Cenevre(Tr.), Genève(Fr.), Geneva(İng.) veya Genf (Alm.), İsviçre'nin 466 536 nüfuslu, çevresi Fransa ve Leman Gölü ile çevrilmiş kantonu... Pek çok insan tarafından İtalya'nın Cenova şehri ile karıştırılır ya da İsviçre'nin başkenti sanılır. Nitekim başken Cenevre değil, Bern'dir.

Bu kategori altında Cenevre ile bağlantılı yazılarımı bulabilirsiniz.

İyi okumalar! :)




  • Cenevre'deki Uçakları Fotoğraflamak (Şubat 2016) Cenevre’nin en güzel yanlarından biri havalimanın neredeyse şehrin içinde olmasıydı. Tek vasıtayla, şehrin en uzak noktasından trafik yoksa en fazla yarım saat içinde ulaşılabilen ve başka bir bölgede olmadığı için normal bilet fiyatından daha fazlasını ödemeden gidilebilen bir havalimanıydı. Kapüşonu çekip uçakları fotoğraflamaya çalışan ben... Cenevre’de oturduğum 5 yıl boyunca sürekli olarak uçakların tepemizden inip kalkmasına alışmıştım.... Devamını Okumak içinTıklayınız...

  • Cenevre'de Kalacak Yer Sorununa Çözüm Önerileri (Eylül 2015) Cenevre’de Kalacak Yer Sorununa Çözüm Önerileri Eğer bir gün yolunuz Cenevre’ye düşer ve uzun süreli kalmanız gerekirse, ilk fark edeceğiniz ayrıntı kalacak yer bulma sorunu olacaktır. Cenevre’de yeni ev inşa edilemediği için ve şehre gelen sayısı her geçen gün arttığından, kalacak yer bulmak da bir o kadar sıkıntılı. Yine de umudu kesmeyin derim. Yalnız şehre gelişiniz kesinleşir kesinleşmez yapacağınız ilk şey kalacak yer ayarlamak olsun;... Devamını Okumak içinTıklayınız...

  • Cenevre'de Nerede Fransızca Dersi Alınabilir? (Temmuz 2015Yeni bir ülkeye taşınırken en önemli sorunlardan biri anlaşma güçlüğü olabiliyor. Özellikle de yeni yerleştiğiniz ülkenin dili hakkında pek fikriniz yoksa. Ben Fransızcayı bilerek geldiğim için büyük problem yaşamadım; ancak aldığım sorular üzerine bir yazı kaleme almaya karar verdim. Belki yardımım dokunan birileri olur :) Hiç Fransızca bilmeyenler için Öncelikle belirtmeliyim ki ne yazık ki Cenevre’de ücretsiz bir Fransızca kursu yok.... Devamını Okumak içinTıklayınız...

  • Arturo Brachetti Comedy Majik Cho (Aralik 2014) Kaynak Küçükken televizyondaki sirk ve sihirbazlık gösterilerini izlemeyi pek severdim. Sonra yıl sanıyorum ‘99’du, David Copperfield geldi İstanbul’a. Ya ben çocuk olduğumdan gözümde çok büyütmüştüm, ya da hakikaten acayip tantanası yapılmıştı. Ancak biletler el yaktığından gösteriye gitmemiştik. Böyle böyle hep içimde bi ukte olarak kaldı sanırım sihirbazlık. El çabukluğum da yok ki kendi kendime yapayım :) Derken geçen ay Arturo Brachetti’nin Cenevre’de... Devamını Okumak içinTıklayınız...

  • Cenevre’de nerede kahvaltı edilir ? (Aralik 2014Günün başlangıcında şöyle güzel bir kahvaltının yerini hiçbir şey tutamaz. Peki Cenevre’de nerede kahvaltı edilir ?  Bugün İki GezgininSeyahat Rehberi’nden Yelda’nın mesajı sonrası aklımdan işte bunlar geçti. En başta bu konu hakkında çok bir şey yazamayacağımı düşünsem de bir de baktım ki küçük bir liste oluşturmuşum bile ve böylece yazdıklarımı blogda da paylaşmaya karar verdim. Öncelikle belirtmeliyim ki açıkçası kahvaltı için... Devamını Okumak içinTıklayınız...

