19 Ağustos 2013 Pazartesi



Geçen yaz Türkiye kıyılarına indiğimiz için bu yaz da İtalya kıyılarına bakalım dedik ve temmuz ayında Puglia tarafına inmeye karar verdik. Puglia İtalyanca'da 'Topuk' anlamına geliyor. Yalnız biz, her ne kadar Puglia'ya gitmiş olsak da Çizme'nin tam topuk kısmı değil de 'mahmuz' kısmında yer alan Vieste yakınlarında idik. Başka bir değişle topuğun ucuna daha epeyce yol vardı.

Vieste - Verona arası arabayla 8 saat sürdü. Yolun 500km'sinin
tek bir otoyol üzerinde geçtiği düşünülürse pek eğlenceli bir yol değil. Üstelik bizim gittiğimiz vakitlerde (temmuz ortası) hemen herkes güneye indiği için inanılmaz bir kalabalık vardı yollarda. Bazı dinlenme tesislerinde arabayı park edecek yer bulmakta zorlandık.

Yol boyunca pek çok ayçiçeği tarlasına rastladık.

Neyse ki 500kmlik yolun büyük bir kısmı çiçeklendirildiği için biraz ferahlık geliyor insana. 



İtalya'nın kuzeyinden güneyine doğru indikçe doğal bitki örtüsü de değişim gösteriyor. Puglia kısmı bana özellikle bizim Didim civarını hatırlattı. Nitekim deniz olarak da benzer nitelikteydiler. Didim'de deniz hemen yükselmez, kıyıdan açılsanız bile belinize kadar gelir su. Aynı durum Puglia için de geçerliydi. En azından bizim bulunduğumuz Vieste şehri yakınlarında durum böyleydi.

1 haftalık tatilimizi Vieste'ye bir iki koy uzakta bulunan bir kamp alanındaki bungalov evlerde geçirdik.

Bungalovdan manzara

Kampın plajı


Vieste gerçekten de rüzagarı bol bir şehirdi. Her ne kadar hava sıcaklığı yüksek olsa da rüzgar sıcaklığı düşürüyor, geceleri battaniye örtmek ihtiyacı içinde oluyorduk. Aslında yaz mevsimini geçirmek için ideal, hele ki Verona'da çöl sıcağında kaldığımız düşünülürse oldukça rahatlatıcı idi. Rüzgarlı hava sayesinde isterseniz sörf de yapbilirsiniz. 

Vieste'deki ilk günümüzde inanılmaz yağmur yağdığı için ne yazık ki pek yerimizden kıpırdayamadık. Neyse ki diğer günler hava güzeldi. 

Deniz de çok güzel, sahil boylu boyunca kumsaldı, ancak gel gör ki ufak bir problemimiz vardı: Küçük yengeççikler. Mecburen gidip kendime kapalı deniz ayakkabılarından satın almak zorunda kaldım. Neyse ki ayakabbıları ayağıma geçirince herşey güllük gülistanlık oldu, hatta çevremde yürüyen deniz yıldızcıkları bile gördüm :)

Sahile vuran yengeçlerden biri

Kamp alanından Vieste'ye gitmek yaklaşık 20 dakika sürüyordu.

Kamp alanından Vieste'ye bakış (fotoğraf makinası ile yakınlaştırma yapılmıştır)
Vieste, deniz kıyısındaki kayalıkların üzerinde yükselen şirin bir şehir, hatta benim bakış açımla bir kasaba. Yöreye özgü peynirler, makarna çeşitleri ve çömlek kap kaçakları biraz dolanmak kaydıyla uygun fiyatlara bulabilirsiniz.

Vieste, dar sokakları, renkli mekanları ve gece kalabalığı ile adeta bir Bodrum idi.

 
Vieste

Vieste

Vieste
Bu arada söylemeden geçmeyeyim, İtalya'nın güneyine indiğiniz andan itibaren güneyli sıcaklığını hissetmeye başlayacaksınız. Aslında bu sıcaklık biraz Türkiye'yi andırıyor, ancak bizden daha baskıcı bir sıcaklık diyelim. Mesela çarşıdasınız, zeytin satılan bir dükkanın önünden geçiyorsunuz, gözünüzün bir anlık zeytinlere gitmesiyle birlikte tezgahtar üzerinize atlıyor: 'Tatmaz mısınız?!' ve bu soru sonrasında bitmek tükenmek bilmez sorular başlıyor. 'Bunu da tadın, şuandan da alın, bu daha yeni geldi' vb. Rahatlıkla Türkiye'den daha ısrarcı olduklarını söyleyebilirim. Hatta istediğiniz şeyleri satın aldıktan sonra kasada para öderken bile kasanın altından birşeyler çıkartıp size sunabiliyorlar.


