Geçen yaz Türkiye kıyılarına indiğimiz
için bu yaz da İtalya kıyılarına bakalım dedik ve temmuz ayında Puglia tarafına
inmeye karar verdik. Puglia İtalyanca'da 'Topuk' anlamına geliyor. Yalnız biz,
her ne kadar Puglia'ya gitmiş olsak da Çizme'nin tam topuk kısmı değil de
'mahmuz' kısmında yer alan Vieste yakınlarında idik. Başka bir değişle topuğun
ucuna daha epeyce yol vardı.
Vieste - Verona arası arabayla 8 saat
sürdü. Yolun 500km'sinin
tek bir otoyol üzerinde geçtiği düşünülürse pek
eğlenceli bir yol değil. Üstelik bizim gittiğimiz vakitlerde (temmuz ortası)
hemen herkes güneye indiği için inanılmaz bir kalabalık vardı yollarda. Bazı
dinlenme tesislerinde arabayı park edecek yer bulmakta zorlandık.
|
Yol boyunca pek çok ayçiçeği tarlasına rastladık. |
|
Neyse ki 500kmlik yolun büyük bir kısmı çiçeklendirildiği için biraz ferahlık geliyor insana. |
İtalya'nın kuzeyinden güneyine doğru
indikçe doğal bitki örtüsü de değişim gösteriyor. Puglia kısmı bana özellikle
bizim Didim civarını hatırlattı. Nitekim deniz olarak da benzer
nitelikteydiler. Didim'de deniz hemen yükselmez, kıyıdan açılsanız bile belinize
kadar gelir su. Aynı durum Puglia için de geçerliydi. En azından bizim
bulunduğumuz Vieste şehri yakınlarında durum böyleydi.
1 haftalık tatilimizi Vieste'ye bir iki
koy uzakta bulunan bir kamp alanındaki bungalov evlerde geçirdik.
|
Bungalovdan manzara |
|
Kampın plajı |
Vieste gerçekten de rüzagarı bol bir
şehirdi. Her ne kadar hava sıcaklığı yüksek olsa da rüzgar sıcaklığı düşürüyor,
geceleri battaniye örtmek ihtiyacı içinde oluyorduk. Aslında yaz mevsimini
geçirmek için ideal, hele ki Verona'da çöl sıcağında kaldığımız düşünülürse oldukça
rahatlatıcı idi. Rüzgarlı hava sayesinde isterseniz sörf de yapbilirsiniz.
Vieste'deki ilk günümüzde inanılmaz yağmur
yağdığı için ne yazık ki pek yerimizden kıpırdayamadık. Neyse ki diğer günler
hava güzeldi.
Deniz de çok güzel, sahil boylu boyunca
kumsaldı, ancak gel gör ki ufak bir problemimiz vardı: Küçük yengeççikler.
Mecburen gidip kendime kapalı deniz ayakkabılarından satın almak zorunda
kaldım. Neyse ki ayakabbıları ayağıma geçirince herşey güllük gülistanlık oldu,
hatta çevremde yürüyen deniz yıldızcıkları bile gördüm :)
|
Sahile vuran yengeçlerden biri |
Kamp alanından Vieste'ye gitmek yaklaşık
20 dakika sürüyordu.
|
Kamp alanından Vieste'ye bakış (fotoğraf makinası ile yakınlaştırma yapılmıştır) |
Vieste, deniz kıyısındaki kayalıkların
üzerinde yükselen şirin bir şehir, hatta benim bakış açımla bir kasaba. Yöreye
özgü peynirler, makarna çeşitleri ve çömlek kap kaçakları biraz dolanmak
kaydıyla uygun fiyatlara bulabilirsiniz.
Vieste, dar sokakları, renkli mekanları ve
gece kalabalığı ile adeta bir Bodrum idi.
|
Vieste |
|
Vieste |
|
Vieste |
Bu arada söylemeden geçmeyeyim, İtalya'nın
güneyine indiğiniz andan itibaren güneyli sıcaklığını hissetmeye
başlayacaksınız. Aslında bu sıcaklık biraz Türkiye'yi andırıyor, ancak bizden
daha baskıcı bir sıcaklık diyelim. Mesela çarşıdasınız, zeytin satılan bir
dükkanın önünden geçiyorsunuz, gözünüzün bir anlık zeytinlere gitmesiyle
birlikte tezgahtar üzerinize atlıyor: 'Tatmaz mısınız?!' ve bu soru sonrasında
bitmek tükenmek bilmez sorular başlıyor. 'Bunu da tadın, şuandan da alın, bu
daha yeni geldi' vb. Rahatlıkla Türkiye'den daha ısrarcı olduklarını
söyleyebilirim. Hatta istediğiniz şeyleri satın aldıktan sonra kasada para
öderken bile kasanın altından birşeyler çıkartıp size sunabiliyorlar.