  • Bastions’da Işık Gösterisi (Aralik 2014) Bu yıl Lyon’da düzenlenen ışık festivaline katılamadık. Ancak Lyon’daki festivalin başlangıcından 1 ay önce 6 - 23 kasım tarihleri arasında Cenevre’de de oldukça ışıklı bir etkinlik vardı: Coup de Soleil aux Bastions (Bastions’da (Parkinda) Güneş Yanığı diye çevirebiliriz gibi). Fondation Wright tarafından düzenlenen, güneşin dünya ve insanlık tarihindeki önemini anlatan bir ışık gösterisi. ... Devamını Okumak içinTıklayınız...
  • Cenevre'de Türkçe Konuşan Doktorlara Ulaşmak (Aralik 2014) Ne zamandır yazmak istediğim konulardan biri de Cenevre’deki doktorlar. Yolumuz hiç düşmesin diye temennide bulunalım, ama herhangi bir gereklilik anında başvuracağımız ilk kişiler ya hastaneler ya da doktorlar oluyor. Şimdiye kadar 20’lik dişlerimi çektirmek dışında Cenevre’de doktora gitmedim (O diş macerası da çok kötü bir deneyim olmuştu ya bana... Buradan ulaşabilirsiniz o yazıya). Ancak dediğim gibi ne an ne olacağı belli olmaz. Bu durumda... Devamını Okumak içinTıklayınız...
  • Voltaire, Candide, Ferney ve Çeviri Üzerine (Ekim 2014Bu yazımda sizlerle İthaki Yayınları’ndan çıkan Candide ve Micromégas çevirimden bahsetmek istiyorum. Aslında reklam yapmak adetim değildir, ancak blogumun da içeriğiyle gayet uyumlu bir çeviri olduğundan sizlerle de paylaşmak istedim. Voltaire’in hayatına kısa bir bakış yaptığım kısmı ise yazının sonuna doğru bulabilirsiniz. Voltaire’in Candide’i çevirmek için elime ilk geçtiğinde bunun bir tesadüften daha fazlası olduğunu düşünmeye başlamıştım....Devamını Okumak içinTıklayınız...

  • Köy Ortamında Steve Vai Konseri (Temmuz 2014) Cumartesi günü, ayağımıza kadar gelen fırsatı tepmeyelim diyerekten bir dizi konser için (Guitare En Scene), hemen Cenevre sınırında bulunan Saint-Julien-En-Genevoise’a gittik. Saat 18’de ilk konser başlayacağından 17:30 gibi içeri girmiştik. Zaten ne bir kuyruk vardı, ne de içerisi kalabalıktı. Arabayı bile hemen yakına rahatça park edebilmiştik. Genelde hep zor konserlere denk geldiğimizden olsa gerek bu durum bizi birazcık şaşırttı. Bilet...Devamını Okumak içinTıklayınız...
  • Denizler Altında 20 000 Fersah ( Aralık 2013) Bu aralar hava çok soğuk, kar yağmıyor ama her yer buz tutmuş halde... Sanırım biraz da bu yüzden kendimizi sanatsal faaliyetlere adadık. Son üç yazımın ikisi konserler hakkındaydı, şimdi de Jules Verne'nin romanından uyarlanan bir tiyatro oyunundan bahsedeceğim: Denizler altında 20 000 fersah (ya da Fransızca ismiyle 20000 lieues sous les mers... Devamını okumak için tıklayınız... 
  • Indochine'le Coşmak ( Aralık 2013) Cuma günü, 12. albümleri Black City Parade'ın turnesi kapsamında Cenevre'de bulunan Indochine'i dinlemeye gittik. Konsere giderken ki beklentilerim ve konserden çıkarken ki düşüncelerim birbirinden oldukça farklıydı. Öncelikle belirtmeliyim ki, bu konserden sonra artık "daha diskoya gitmişliğim yok" demem, öyle bir ortam hakimdi konserde. En başta bunu yadırgasam da sonradan ortama ayak uyduruverdim, hatta çok da hoşuma gitti. Her ne kadar grubun... Devamını okumak için tıklayınız... 