Ayrıca tıpkı Türkiye'de olduğu gibi hemen her yol kıyısında soğan sarımsak, patates, zeytin vs. satmak için durmuş pek çok araba göreceksiniz. Zaten insanların tipleri de Türk'e oldukça benziyor, yalnız işin ilginç yani etrafta  kebapçı görmemiş olmam. Nereye gitsem gözüme çarpar, burada ne kebap ne döner hiçbiri yoktu. Ya da ara sokakların diplerine saklanmışlar, ben görmedim.

Vieste tarafınıa gitmişken görmeniz gereken ikinci yer 'Peschici'. Ben ilk başta Peschici'yi Vieste'den daha büyük sanmıştım, ancak çok daha küçük ve şirin bir kasaba ile karşılaştım. Peschici de tıpkı Vieste gidi kayalıklar üzerinde yükseliyor. Üstelik burada fotoğrafını çekecek çok daha fazla şey buldum. Duvarlardaki resimler, çeşit çeşit tahta kapılar, daha bi' "mavi-beyaz" egemenliği içinde üst üste inşaa edilmiş evler... Genel olarak bir Yunanistan havası hakimdi aslında. Ya da belki de 'Akdeniz' demeliyiz.





Peschici sahili





Peschici'de bulunduğumuz gün şansımıza festival vardı. Böylece gayet renkli bir ortamla karşılaşmış olduk. Her yerde ışıklar vardı. 



Peschici ile Vieste arasında oldukça uzun bir plaj bulunuyor. Bana genel olarak çok kalabalık geldiği için pek hoşuma gitmedi, ancak bir gün geçirmek için ideal bir plaj. Pek çok kamp alanı bu plaja bakıyor, artık herhangi birinin içinden geçip sahile ineceksiniz. Eğer seviyorsanız sahilde buz badem de satın alabilirsiniz. Bu durum bana oldukça ilginç geldi, çünkü bırakın Avrupa'yı, İzmir dışında buz badem satıldığını gördüğüm pek fazla yer yoktur.


Vieste kıyılarında gözünüze çarpan ilk şey balık tutmak için tasarlanan "Trabucco"lar olacak. Hemen her burna bir adet trabucco yerleştirilmiş. Bana oldukça orijinal geldiler, ancak halen kullanılıp kullanılmadıklarını anlayamadım.

Trabucco

Vieste'de yapabileceğiniz en eğlenceli aktivitelerden biri hiç kuşkusuz çevredeki mağaraları dolaşmak. Bunun için en güzel alternatif ana limanlar ve kıyıdaki kamp alanlarından geçerek sizi yaklaşık 3 saatlik bir tura çıkaracak olan sürat tekneleri (sürat teknesi diyorum, çünkü jetski'den beter kendileri, özellikle dönüşe geçince saatte 250km falan yapıyordu herhalde, tekneden uçacağımı sandım. Bir yandan da cıstak cıstak müzik, teknenin burnu neredeyse 90 derece havaya kalmış bir vaziyette 'ay şapkam uçmasın, gözlüğüm düşmesin, fotoğraf makinası neredeydi' diye düşüne düşüne 2 saatte aldığınız yolu 15 dakikada geri döneceksiniz).

Vieste Limanı'ındaki mağazalar. Tıpkı Bodrum gibi.

Henüz hızlanmamışken bizimkine benzeyen başka bir tekneyi çekmeye çalıştım.

Üzeri tamamen açık olan bu teknelerin kişi kapasitesi yaklaşık olarak 75 kişi. Sallana, sallana tüm mağaraların içine gire çıka dolaştırıyor sizi. 



Tekneden Vieste'ye bakış

Tekneden Vieste'ye bakış

Rota üzerinde yaklaşık olarak 7-8 mağara var ve her biri farklı karakteristik özelliklere ve güzelliklere sahip.

'Kayalıklara çarpıyoruz!' diye ayağa kalktığım, fakat sonrasında mağaraya girmekte olduğumuzu gördüğüm ilk mağara.

Mağaralara bakış




Ayrıca mağaraları gezerken pek çok farklı yorumla karşılaşacaksınız. Örneğin aslana benzeyen kayalar, azizlere benzeyen girintiler, ya da bir çikolatanın reklam filminin çekmek için bu kayalıklara gelmesi vs. 