Ayrıca tıpkı Türkiye'de olduğu gibi hemen
her yol kıyısında soğan sarımsak, patates, zeytin vs. satmak için durmuş pek
çok araba göreceksiniz. Zaten insanların tipleri de Türk'e oldukça benziyor,
yalnız işin ilginç yani etrafta kebapçı
görmemiş olmam. Nereye gitsem gözüme çarpar, burada ne kebap ne döner hiçbiri
yoktu. Ya da ara sokakların diplerine saklanmışlar, ben görmedim.
Vieste tarafınıa gitmişken görmeniz
gereken ikinci yer 'Peschici'. Ben ilk başta Peschici'yi Vieste'den daha büyük
sanmıştım, ancak çok daha küçük ve şirin bir kasaba ile karşılaştım. Peschici
de tıpkı Vieste gidi kayalıklar üzerinde yükseliyor. Üstelik burada fotoğrafını
çekecek çok daha fazla şey buldum. Duvarlardaki resimler, çeşit çeşit tahta
kapılar, daha bi' "mavi-beyaz" egemenliği içinde üst üste inşaa
edilmiş evler... Genel olarak bir Yunanistan havası hakimdi aslında. Ya da
belki de 'Akdeniz' demeliyiz.
|
Peschici sahili |
Peschici'de bulunduğumuz gün şansımıza
festival vardı. Böylece gayet renkli bir ortamla karşılaşmış olduk. Her yerde
ışıklar vardı.
Peschici ile Vieste arasında oldukça uzun
bir plaj bulunuyor. Bana genel olarak çok kalabalık geldiği için pek hoşuma
gitmedi, ancak bir gün geçirmek için ideal bir plaj. Pek çok kamp alanı bu
plaja bakıyor, artık herhangi birinin içinden geçip sahile ineceksiniz. Eğer
seviyorsanız sahilde buz badem de satın alabilirsiniz. Bu durum bana oldukça
ilginç geldi, çünkü bırakın Avrupa'yı, İzmir dışında buz badem satıldığını
gördüğüm pek fazla yer yoktur.
Vieste kıyılarında gözünüze çarpan ilk şey
balık tutmak için tasarlanan "Trabucco"lar olacak. Hemen her burna
bir adet trabucco yerleştirilmiş. Bana oldukça orijinal geldiler, ancak halen
kullanılıp kullanılmadıklarını anlayamadım.
|
Trabucco |
Vieste'de yapabileceğiniz en eğlenceli
aktivitelerden biri hiç kuşkusuz çevredeki mağaraları dolaşmak. Bunun için en
güzel alternatif ana limanlar ve kıyıdaki kamp alanlarından geçerek sizi
yaklaşık 3 saatlik bir tura çıkaracak olan sürat tekneleri (sürat teknesi
diyorum, çünkü jetski'den beter kendileri, özellikle dönüşe geçince saatte 250km
falan yapıyordu herhalde, tekneden uçacağımı sandım. Bir yandan da cıstak
cıstak müzik, teknenin burnu neredeyse 90 derece havaya kalmış bir vaziyette
'ay şapkam uçmasın, gözlüğüm düşmesin, fotoğraf makinası neredeydi' diye düşüne
düşüne 2 saatte aldığınız yolu 15 dakikada geri döneceksiniz).
|
Vieste Limanı'ındaki mağazalar. Tıpkı Bodrum gibi. |
|
Henüz hızlanmamışken bizimkine benzeyen başka bir tekneyi çekmeye çalıştım. |
Üzeri tamamen açık olan bu teknelerin kişi
kapasitesi yaklaşık olarak 75 kişi. Sallana, sallana tüm mağaraların içine gire
çıka dolaştırıyor sizi.
|
Tekneden Vieste'ye bakış |
|
Tekneden Vieste'ye bakış |
Rota üzerinde yaklaşık olarak 7-8 mağara
var ve her biri farklı karakteristik özelliklere ve güzelliklere sahip.
|
'Kayalıklara çarpıyoruz!' diye ayağa kalktığım, fakat sonrasında mağaraya girmekte olduğumuzu gördüğüm ilk mağara. |
|
Mağaralara bakış |
Ayrıca mağaraları gezerken pek çok farklı
yorumla karşılaşacaksınız. Örneğin aslana benzeyen kayalar, azizlere benzeyen
girintiler, ya da bir çikolatanın reklam filminin çekmek için bu kayalıklara
gelmesi vs.
|
Aslana benzeyen kayalık |
Bir de yolda karşılaştığımız, balık tutan bir amca vardı, ben
fotoğrafı netleyememişim, ancak birden bize dönüp iki elinde birer tane
mürekkep balığı gösterdi, ben açıkcası gezi aktivitesi için özel olarak
kiralandığını düşündüm amcanın :D
|
Netleyemediğim amca |
Tüm mağaraları gezdikten sonra taşlık, hoş
bir sahilde yarım saat mola veriyor, böylece denize girip rahatlıyorsunuz.