  • Bere Şeklinde Yılbaşı Süsü ( Aralık 2013) Bugün hem yapımı çok kolay, hem de yapınca bakması pek güzel olan bir yılbaşı süsünü sizinle paylaşacağım. İhtiyacınız olan 3 malzeme var: Makas, Biraz yün Bir adet bitmiş kağıt havlu veya tuvalet kağıdı rulosu. Öncelikle karton rulomuzdan ufak bir parçayı makas yardımıyla kesiyoru... Devamını okumak için tıklayınız... 
  • Köyümüzün Fotoğraf Yarışması ( Ekim 2013) Sergilenen fotoğrafıma bakarkene... 25 Ekim akşamı köyümüzün fotoğraf yarışmasında dereceye giren eserlerin sergileneceği kültür merkezine doğru yürürken,  açıkcası hâlâ benim fotoğrafımının da dereceye girmiş olduğunu idrak edememiştim. İlk defa çektiğim fotoğraflardan birini 1 metreye 1 metre olarak basılmış ve sergilenir halde görecektim. Kültür merkezi iki katlıydı, ufak tefek binanın giriş katına kokteyl masası konmuş,  çevredeki...Devamını okumak için tıklayınız... 

  • CERN OpenDays ( Ekim 2013) 28 - 29 Eylül günlerinde CERN, "OpenDays" adı altında bir etkinlik düzenledi. Etkinliğin konusu, adından da anlaşılabileceği gibi CERN'i ziyaret idi. Normal şartlar altında, CERN'de çalışıyor dahi olasınız yerin altına inip hızlandırıcıları görmeniz yasak (eğer doğrudan hızlandırıcılarla ilgili çalışmıyorsanız); işte OpenDays bize hızlandırıcıları görme imkanı tanıdı. Elbette kısıtlı bir imkandı bu. Hızlandırıcının üzerinde, kontrol etmek...Devamını okumak için tıklayınız... 
  • Evdeki Şekerleri Değerlendirmenin en iyi Yolu: Cadılar Bayramı ( Kasım 2012) Bildiğiniz üzere 31 Ekim temel olarak Amerika olmakla birlikte dünyanın hemen her yerinde Cadılar Bayramı olarak kutlanıyor. Cenevre de bu bayramın genel olarak kutlandığı yerlerden biri, ancak bu yıla kadar ev partileri, grup partileri dışında büyük bir hareketlilik görmemiştim (belki de bir kaç ay öncesine kadar büyük bir binada oturmadığımdan). Bu yıl gerçekten de bir Cadılar Bayramı atmosferi yaşadım. Akşam üzeri 7'den akşam 10'a......Devamını okumak için tıklayınız... 
  • Cenevre'de Türk Menşeli Ürün Satan Market ve Bakkallar ( Ekim 2012) Cenevre'desiniz, Türk menşeli ürünler satan bir yer arıyorsunuz. O zaman böyle buyurun, ister merkezde üniversite karşısında, ister Fransa'da Annemasse'da, aslında hemen her köşede bir Türk menşeli ürün, bir Türk bulmak olası...Devamını okumak için tıklayınız... 
  • İstanbul'dan Cenevre'ye dönmek, sonbaharı yaşamadan, yazdan kışa atlamak demekmiş... ( Eylül 2012) Artık Hocanın o rahatlamış, derinden gelen sesini duymak da iyice zorlaşmıştı benim için. Ben böyle nereye yoğunlaşacağımı şaşırmış halde dersin bitmesini falan beklerken "artık son bölüme geçiyoruz, şimdi rahatlama aşaması" dedi kadın ve yarım saat sürecek olan, ayak parmaklarından, kafatasının tepesine kadar tüm kemik isimlerini sayma ritüeline başladık...Devamını okumak için tıklayınız... 
