberg kasabasındaydık. Üniversitenin
düzenlediği bir aktivite dolayısıyla bölgede bulunduğumuzdan bu kadar gelmişken
eh artık ben de bir kayak işine elimi sokayım dedim. Gerçi sonra biraz pişman
olmadım değil.
Engelberg’deki ilk günümüzde hava bayağı
kapalı olduğundan vaktimizi otelde geçirdik. Zaten kasabaya vardığımızda saat
4’e geliyordu. Cenevre’den Engelberg’e yolculuğumuz trenle yaklaşık olarak 3,5
saat sürdü.
|
Kaldığımız otelın odaları pek genişti ve modern döneşenmişti |
|
Ancak bu kadar modernliğe rağmen internet bağlanıtısı inanılmaz yavaştı ve hatta çalışmadığı zamanlar bile oluyordu |
|
Öte yandan WC/Banyo kısmının dekorasyonu ve kullanışlılığı üzerine biraz daha düşünseler daha iyi olacakmış. En başta çok sempatik gelse de bizim gibi eşli kalmayan arkadaşlarımız (hatta 3 kişilik odada kalanlar vardı) için bu tarz bir düzen pek hayırlı değil. Bir kere WC ve duş kapısı aynı, artık ne tarafa sürerseniz o taraf kapanıyor. İkinci olarak sürgülü kapının üzerinde gördüğünüz çiçek deseni oyulmuş halde, tesadüfen içine bakarsanız kapnın arkasındaki vatandaşı uygunsuz pozisyonda görmeniz içler acısı. Öte yandan kapı da sonuna kadar kapanmıyor zaten, tesadüfen odaya giren biri bile kafasını girince sola çevirse (bkz. ikinci fotoğraf, orada görmekte olduğunuz lavabonun yaslı olduğu duvarın arka kısmı da boş) direkt sizi tuvaletteyken görebilir. Dahası da var, ola ki duştayken ışığı yakarsanız, yatak tarafında oturan biri sizi yeşil plastik duvarın arkasından seçebiliyor. Aslında oldukça eğlenceli bir otel, değil mi? :p |
|
Bu da otelin bar kısmından bir görünüş. |
|
Neyse ki odamızın penceresinden manzara güzeldi |
İkinci günümüzde de hava her zamanki gibi
kapalıydı. Üstüne bir de lapa lapa kar yağıyordu. Ancak bu sefer otelde
durmadık. Öncelikle daha önce hiç kaymamış ya da iki üç saatten daha fazla
kayak deneyimi olmayan 5-6 arkadaşla birlikte bölgedeki kayakokuluna gidip
ertesi gün için 3 saatlik bir kayak dersi almak istediğimizi söyledik ve
kaydımız yaptırdık. Fiyatlar tabii ki tuzlu. 3 saatlik bir ders 7 kişi 350chf
civarında. 3 kişi de olsanız 7 kişi de olsanız 350chf ödüyorsunuz, yani ne
kadar çok insan o kadar az ödeme demek. Tabii bu fiyata günlük skipass (yeni
başlayanlar için olan pistlere girmek için fiyat 28chf, profesyonel için 45chf
civarıydı günlük) ve ekipman dahil değil. Ekipmanı çevrede bulunan spor malzeme
satan dükkanlardan temin edebilirsiniz. Eğer hiçbir şeyiniz yoksa kayak, kayak
botları, sopa ve kask için günlük ortalama 60chf’yi gözden çıkarmanız
gerekiyor. Neyse ki ben buradaki bir tanıdıktan ödünç almıştım da bot dışında
başka birşey kiralamama gerek kalmadı.
Kursa kaydımızı yaptırdıktan sonra
süpermarketten birer sandivç alıp kasabayı turlamaya başladık. Etrafta
görebilecek fazla birşey yok. Dilerseniz manastırı gezebiliyormuşsunuz, ancak
biz girmedik. Giriş paralı. Onun yerine lapa lapa yağan karın altında bir süre
yürüdük, yakınlardaki donmuş gölü ziyaret ettik.
|
Lapa lapa karda giden trencik |
Kısa turumuzun ardından kendimizi havuza
attık. Bölgedeki otellerde genellikle havuz yok, ancak kasabanın halk havuzuna
gidebilirsiniz. Giriş 6 chf idi sanırım. Su oldukça sıcak, genellikle havuzda
çocuklar var ancak sıcacık havuzdayken dışarıda yağan lapa lapa karı seyretmek
oldukça keyifliydi.