Ardından da tur sizi aldığı yere geri bırakıyor.
|
Mola verdiğimiz sahile uzaktan bakış |
|
Mola verdiğimiz sahilde çok hoş taşlar vardı |
|
Mola verilen sahil |
Turlar genellikle sabah saat 8,5 ve
öğleden sonra 14 civarı olmak üzere günde iki kere düzenleniyor ve kişi başı 12
euro; ancak hangi şirketi tercih ettiğinize göre saat ve fiyat alternatifleri
oluşacaktır. Turizm bürolarında 'Gargano' veya 'grottes' diye bakarsanız
istediğiniz turlara ulaşacağınızı düşünüyorum, tabii ki her kamp alanının da
kendi turları olabiliyor.
|
Turdan diğer bir kare |
|
Trabucco'ya yakından bakış |
|
Sanıyorum ki imkan bulursanız kano kiralayıp da dolaşabilirsiniz mağaraları.. |
|
Çarpık yapılaşma her yerde. Sahile inen bir sürü asansör yapılmış. |
|
Eğer skubadiving ya da şnorkelli dalış yapacaksanız, çevredeki tekneleri uyarmak için küçük bir duba ile dalışa geçmeniz gerek. |
Gelelim yapabileceğiniz bir diğer aktiviteye:
Isola di Tremiti (Tremiti adaları) turu. Aslında bu turu size tavsiye edip
etmeme konusunda şüphelerim var, çünkü pek rahatlatıcı bir yer değildi açıkcası
ve gereksiz pahalı geldi bana. Yine de ben her türlü ayrıntıyı vereyim size,
böylece karar verebilirsiniz.
Tremiti'ye gitmek için öncelikle ya
Vieste, ya da Peschici'den bir tekneye atlamanız gerekiyor. Bu tekneler de yine
mağara gezisinde olduğu gibi rezervasyon üzerinden çalışıyor. Şehir merkezinde
bulunan bir ajanstan biletinizi en geç birgün önce temin etmeniz gerekiyor.
Adalara ulaşmak için vapur ya da denizotobüsü
seçeneklerinden birini kullanabilirsiniz, ancak denizotobüsü bilet
fiyatları vapura göre yaklaşık iki kat daha fazla.
Biz vapuru tercih ettik ve 'vapurla
adalara gidiş geliş' + 'adalarda mağara turu' paketli bileti satın aldık. Kişi
başı 35euro tuttu, fakat güzel bir gün geçireceğimizi düşünerek pek üzerinde
durmadık. Ertesi gün, sabah 8'de iskeleden teknemize atladık. Herhalde 100 -
200 kişi vardı. Alt kısmı kapalı, üst kısmı açık bir tekne ile yolculuğa
koyulduk.
Hava güzel olduğu için açık kısımda
oturmayı tercih ettik. İyi ki de öyle yapmışız yoksa nasıl dayanırdım 2 saat
yolculuğa bilmiyorum. Neyse ki istanbul'da geçmiş gençliğim, genel olarak deniz
yolculuklarına alışkınım, ama ona rağmen ne yalan söyleyeyim, iki saat açık
denizde sallana sallana bi o yana bi bu yana içim dışıma çıkmadı değil, fakat
çevremde benden beter durumda çok insan vardı. Hatta arada mürettabattan
kişiler gelip 'Nasıl gidiyor yolculuk? Yüzlerinizden okunuyor ne kadar mutlu
olduğunuz' diye espiri bile yaptılar. Sonrasında da kusma ihtimali olanlara
poşet dağıttılar.
|
Adalara yaklaşırken... |
Adaya vardığımızda saat yakalaşık 11:30'du
ve başımıza geleceklerden haberimiz yoktu.