  • Bilim Gecesi ( Temmuz 2012) Bana en ilginç geleni genetik yapınıza göre kokusunu algılayabildiğiniz kalemlerdi. Bir diğer eğlenceli stant ise bize su üzerinde yürümenin imkansız olmadığını gösteriyordu...Devamını okumak için tıklayınız... 
  • Café de Paris Soslu Bonfiledeki Tezatlık (Temmuz 2012) İstanbuldayken ara ara çeşitli restoranlarda, kafelerde hep denk gelirdim bu sosa. Ancak üzerine "işte Paris'den çıkma bir sos" diye düşünmekten başka birşey yapmamıştım. Meğerse kendisinin Paris'le, hatta Fransa ile bile ilgilisi yokmuş. Bu sosa ismini veren "Café de Paris" restoranı Cenevre'de Devamını okumak için tıklayınız... 
  • Cenevre'de Dişçi Kabusu (Haziran 2012) Yaklaşık bir ay kadar önce, geriye kalan 2 tane yirmilik yaş dişimden birini çektirmeye karar verdim. Çünkü on günlüğüne İstanbul'a döndüğümde tüm vaktimi dişçi koltuğunda geçirmek istemiyordum. Zaten Cenevre'deki doktorlar da ne kadar kötü olabilirdi ki? (...) Çok büyük bir miktar olmadığı için "hadi bakalım film de çekilsin, sonrasında da filmimiz olmuş olur" dedim. Filmden sonra ki durum ise oldukça vahimdi, 3-4 çürük vardı ağızımda. Her ne kadar kötü durumda olmasalarda düzeltilmeleri hayrımaydı, ama bana garip gelen durum bu 3-4 siyah noktanın filmsiz kontrol dışında nasıl görülemiyor olduğu idi. Şimdiye kadar Türkiye'de gittiğim doktorlar ... Devamını okumak için tıklayınız... 
  • Made in Turkey (Mart 2012) Buralarda tanınmış yerli malları görmeye alıştım artık. Paşabahçe olsun, Efes bira olsun... Zaten biraz da Türk bakkallar vasıtasıyla marketlere yayılan Türk menşeli gıda maddeleri hemen her yerdeler. Bunlara ek olarak bir de Türk malı olan, ama olduğunun farkına varılmayan mallar var. Ne hikmetse ben burada neye elimi atsam... Devamını okumak için tıklayınız... 
  • People Are Strange, When You're a Stranger ( Mart 2012) Bir The Doors şarkısı gibi başladı Cenevre maceram. Bundan tam 2,5 yıl önce bu bilinmezliğe ilk adımımı attığımda, kendimi bu dünyanın en “kalabalıklarda” yalnız insanı ilan etmiştim. Maximum 10m2’lik odamda oturmuş, şarkılar bir bir çalarken bilgisayarımda, ERASMUS sürecinde neler olacağını, İstanbul’da bıraktığım sevdiklerimi, tek başımalığımı ve klasik bir biçimde hayatı... Devamını okumak için Tıklayınız...
  • ESN (Şubat 2012) Bu yazım diğerlerine göre biraz daha reklam içerikli olacak sanırım. Aslında amacım reklam yapmak değil, sadece yurtdışına çıkan veya çıkacak olan değişim öğrencilerine yol göstermek. Okumak için yurtdışına çıkmak gerçekten de büyük bir deneyim. Her ne kadar yurtdışına okumaya, ya da dil öğrenilmeye gidilmiş gibi gözükse de, asıl amaç farklı kültürlerle tanışıp kaynaşmak, onları yakından tanımak ve belki de kendi kültürünüzü...  Devamını okumak için tıklayınız... 
  • Davetsiz Misafirler (Şubat 2012) İkinci Cenevre maceramın altıncı ayındayım, ancak hala küçük davetsiz misafirlerle yaşamaya tam olarak alışamadım. Her an her yerden fırlıyorlar. Yaz kış demiyorlar. Peki kim bunlar? Tabii ki de böcekler! Her ne kadar kendileriyle yaşamaya alışık bir bünyem olmasa da (sanırım şehirde büyümenin dezavantajı) yine de onları fotoğraflamaktan kendimi alıkoyamıyorum. Gerçi İstanbul’daki evimizde de çeşitli dönemlerde haşere görmüşlüğüm vardı, ancak onların boyutları biraz daha büyüktü; fındık faresi, kertenkele ve küçük akrep gibi... Buradaysa genellikle oradan oraya zıplayıp... Devamını okumak için tıklayınız... 