Sonraki gün rezervasyon yaptırdığımız
üzere kayakokuluna gittik.
|
Teleferikle ilk kademeye çıktıktan sonra kayak okulunun pistine ulaşmak için minibüse binmek gerekiyor. |
En başta herşey çok iyiydi. Yavaş yavaş çeşitli
alıştırmalar yapıyorduk kaymak üzerine. Fakat daha başlayalı yarım saat
olmamıştı ki hocamız olan adam hem hızlandı, hem de sadece yeteneği olanlarla
ilgilenmeye başladı. Üstüne üstlük bir de düşüp duranları Almanca olarak
azarlamaya başladı. Azarlananlardan biri olarak açıkcası bu durum tüm hevesimi
kırdı. Almanca bilen arkadaşlarımızdan biri bir kaç defa hocayı uyarıp nazik
olmasını istedi, ancak bir kaç dakikalık nezaketten sonra adam tekrar
kabalaşıyordu. 2 saatlik dersten sonra 10 dakika ara verildi. Buarada hoca
yardım etmediği için, sağa sola da nasıl döneceğimi anlayamadığım için ben
gidip bir tepenin ucundaki kar yığınına saplanmıştım. Zaten benim kayakları
çıkartıp, kendimi kardan kurtarmam ve mola yerine dönmem 10 dakika sürmüştü.
Bir de üstüne “neredeydiniz?!” diye azarlanınca (ki kendisi bizi bırakıp
gitmişti, alt tarafı 7 kişiydik hiç kimseyle ilgilenmedi neyse) artık
dayanamadım ve ben ve eşim dersi terk etmeye karar verdik. Bir arkadaşımız daha
bize katıldı ve olay mahalinden ayrıldık.
|
Teleferikle Engelberg'e geri dönerken |
Bu arada bir parantez açmak lazım. Eğer
kaymayı biliyorsanız Engelberg’in pistleri oldukça meşhurmuş. Bir kere tepeye
çıktıktan sonra 3-4 saat boyunca tekrar teleferiğe binmek zorunda kalmadan
kaymanız mümkünmüş. Zaten bölgede her seviyeden pek çok pist bulunuyor.
|
Bu da bölgenin pist haritası ( Kaynak) |
Ertesi gün ilk iş gidip kayak okuluyla
konuştuk. 7 kişilik grupta birimiz dışında hiçkimse hocadan memnun kalmamıştı.
Kursun müdürü öyleden sonra geleceği için günümüz onu beklemekle geçti, ancak
sonunda şikayetimiz haklı bulundu ve müdür dersin parasını bize geri ödedi.
Tabii öncelikle başka bir hoca ile başka bir ders önerdiler. Ancak özellikle
ben kesinlikle bir daha kayak yapmak istemediğimi söyleyince bayağı ikna
oldular. Gerçekten de bir daha kolay kolay kayabilceğimi düşünmüyordum.
Herneyse.
Ancak beşinci günümüzde soluğa yine pistte
aldık. Bu sefer gerçekten de başlangıç seviyesindekiler için olan bir
pistteydik. Brunni diye geçiyor pistin ismi, teleferiğe falan binmenize gerek
yok direkt kasaba seviyesinde ve dileyenler için yürüme bantları vasıtasıyla
belli bir seviyeye kadar çıkıp inmek mümkün. Herhalde bir 4 saat geçirdik bu
pistte. Aslında gitmeye hiç niyetim yoktu ancak eşimin ısrarlarına dayanamadım.