Aslana benzeyen kayalık
Bir de yolda karşılaştığımız, balık tutan bir amca vardı, ben fotoğrafı netleyememişim, ancak birden bize dönüp iki elinde birer tane mürekkep balığı gösterdi, ben açıkcası gezi aktivitesi için özel olarak kiralandığını düşündüm amcanın :D

Netleyemediğim amca
Tüm mağaraları gezdikten sonra taşlık, hoş bir sahilde yarım saat mola veriyor, böylece denize girip rahatlıyorsunuz. Ardından da tur sizi aldığı yere geri bırakıyor. 

Mola verdiğimiz sahile uzaktan bakış 

Mola verdiğimiz sahilde çok hoş taşlar vardı

Mola verilen sahil

Turlar genellikle sabah saat 8,5 ve öğleden sonra 14 civarı olmak üzere günde iki kere düzenleniyor ve kişi başı 12 euro; ancak hangi şirketi tercih ettiğinize göre saat ve fiyat alternatifleri oluşacaktır. Turizm bürolarında 'Gargano' veya 'grottes' diye bakarsanız istediğiniz turlara ulaşacağınızı düşünüyorum, tabii ki her kamp alanının da kendi turları olabiliyor.

Turdan diğer bir kare

Trabucco'ya yakından bakış

Sanıyorum ki imkan bulursanız kano kiralayıp da dolaşabilirsiniz mağaraları..

Çarpık yapılaşma her yerde. Sahile inen bir sürü asansör yapılmış.
Eğer skubadiving ya da şnorkelli dalış yapacaksanız, çevredeki tekneleri uyarmak için küçük bir duba ile dalışa geçmeniz gerek.
Gelelim yapabileceğiniz bir diğer aktiviteye: Isola di Tremiti (Tremiti adaları) turu. Aslında bu turu size tavsiye edip etmeme konusunda şüphelerim var, çünkü pek rahatlatıcı bir yer değildi açıkcası ve gereksiz pahalı geldi bana. Yine de ben her türlü ayrıntıyı vereyim size, böylece karar verebilirsiniz.


Tremiti'ye gitmek için öncelikle ya Vieste, ya da Peschici'den bir tekneye atlamanız gerekiyor. Bu tekneler de yine mağara gezisinde olduğu gibi rezervasyon üzerinden çalışıyor. Şehir merkezinde bulunan bir ajanstan biletinizi en geç birgün önce temin etmeniz gerekiyor. Adalara ulaşmak için vapur ya da denizotobüsü  seçeneklerinden birini kullanabilirsiniz, ancak denizotobüsü bilet fiyatları vapura göre yaklaşık iki kat daha fazla.

Biz vapuru tercih ettik ve 'vapurla adalara gidiş geliş' + 'adalarda mağara turu' paketli bileti satın aldık. Kişi başı 35euro tuttu, fakat güzel bir gün geçireceğimizi düşünerek pek üzerinde durmadık. Ertesi gün, sabah 8'de iskeleden teknemize atladık. Herhalde 100 - 200 kişi vardı. Alt kısmı kapalı, üst kısmı açık bir tekne ile yolculuğa koyulduk.

Hava güzel olduğu için açık kısımda oturmayı tercih ettik. İyi ki de öyle yapmışız yoksa nasıl dayanırdım 2 saat yolculuğa bilmiyorum. Neyse ki istanbul'da geçmiş gençliğim, genel olarak deniz yolculuklarına alışkınım, ama ona rağmen ne yalan söyleyeyim, iki saat açık denizde sallana sallana bi o yana bi bu yana içim dışıma çıkmadı değil, fakat çevremde benden beter durumda çok insan vardı. Hatta arada mürettabattan kişiler gelip 'Nasıl gidiyor yolculuk? Yüzlerinizden okunuyor ne kadar mutlu olduğunuz' diye espiri bile yaptılar. Sonrasında da kusma ihtimali olanlara poşet dağıttılar. 

Adalara yaklaşırken...
Adaya vardığımızda saat yakalaşık 11:30'du ve başımıza geleceklerden haberimiz yoktu.

Adaların Haritası (Kaynak)
Gemiden St. Nicola adasında indik ve indiğimiz gibi bir gün önce mağaraları gezdiğimiz gibi bir tekneye atlayıp adaların çevresinde tur atmaya başladık. Yalnız mağara turundan sonra bu tur bize çok yapmacık geldi, çünkü herşey zorlama yapılmıştı. Örneğin bir kaya mı var, bu sefer aslana değil de file benzetilmiş, ancak ben bir türlü benzetemedim. Ya da diğer gezi de kayaların yay çizdiği yerde reklam filmi çekildiği için önemli bir yerdi diyelim, burada bulamamışlar önemli birşey ama teknedeki görevli 'bakın' diyor, 'kayaların yay çizdiği girintiyi görüyor musunuz?' herkes o noktaya çeviriyor kafasını. 'İşte o yay aynı yay değil ama X çikolatasının üzerinde bulunan kayaları andırıyor' diyor, herkes deli gibi fotoğraf çekmeye başlıyor, bense içimden 'şuradaki kaya da patatese benziyor, fotoğrafını mı çeksem acaba' diye geçiriyorum.