  • 44 Numaranın Köpeği (Şubat 2012) Yaklaşık olarak aralık ayından beri bu köpek hakkında yazmayı düşünüyordum; fakat yıl sonunun getirdiği yoğunluktan olsa gerek bir türlü başlayamadım yazılarıma. Üstelik üzerine uzun uzun karalayabileceğim bir şey de değil. Kendisini ilk gördüğüm zaman, oldukça ilginç gelmişti otobüste köpek...  Devamını okumak için tıklayınız...
  • Cenevre'ye Farklı Bir Bakış (Kasım 2011) Nihayet kağıdı kalemi (!) elime alabildim. Yazılarımı sıklaştırırım diyordum, ama ne hikmetse bir türlü oturamadım yazı başına. Hoş, öyle fazla fazla anlatacak birşey de yok. Duruldum. ERASMUS günlerindeki gibi heyecan, aksiyon yok yani. Daha ziyade ev işlerine verdim kendimi. Burada bulamadıklarımı, bulup da pahalılığından yakındıklarımı...  Devamını okumak için tıklayınız...
  • Yine, Yeni, Yeniden Cenevre... (Eylül 2011) ERASMUS  macerama başlarken, günün birinde yüksek lisans için de Cenevre’ye döneceğimi kesinlikle tahmin edemezdim. Bir aydır tekrardan Cenevre’ye gelmiş olmanın heyecanını yaşıyorum. Malum, insan oturma iznini almadan... Devamını okumak için tıklayınız...
  • Hayatın Cenevre Hali - 4 (Cenevre Üzerine Notlar) (Kasım 2009) Hayatın Cenevre haline, Cenevre üzerine kısa kısa notlarla devam ediyorum. -Öncelikle hemen belirtelim, Ali Kebap'ın 4. reklam afişi panolarda yerin almış halde. Bu afişte; Ali, bir uçaktan sarkmış, elindeki şiş kebabı göstermekte. (Fotoğrafı henüz çekemediğim için sizlerle paylaşamıyorum. Ama yakın zamanda çekip bu başlığa ekleyeceğim. ) - Şu sıralar Ali Kebap reklamını kendine mal edip, dükkanlarına "Ali Benim" diye büyük boy fotoğraflarını asan işletmeler türemiş halde. -Cenenvre, tam anlamıyla bir araba galerisi gibi. Her çeşit markanın, her çeşit modelini bulmak mümkün. Aston Martin mi...   Devamını okumak için tıklayınız...
  • CERN Gezisi (Kasım 2009) Bugün CERN'e yani Avrupa Nükleer Araştırmalar Merkezine gezimiz vardı. Gezi ücretsizdi, öyle kafanıza göre gidip CERN'i gezemediğiniz için sevdindik tabii ki gezi olduğuna. Ancak gezi beklediğimiz kadar tatmin edici geçmedi. Üstelik ziyaretimiz tam tamına 3küsür saat sürdü. Fakat bu sürenin çoğunda video izledik. Öncelikle CERN'ün kuruluşu ve deneyin amaçları üzerine iki video izledik. Videoların bitiminde...  Devamını okumak için tıklayınız...