Onun da yardımıyla bir çok kez kaydıktan sonra pisti terk etmemize yakın artık
‘kayma’ hissine alışmıştım; çünkü hem ders sırasında, hem de bu ikinci pistte
kaymaya başlayınca kendimi durduruyordum otomatik olarak.
|
Brunni |
|
Brunni |
|
Sizi belli bir noktaya kadar yukarı taşıyan yürüme bandı, ya da diğer bir ismiyle Magic Carpet :) |
|
Pistten çevre dağlar |
Son günümüzü ise Titlis’in tepesine
çıkarak geçirdik. Yukarı çıkmak hakikaten çok pahalı. Özellikle de demi-tarif denilen ulaşım kartına sahip
değilseniz yaklaşık 85chf ödemeniz gerekiyor yukarı çıkabilmek için. Yukarı
çıkmak, gezinmek ve aşağı geri dönmek için rahat 4 saate ihtiyacınız olacak.
Peki bu paraya değiyor mu? Açıkcası bizde demi-tarif
olduğu için yarı fiyatını ödedik, o yüzden 85 kadar koymadı etki olarak :p
Ancak yukarıda hakikaten harikulade bir manzara var ve bizim şansımıza da
çıktığımız gün hava muhteşemdi. Nereyse tek bir bulut yoktu, sis hiç yoktu ve İtalya’ya
kadar Alpleri görmek mümkündü.
|
En tepeden manzara |
|
En tepeden manzara |
Titlis Dağı’nın yüksekliği 3238 metre,
teleferik ve azıcık yürüyüşle çıkabileceğiniz son nokta ise sanıyorum 3050
metre. Engelberg’in 1000metre’de olduğu düşünülürse 3 ayrı teleferik
vasıtasıyla 2000 metre yükseleceksiniz.Engelberg’den bineceğiniz birinci teleferikle
Gerschnialp (1262 m.)’den geçip Trübsee (1796 m.)’de
ineceksiniz. İkinci teleferik vasıtasıyla Stand (2428 m.)’a
çıkacak, oradan da 360 derece dönen Titlis teleferiği ile Klein Titlis
(3028 m.) noktasına çıkacaksınız.
|
Trübsee durağına vardığımızda karşılaştık Türk bayraklı kabinle :) |
|
Stand'a doğru yol alırken |
|
Stand durağı aşağıda bir yerlerde kalmış, gözükmüyor neredeyse :) |
|
Titlis teleferiğindeyken altınızdan kayarak geçen insanları neredeyse nokta şeklinde görebiliyorsunuz. |
|
Bir kaç dakika önce biz de bu 360 derece dönen Titlis teleferiğindeydik. |
Ve tabii ki Avrupa’nın en yüksekte bulunan
asma köprüsünden geçebilirsiniz (Titlis
Cliff Walk). Köprünün 3000 metre’de asılı olduğu doğru, fakat yukarıdan
aşağı kadar en fazla 2000 metrelik bir boşluğa bakıyorsunuz. Uzunluğu 98 metre,
genişliği ise yaklaşık olarak 1 metre olan köprü 2012 yılında inşaa edilmiş.
Köprünün ortasında ise bir fotoğraf makinası mevcut. Böylece dilerseniz
fotoğrafınızı çekmeniz ve sonra da bastırmanız mümkün.
Titlisin tepesinde gerçekten de hoş bir
gezinti geçirmiş olduk.
Ve en son günümüzde karlar artık çözülmeye
başlamıştı. Yine kasabada ufak bir tur arttık. Bu sefer yürüyüş parkurlarından
birini takip ettik.
|
Engelberg mükemmel bir mimariye sahip olmasa bile ara ara hoş evler karşınıza çıkmıyor değil |
|
Şiddetli rüzgar tepelerdeki karları kaldırmış |
|
Brunni karsız kalmış. Büyük ihtimalle var olan karı da suni olarak dökmüşler, yoksa sadece pist kısmında bu kadar kar kalması biraz ilginç |
|
Küçük yürüyüşümüz sırasında peşimize takılan kedicikler |
Söylemeden geçmeyeyim, akıllı telefonları
olanlar için Engelberg’de bulunduğunuz sürece telefonunuza Engelberg uygulamasını yükleyebilir, böylelikle hava durumundan ve çevredeki
etkinliklerden haberdar olabilir, pist bilgilerine ve haritalarına kolayca
ulaşabilirsiniz.
İyi eğlenceler :)
Kayak tatiliniz için en iyi merkezleri pistleri tesisleri en ucuz ücrete bulabileceğiniz tatil adresi
YanıtlaSilhttp://www.kayak-merkezleri.com