Mağara turuna benzer, fakat daha yavaş teknelerle tur attık.

Turumuzu yöneten kaptan rehberimiz.

Sırf pazarlama amacıyla yapılmış bir turdu yani. Tek güzel tarafı Capara adasının çevresinden tur atarken 'cala dei turchi' koyunda durup 15 dakika denize girmemiz oldu. Direkt tekneden atlayıp yüzdük iyi oldu, ancak tüm bu aktiviteleri öğle sıcağında yapmış olmamız ne kadar iyi oldu bilemiyorum. 

Yüzdüğümüz koy
Turu bitirince biz San Domino adasında indik. İçlerinden en çok lokanta barındıran ve en büyük olanı bu ada gibi gelmişti, ancak biraz yanılmışız. Adada yaklaşık 2 saat dolandık ve doğru düzgün yemek yiyecek ucuz bir yer bulamadık. Döndük dolaştık yine sahilde bir yere oturduk. Gayet salaş ve kötü muammele gördüğümüz bir yer oldu, şef kadının herkese senli benli hitap etmesini geçtim, 'yemeğinizi yedizseniz kalkın' 'o istediğiniz bitti, başka birşey yemeyecekseniz yer işgal etmeyin' gibi pek çok ters düz laf işittik. Üstüne üstlük fiyatlar pahalıydı ve hijyen konusunda da şüphelerim vardı. Sonradan öğrendim ki adadaki neredeyse tüm esnaf Napoliliymiş, biz de ister istemez bu kadar kaba ve mafya vari olmalarını buna bağladık.

Yemekten sonra saat 14:00 gibi St. Nicola adasına döndük.

St. Nicola adasının sahiline bakış

Ne yazık ki adaların çevresinde doğru düzgün plaj bulunmuyor. Olan plajlar da hem çok küçük, hem de gemilerle iç içe. Zaten tekneden inerken gördüğüm mor denizanası sonrasında yüzme konusundaki fikirlerimi değiştirmiştim.

Mor denizanası

San Domino adasındaki küçük kumsal

San Domino adasındaki küçük kumsala San Nicola adasından bakış
 St. Nicola adasının tepesinde bir kilise, bir de eski manastır binalari bulunuyor. Genel olarak adada bir 'terk edilmiş havası' hakim. Sanıyorum ki rahatlıkla 2 saat geçirebilirsiniz tüm adayı gezerek.

San Domino'dan San Nicola'ya bakış

San Nicola Adası

San Nicola Adası
San Nicola Adası
San Nicola Adası'ndan Cretaccio kayalıkları

San Nicola Adası

Önce niye bağrındığını anlayamadığımız, fakat sonra küçük yavrusuna seslendiğini gördüğümüz martı

San Nicola Adası

San Nicola Adası'nın tepesi

San Nicola Adası'nın tepesi
Sonuç olarak biz herşeyi bitirip artık sıcakta yapabilecek başka birşey bulamadığımızda saat sadece 16:00 olmuştu. İşin kötü tarafı Vieste'ye dönmek için teknemiz saat 17:30 da hareket edecekti ve bizim beklemek için birşeyler ödemeden oturabileceğimiz bir gölge bulamamış oluşumzdu. Sanırım adaların en kötü kısmı buydu, Vieste ve Peschici'de deli gibi rüzgar eser fırtına çıkarken, denizin ortasındaki adalarda yaprak kıpırdamıyordu. Çevrede tek bir gölge ve oturacak bank vs olmaması da işin tuzu biberiydi. Biraz da bu sebeplerden pek de memnun ayrılmadım adadan. Yine de tercih sizin. Oralara kadar gitmişken bir de adalara bakayım derseniz size kolay gelsin :)

1 haftalık gezimizin özeti böyle.Son olarak da yukarıda bahsettiğim tüm yerlerin birbirine uzaklığını görebilmeniz açısından bir harita ekliyorum. Böylece daha anlaşılır olacağı kanaatindeyim.


İyi eğlenceler :)

0 yorum:

Yorum Gönder