  • Hayatın Cenevre Hali - 3 (Çek Gecesi ve BM) (Ekim 2009) (Aslında az önce çok güzel bir yazı derlemiştim. Ancak blogger sağolsun tüm yazdıklarım ve eklediğim resimler silindi. O yüzden şuanda sinir krizine girebilirim. Oturup yazdığım şeyleri tekrar yazmak gerçek de sinir bozucu diye düşünüyorum.) Buaralar pek yazacak birşey bulamıyorum. Çünkü buarada havalar oldukça soğumaya başladı. Mesela dün öğleden sonra hava 7 dereceydi; gece de -2 gösteriyordu hava durumu. Artık kışın ne olacak, şimdilik hayal edemiyorum. Aslında soğuktan çok rüzgar etkiliyor insanı. Bu rüzgarda çarpılmamak için de, zorunda değilsem, dışarı çıkmamayı tercih ediyorum genellikle. Yine de aktivitelere katılıyorum tabii ki. Mesela dün Birleşmiş Milletler gezmimiz vardı. Güzel geçti; ancak pek de benim beklediğim gibi bir yer değildi sanırım BM... Devamını okumak için tıklayınız...
  • Müze Günü (Ekim 2009) Cenevere'de (tüm İsviçre'de böyle mi bilmiyorum) her ayın ilk pazar günü (özel işletim müzeler hariç) tüm müzerelere giriş ücretsiz. Ben de bu günü fırsat bilerek arkadaşlarımla beraber birkaç müze gezdim. Ancak bugün Cenevre'de hava gnlük güneşlik olduğu için müzelere kapanmaktansa göl etrafında gezmenin daha güzel olacağına karar vererek 2 müzeden sonra ufak bir gezinti yaptık. Bugünkü ilk durağımız Kızıl Haç ve Kızıl Ay müzesi idi. Bugün müze günü olmasına rağmen bu müze vakıf müzesi olduğundan 5chf bayılmak zorunda kaldık. Müzenin çoğu bölümünde fotoğraf çekmek serbest olmadığı için pek fotoğraf çekemedim... Devamını okumak için tıklayınız...
  • Ali Kebap'ın Sırrı (Eylül 2009) Geçen yazılarımda da belirttiğim üzere şehrin her yerinde bir "Ali Kebap 25x in Town" afişi/reklamıdır gidiyor. Nedir bu Ali Kebap? Nerede ki acaba? Bir de şehirde 25 tane varmış diye düşünürken çok tesadüfi bir şekilde öğrendim ki Ali Kebap sadece bir reklam kampanyasıymış. Facebook'ta da pek çok... Devamını okumak için tıklayınız... 
  • Hayatın Cenevre Hali - 2 (Eylül 2009) Evet, uzun bir aradan sonra birşeyler karamalaya karar verdim. Aslında anlatacak, anlatmak istediğim pek çok şey var Cenevre ve yaşam üzerine. Ancak hangi birini buraya sığdırabilirim gerçekten bilmiyorum :) Kısa kısa başlıklar halinde deneyimlerimi aktarayım en iyisi. -Bir kere Cenevre'deki bina kapılarında... Devamını okumak için tıklayınız...
  • Hayatın Cenevre Hali - 1 (Eylül 2009) Evet, dün sonunda Cenevre'ye vardım. Şimdilik başımı sokacak bir yer buldum ve ortama uyum sağlamaya çalışıyorum. Bakalım bu uyum süreci ne kadar sürecek? Dün havalimanında indıkten sonra pek çok tanıdık marka ile karşılaştım. "mövenpick" "migros" "electroluxe" "mc donalds" "mango" ve tabii ki kebabçılar... İsmi "anadolu kebabı" (kebab anatolia) ya da "istanbul" olan bile var. Bugün de öncelikle Yabancılar Polisine gidip oturma kartı için başvurdum. Saat 11de büroya vardım saat 2 ye kadar kuyruk bekledim. Burada da Türkiyedeki çoğu kurumdan farklı değil kuyruk durumu yani. Bu işlerin sonrasında da Leman gölü kıyında ufak bir gezinti yapma imkanı buldum. Etrafta bir sürü kuğu ve ördek var. Ayrıca karabataklar da cabası. Birazcık resim çektim ama aslında öyle çekecek muhteşem şeyler de bulamadım. Cenevre güzel bir şehir ama sandığım kadar da sessiz ve sakin gelmedi bana tabii kışın ne olur bilmiyorum ya da tatil günlerinde nasıldır... Burada insanların...  Devamını okumak için tıklayınız...