20 Aralık 2009 Pazar

Basel / Bâle

20 Aralık 2009 Pazar - 2 yorum
13 Aralık pazar günü, arkadaşlarımla birlikte bizim için 2009'un son İsviçre içi seyahatini Basel'e (yani Fransıca olarak Bâle'e) gerçekleştirdik. Basel; İsviçre'nin kuzeyinde, Almanca konuşulan bölgede kalıyor. Basel'de gerçekten de Alman etkisi hissediliyor;   havanın da soğuk olmasından mıydı bilmiyoruz, insanlarda bir soğukluk vardı. Yine Almanca'nın etkisi olsa gerek, pek çok Türk vatandaşımız da Basel'deydi. Yani gün boyunca Almanca'dan çok Türkçe duyduğumu rahatlıkla söyleyebilirim.

Basel Cenevre arası trenle 2,5 - 3 saat sürüyor.Fiyat olaraksa normal tarif yaklaşık 60chf. Yani her zamanki gibi ucuz bir seyahat değil. Neyse ki bizim indirimli tarifemiz vardı. "Umarız gün içinde yağmur yağmaz"diye düşünüp, trenle Basel'e doğru ilerlerken bizim için İsviçre'nin ilk karını da görmüş olduk. Basel'de fazla kar olmamasına rağmen yaklaşık olarak 3 saat süren yolculuğumuz boyunca inanılmaz güzel kar manzaraları ile karlaştık; fakat ben ağzım açık manzaraya bakarken fotoğraf çekmeyi biraz geç hatırladım.




Basel'in nüfusu ve kapladığı alan Cenevre'ye göre çok daha fazla. Ama yine de küçük bir şehir. Biraz da mevsimin etkisiyle gezecek ilginç müzeler bulamadık. (Normalde şehirde eczacılık müzesi var, ama kış sezonunda kapalıydı)(Ayrıca zamanınız varsa şehrin biraz dışında bulunan hayvanat bahçesine gidebilirsiniz) Biz de sadece şehirde tabloların ve modern sanat eserlerinin bulunduğu bir müzeyi gezdik. Açıkcası müzedekilerle anlaşmakta biraz zorlandık. Fransızca bilmiyorlardı, biz de Almanca bilmiyorduk ve sanıyoruz ki İngilizce de bilmiyorlardı. Neyse ki bir şekilde anlaştık ve öğrenci bileti alıp müzeyi gezdik. Müzenin içinde fotoğraf çekmek yasak olduğu için müzeyle ilgili çektiğim resim yok. Ama modern sanat eserleri dışında, yine Zürih'de gezdiğimiz müzedeki gibi Picasso, Dali ve Van Gogh gibi sanatçıların eserlerini görmek mümkün.


Basel'in çevresinde (şehre oldukça yakın bir şekilde.) ya da içinde pek çok, yüksek bina ve fabrika görmek mümkün. Açıkcası bu durum pek hoşuma gitmedi.




Yine de eskişehir kısmında -ki biz sadece burayı gezdik- oldukça hoş eski binalar da vardı.




Basel de tıpkı diğer pek çok İsviçre şehri gibi nehir kıyısına kurulu. Şehirden geçen nehir ise "Rhin Nehri", yani Türkçe'de bilinen ismiyle Ren Nehri. Nehir üzerinde çok hoş, tarihi bir köprü bulunmaktaydı. Tabii ki hemen fotoğrafladık :)



Şehirde iki büyük kilise vardı. Bir tanesi normal gotik mimari bir eserken öteki oldukça renkliydi.

Birinci kilise




Bu da ikinci kilise. İçine girilmiyordu; ancak avlusu vardı. Avluya Noel sebebiyle büyük bir Noel ağacı koyulmuştu ve yine avluda pek çok müzik kutusu ve bunları çalan insanlar vardı.







Yine Noel sebebi ile şehirde büyük bir Noel pazarı kurulmuştu ve her yer ışıklarla donatılmıştı :)








Bir de Pink Floyd, Jim Morrison, Nirvana, Madonna gibi sanatçıların resmedildiği büyük bir grafitiye rastladık ara sokakların birinde.





Basel gezimiz de diğer gezilerimiz gibi soğuk havaya rağmen, oldukça eğlenceli geçti. Yine de Basel'i beğendiğim şehirler arasında son sıralara koyarım. Sanırım çevresindeki fabrikaların bu listeleme etkisi büyük :)

2 yorum:

  1. Emeğiniz için teşekkürler bende bir iş seyahati için 31 martta İsviçreye gidiyorum, bern de bir toplantı için ve yazdıklarınızdan faydalandım umarım gezmeye vaktim olur ve anlattığınız yerleri canlı canlı görebilirim ;)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merhaba Tolga Bey,

      İlginiz ve yorumunuz için teşekkür ederim. Eğer vaktiniz ve imkanınız varsa trenle bir saat mesafedeki Zürich'i, Bern'i ve / veya 1,5 saat mesafedeki Neuchâtel'i de İsviçre'ye gelmişken gezebilirsiniz.

      Şimdiden iyi gezmeler ve eğlenceler :)

      Sil