Gemiden St. Nicola adasında indik ve
indiğimiz gibi bir gün önce mağaraları gezdiğimiz gibi bir tekneye atlayıp
adaların çevresinde tur atmaya başladık. Yalnız mağara turundan sonra bu tur
bize çok yapmacık geldi, çünkü herşey zorlama yapılmıştı. Örneğin bir kaya mı
var, bu sefer aslana değil de file benzetilmiş, ancak ben bir türlü
benzetemedim. Ya da diğer gezi de kayaların yay çizdiği yerde reklam filmi
çekildiği için önemli bir yerdi diyelim, burada bulamamışlar önemli birşey ama
teknedeki görevli 'bakın' diyor, 'kayaların yay çizdiği girintiyi görüyor
musunuz?' herkes o noktaya çeviriyor kafasını. 'İşte o yay aynı yay değil ama X
çikolatasının üzerinde bulunan kayaları andırıyor' diyor, herkes deli gibi
fotoğraf çekmeye başlıyor, bense içimden 'şuradaki kaya da patatese benziyor,
fotoğrafını mı çeksem acaba' diye geçiriyorum.
|
Mağara turuna benzer, fakat daha yavaş teknelerle tur attık. |
|
Turumuzu yöneten kaptan rehberimiz. |
Sırf pazarlama amacıyla yapılmış bir turdu
yani. Tek güzel tarafı Capara adasının çevresinden tur atarken 'cala dei
turchi' koyunda durup 15 dakika denize girmemiz oldu. Direkt tekneden atlayıp
yüzdük iyi oldu, ancak tüm bu aktiviteleri öğle sıcağında yapmış olmamız ne
kadar iyi oldu bilemiyorum.
|
Yüzdüğümüz koy |
Turu bitirince biz San Domino adasında
indik. İçlerinden en çok lokanta barındıran ve en büyük olanı bu ada gibi gelmişti,
ancak biraz yanılmışız. Adada yaklaşık 2 saat dolandık ve doğru düzgün yemek
yiyecek ucuz bir yer bulamadık. Döndük dolaştık yine sahilde bir yere oturduk.
Gayet salaş ve kötü muammele gördüğümüz bir yer oldu, şef kadının herkese senli
benli hitap etmesini geçtim, 'yemeğinizi yedizseniz kalkın' 'o istediğiniz
bitti, başka birşey yemeyecekseniz yer işgal etmeyin' gibi pek çok ters düz laf
işittik. Üstüne üstlük fiyatlar pahalıydı ve hijyen konusunda da şüphelerim
vardı. Sonradan öğrendim ki adadaki neredeyse tüm esnaf Napoliliymiş, biz de
ister istemez bu kadar kaba ve mafya vari olmalarını buna bağladık.
Yemekten sonra saat 14:00 gibi St. Nicola adasına döndük.
|
St. Nicola adasının sahiline bakış |
Ne yazık ki adaların çevresinde doğru
düzgün plaj bulunmuyor. Olan plajlar da hem çok küçük, hem de gemilerle iç içe.
Zaten tekneden inerken gördüğüm mor denizanası sonrasında yüzme konusundaki
fikirlerimi değiştirmiştim.
|
Mor denizanası |
|
San Domino adasındaki küçük kumsal |
|
San Domino adasındaki küçük kumsala San Nicola adasından bakış |
St. Nicola adasının tepesinde bir kilise,
bir de eski manastır binalari bulunuyor. Genel olarak adada bir 'terk edilmiş
havası' hakim. Sanıyorum ki rahatlıkla 2 saat geçirebilirsiniz tüm adayı
gezerek.
|
San Domino'dan San Nicola'ya bakış |
|
San Nicola Adası |
|
San Nicola Adası'ndan Cretaccio kayalıkları |
|
San Nicola Adası |
|
Önce niye bağrındığını anlayamadığımız, fakat sonra küçük yavrusuna seslendiğini gördüğümüz martı |
|
San Nicola Adası |
|
San Nicola Adası'nın tepesi |
|
San Nicola Adası'nın tepesi |
Sonuç olarak biz herşeyi bitirip artık
sıcakta yapabilecek başka birşey bulamadığımızda saat sadece 16:00 olmuştu.
İşin kötü tarafı Vieste'ye dönmek için teknemiz saat 17:30 da hareket edecekti
ve bizim beklemek için birşeyler ödemeden oturabileceğimiz bir gölge bulamamış
oluşumzdu. Sanırım adaların en kötü kısmı buydu, Vieste ve Peschici'de deli
gibi rüzgar eser fırtına çıkarken, denizin ortasındaki adalarda yaprak
kıpırdamıyordu. Çevrede tek bir gölge ve oturacak bank vs olmaması da işin tuzu
biberiydi. Biraz da bu sebeplerden pek de memnun ayrılmadım adadan. Yine de
tercih sizin. Oralara kadar gitmişken bir de adalara bakayım derseniz size
kolay gelsin :)
1 haftalık gezimizin özeti böyle.Son
olarak da yukarıda bahsettiğim tüm yerlerin birbirine uzaklığını görebilmeniz
açısından bir harita ekliyorum. Böylece daha anlaşılır olacağı kanaatindeyim.
İyi eğlenceler :)
0 yorum:
Yorum Gönder