Bugün sizlere İthaki Yayınları’ndan yayımlanan
son çevirim “Horla ve Karanlık Öyküler”den bahsetmek istiyorum (diğer
çevirilerim için şu sayfalara göz gezdirebilirsiniz: Candide ve Micromegas,
Küçük Prens, Maymunlar Gezegeni).
Guy de Maupassant veya Fransız edebiyatı
deyince aklınızda “gerilim” teması ne kadar canlanıyor bilemiyorum, ancak
Maupassant’ın özenle seçilmiş öykülerden oluşan “Horla ve Karanlık Öyküler”
kitabına bir göz atarsanız sanırım hem aklınızdaki Maupassant, hem de Fransız
edebiyatı kavramları şekil değiştirecek.
Aslında çoğumuz Maupassant’a Türkçe
edebiyat derslerimizden de aşinayız. Kendisi “olay hikâyesi” temasının başkarakteri
oluyor. Bu tarz öyküleri yaygınlaştırdığı için olay hikâyelerine “Maupassant
Tarzı Hikâye” de deniyor. İşin pek bilmediğimiz kısmı ise kendisinin yazdığı bu
olay hikâyelerinin illa basit ve sıradan olayları anlatmadığı, yeri gelince
gayet de tüyleri diken diken edebildiği. Maupassant’ın hakkında pek bilinmeyen
bir diğer gerçek ise hayatının sonlarına doğru fazlasıyla delirdiği, intihara
kalkıştığı ve hayata gözlerini bir akıl hastanesinde yumduğudur. Hatta delirmeye
başladığı yıllarda yazdığı öykülerin bir kısmını gerçekten yaşadığına inandığı
söylenir.
Maupassant yaklaşık 43 yıllık hayatına 6
roman, 5 tiyatro oyunu, 4 seyahat hikâyeleri kitabı ve yaklaşık 1000
öykü/novella/köşe yazısı sığdırmıştır. Yaklaşık 10 yıl boyunca “Le Gaulois” ve “Gil
Blas” gazetelerinde her hafta bir yazısı yayımlandığı düşünülerek 1000 öyküye
ulaşılmaktadır.